AK Parti HDP’nin parti olarak seçime katılma kararından memnun
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Atalay, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin HSYK’nın seçim takvimini açıklamadığını hatırlatarak, yeni anayasayı AK Parti’nin meydanlarda sıkça kullanacağının bilindiğini ve başkanlık sistemine AK Parti’nin bakışının nasıl olduğunu sorması üzerine Atalay, “Anayasa son iki seçimde de, iki genel seçimde de ana konulardan birisi oldu. Son iki seçim beyannamemize bakarsanız görürsünüz en başta yeni bir anayasa yapılmasını koyduk biz ama geçen dönem bütün çabalara rağmen yeni bir anayasa gerçekleştirilemedi. Bu Meclis yapabilirdi, büyük fırsattı bu. 24. Dönem Meclisi mekanizmalarını oluşturdu ama bir anayasa değişimi gerçekleştirilemedi” diye konuştu.
“BU SEÇİMİNDE ANA GÜNDEM MADDELERİNDEN BİRİSİNİN YENİ ANAYASA OLACAĞI GÖRÜLÜYOR”
“Şimdi yine bu seçiminde ana gündem maddelerinden birisinin yeni anayasa olacağı görülüyor” diyen Atalay, şöyle konuştu:
“Bu kaçınılmaz. Türkiye bu sorununu çözmek zorunda. Yeni anayasayı yapmak durumunda. Ne kadar demokratikleşme yönünde yasalarda düzenlemeler yapsanız, bu anayasa durdukça belli bir sırında kalıyorsunuz. Anayasada çok bağlayıcı maddeler var. diyelim ki YÖK ile ilgili bir düzenleme yapacaksanız, anayasadaki o 130, 131 maddelerini değiştirmeniz lazım. her konuda hemen hemen böyle. Bu anayasanın bu seçimde de ana gündeme tutulması iyi olur. Bizim gündemimizde olacak ama bunun içeriğiyle ilgili anayasanın içeriğinde şunlar yer alacak, uzun uzun seçim beyannamelerinde tabi genelde o olmuyor. Ana hedefleri koyuyorsunuz ama henüz biz daha seçim beyannamemizi tam şekillendirmiş değiliz. Çok yoğun çalıyoruz. Bizim planımız inşallah seçim kampanyamızın bütün boyutlarını Şubat sonuna kadar netleştirmek.”
2002’den itibaren bütün seçim beyannamelerinin yeni bir baskısını yaptırdıklarını ifade eden Atalay, “Bizim seçim beyannamelerimiz çok iyi çalışılan belgelerdir. Türkiye’nin meselelerinin iyi bir analizini orada bulursunuz. Hem de ayağı yere basan gerçekçi gelecekle ilgili planları orada projeleri görürsünüz. Üç genel seçim, bununla dört, bir yerel seçim, seçim beyannamemiz, parti programımız bir de 2023 vizyon kitapçığımız bunların hepsini 1 hafta içinde matbaadan çıkacak yeniden bastırıyorum. Bir set olarak sizlere basın toplantımızda burada sunarız” şeklinde konuştu.
Eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yeniden aday olma isteklerini iletip iletmediği sorusuna Atalay, “Benim bir bilgim yok” cevabını verdi.
“FARKLI OLUMSUZ BİR ŞEY DOĞRUSU BİZ BEKLEMİYORUZ”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Ermeni soykırımı ile ilgili görülen davası hatırlatılarak, Türkiye’nin beklentisinin aleyhinde bir karar çıkarsa yeni davaların açılacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Atalay, “Pek beklenmiyor orada. Bu da tabi bir insan hakları çerçevesinde, düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilecek bir şey. Bir düşünce beyanıdır. Zaten AİHM’de o dava çok ilgi görmedi o manada. Orada çok şuanda farklı olumsuz bir şey doğrusu biz beklemiyoruz” karşılığını verdi.
“RİSKLERİNİ ALARAK SEÇİME SİYASİ PARTİ OLARAK KATILMALARINDA FAYDA VARDIR”
HDP’nin seçimlere ilk defa parti olarak katılacaklarını açıklamasına AK Parti yönetimi olarak nasıl baktıklarının sorulması üzerine Atalay, şu değerlendirmelerde bulundu:
“HDP’nin seçime parti olarak girmesini özel bir değerlendirmeye tabi tutmuş değiliz. Strateji heyeti olarak da bütün partileri, bütün partilerin çalışmalarını seçime doğru biz iyi takip ederiz. Orada tabi değerlendiririz. Benim özellikle kendi düşüncem; parti olarak katılmalarından memnuniyet duyarım. Yani siyasi partiler seçime katılmak için, demokrasiler siyasi partiler kanalıyla yürür. Diğeri istisnadır. Siyasi parti kurduğu halde bağımsız adaylarla katılma vs. Yani risklerini alarak seçime siyasi parti olarak katılmalarında fayda vardır. Hem Türkiye partisi iddiası ve o yönde söylem geliştirilmesini faydalı görürüm. Türkiye’nin normalleşmesine katkı verecek hususlardan birisi olarak bile değerlendiririm.”