AKP koridorlarını ayağa kaldıran kavga...
Yeniçağ yazarı Ahmet Takan bugünkü köşe yazısında, AKP'de yaşanan istifa tartışmalarına, kulislerden edindiği bilgilerle yer verdi. Takan, istifası istendiği belirtilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'la ilgili bomba bir iddia ortaya atarken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile ilgili de "duygusal(!!!) pazarlıklar yaşanıyor" iddiasını gündeme getirdi.
İşte Takan'ın o yazısı:
"Partinin şerefi önemli..."
AKP Genel Başkanı R. Erdoğan Tahran dönüşü, kabin ekibi gazetecilere, büyük gümbürtü koparan belediye başkanlarının istifası tartışmaları ile ilgili bu başlığı verdi...Dikiş patladı.. Bir daha dikiş tutar mı? Çok zor... İnişe geçtiler bir kere. İmaj yenileme çalışmaları büyük bir kirlilik üzerinde yürüyor. Şu soruyu vatandaş sormayacak mı, "madem bu kadar kirli ve kötüydüler bugüne kadar neden kol kola omuz omuza beklediniz? Bugüne kadar neden bir şey yapmadanız? Bugün neden istifalarını istiyorsunuz? Yerlerine gelecek isimler daha az mı kirli olacak?"
R.Erdoğan söz konusu belediye başkanlarının istifalarının istendiğine dair haberleri doğrular açıklamalar yaparken parti sözcüsü Mahir Ünal ne diyor?"
İstifa istendiği yok. Biz arkadaşlarımızla pazarlık etmeyiz, tehdit etmeyiz."Örneğin, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur'da istifasının istenmediğini iler sürüyor. Çadır tiyatrosu gibi!..
Tam bu noktada özel bir pencere açalım. Bakın... ismini açıklamayacağım bir AKP üst düzey yöneticisinden dinlediğimi okurlarımıza aktaralım;
Kriz patlak vermeden önce, Edip Uğur iki kez Ankara'ya AKP Genel Merkezi'ne çağrılır. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya'nın odasında saatler süren görüşmeler yapılır. İlk görüşme nispeten sakin geçer ve Edip Uğur istifa etmeyeceğini kesin bir dille anlatır. Durum Erdoğan'a iletilir ve "derhal istifa etsin "talimatı gelir. İkinci görüşmede ise çanak çömlek patlar. Erol Kaya'nın odasında yüksek sesle yapılan kavga koridorlara taşar. Bağrışmalar, hakaretler ve hatta küfürler... Oldukça sinirli bir şekilde odayı terk eden Uğur'un şu sözleri koridorları çınlatır;"İstifa etmiyorum. Sıkıysa siz görevden alın... Ben gidersem yalnız gitmem. En az 2-3 kişiyi de beraberimde götürürüm. Benim yanımda.... şirketlerinden istenen paraları da kamuoyuna açıklayayım mı?.. O günlerde iyiydik de şimdi mi kötü olduk..."
İstifa etmemekte direnmesi halinde azli eli kulağında olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in ise dosya pazarlıkları ile meşgul olduğu konuşuluyor AKP kulislerinde. "Ne dosyası?" diye merak ederseniz, saray çevreleri ile ilgili duygusal (!) ilişkilerini hatırlatmak her şeyi izah eder herhalde. AKP kulislerinde konuşulanlara göre; Melih Gökçek'in görevde kalması için devreye giren Cemil Çiçek'e Erdoğan, "uzatmasın derhal istifa etsin" diye cevap vermiş.Fısıltıların bini bir para iktidar kulislerinde...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan istifa eden Kadir Topbaş'ın "kara kaplı not defteri" dillere destan... Bu deftere, Topbaş'ın kimlerin tavassutu ile hangi işlerin yapıldığını tek tek en ince ayrıntısına kadar not ettiği konuşuluyor!.. Topbaş'ın "beni ve damadımı rahat bırakın" karşılığında koltuğu bıraktığı söyleniyor.
AKP kulisleri alev alev yanarken bir de bakıyorsunuz ki, bir yerlerden "gidecekler için hukukunu korumak... Karşılıklı hukuk korumak" söylemleri pompalanıyor. Acaba niye? Korunması gereken hukuk ne? Karşılıklı hukuk korumak, pisilikleri sen açma ben de açmayayım mı? Huysuzluk yapmazsan, suçlarını affederim hukuku mu? Yoksa, tüm bu olanlar dosya savaşlarının habercisi mi?
Doğru ya!.. Adam can havli ile çok tatlı olan koltuğuna yapışmış. Siz, onu oradan koparmaya çalışırken adamın kenetlenen ellerinden derinin yırtılmasının cayırtıları gelmez mi?..Aklıma, eski Bakan Erdoğan Bayraktar'ın, "Erdoğan'ın da istifa etmesi gerekir. Ne yaptıysam onun talimatıyla yaptım" sözleri geldi!..Buraya kadar kaleme aldıklarımdan sonra haklı olarak sarayın halet-i ruhiyesini ve danışmanların durumunu da soracaksınız. Kafalar çok karışık... Bir grup, "partide küskünler ordusu oluşuyor. Reisin altını oyuyorlar" diyor. Olup bitenlerden memnun çoğunlukta olan diğer grup ise "yeni kriterler"i şöyle sıralıyor;
* Kurşun asker olacaksın.
* Kusursuz biat edeceksin.
* Geçmişte biat etmiş olman yetersiz. Gelecekte huysuzluk etmeyeceğinin garantisini vereceksin.
Anlayacağınız!.. "FETÖ", "ByLock" ve "yolsuzluk" gibi gerekçeler kriter değil!..
Yazıya, bütünleyici nitelikte AKP'den son bir kulis notuyla nokta koyalım;
Kadir Topbaş'ın istifasının ardından yerel seçimlerde yerine Binali Yıldırım'ın aday olacağı konuşuluyordu. Hatta bir canlı yayında bu iddia sorulunca Yıldırım, rahatsızlığını dile getirircesine "burada bir işimiz var" diye yanıt vermişti. İktidar kulislerinde Binali Yıldırım ile Süleyman Soylu arasındaki çekişme konuları hiç gündemden düşmüyor. Başbakana yakın kaynaklar diyor ki, "Yıldırım'ın İstanbul Belediye Başkanlığına aday olmak istediği ile ilgili söylentileri kulislere Süleyman Soylu sızdırdı. Binali bey bundan çok rahatsız oldu. Soylu, bunları, herkesi ekarte edip reisin yanında tek adam olarak kalmak için yapıyor..."
Batıyorlar... Beraberlerinde de Türkiye'yi batırıyorlar...