AKP'den önemli isim Altaylı'ya yeni partiyi değerlendirdi
Yeni oluşumlara eski evden bir bakış
Birkaç gün önce, AK Parti’nin ağırlığı yüksek isimlerinden biriyle karşılaştık.
Epey sohbet ettik.
Konumuz elbette ki, siyasetteki yeni oluşumlar ve AK Parti’nin bölünmesi ile ilgili tartışmalardı.
Önce Davutoğlu ile ilgili fikirlerini anlattı:
“Sayın Davutoğlu, 17 yıldır önce danışman, sonra bakan, sonra başbakan ve genel başkan olarak bu harekete çok hizmet etti. Çok emeği var. Genel başkan olarak girdiği seçimde yüzde 50’yi zorlayan bir oy da aldı. Ve sonrasında nedenini kimsenin anlamadığı bir şekilde hem başbakanlığı, hem genel başkanlığı bırakması istendi.
Mesele Kürt açılımı idiyse, burada herkesin bilgisi dahilinde işler yapılıyordu.
Mesele dış politika ise bu da Ahmet Bey’in tek başına uyguladığı bir iş değildi.
Kimse anlamadı doğrusu niye bırakmasının istendiğini.
Üstelik de genel başkanlığı ve başbakanlığı boyunca pek çok ayak oyunu ile de karşılaştı.
Tüm başarısına rağmen, kendi MYK’sını bile oluşturamadı.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu partideki önemi ve ağırlığı tartışılmaz. Bunu talep de edebilir ama her şey usulünce olmalıydı. Paldır küldür değil.
O noktada Ahmet Bey de hatalar yaptı. Daha demokratik bir algı yaratacak şekilde bırakabilirdi. O da olmaması gereken bir şekilde ayrıldı görevlerinden.
Bu elbette bir kırgınlık yaratmıştır kendisinde.
Partide de yarattı. Çünkü Ahmet Davutoğlu’nun partide, teşkilatta, il başkanlıklarında bir karşılığı vardı ve hâlâ var. Sayılır, sevilir, fikrine değer verilir, önemsenir. Günah keçisi haline getirilmesi de doğru bulunmuyor. Bu açıdan AK Parti’den ayrılması hoşa giden bir şey değildir.
Buna karşın Davutoğlu’nun dışarda, yani özellikle yurt dışında bir karşılığı yok.”
Bunun üzerine sordum.
“PARTİ KURARSA NE OLUR?”
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, AKP içinde ağırlığı olan bir isimle konuştuklarını köşesine taşıdı.
Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle;
“Başarılı olabilir mi, emin değilim. Zannetmiyorum. Bugün için zor. “
Ali Babacan ve Abdullah Gül hareketi için söyledikleri ise şöyle:
“O hareketin başı kim? Abdullah Bey mi, Ali Bey mi? Başkası mı? Bir çok isim var orada adı geçen ama öne çıkan yok gibi.
Ali Bey çok başarılı teknik bir arkadaşımız. Çok iyi hizmetleri de oldu vaktiyle. Ama siyasetçi tarafı zayıf. Yarın parti kursalar mitinglerde Ali Babacan’ı gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz kitlenin karşısında!
Ben getiremiyorum.
Keza Abdullah Bey de o şekilde.
Bana sorarsanız o hareketin AK Parti’de karşılığı yok.
Ama Davutoğlu’nun aksine onların da dışarda karşılığı var. Yurt dışından çok desteklendiklerini biliyorum. İçerde de kendilerine destek veren çevreler olacaktır ama onlar AK Parti çevreleri olmayacaktır.”
Abdullah Bey’in AK Parti’de karşılığı yok mu diye soruyorum.
“Artık yok. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ve kritik zamanlardaki söylemleri tabanda hoş karşılanmadı.”
Bu fazlasıyla AK Parti içinden bir görüş.
Ne kadar gerçekçi göreceğiz!