Bin günlük karanlık: Kaybedilen çift için adalet aranıyor

Bin günlük karanlık: Kaybedilen çift için adalet aranıyor
Keldani Hurmüz Diril (71) ve Şimuni Diril (65) çifti, yaşadıkları Şırnak'ın Kovankaya köyünde 11 Ocak 2020'de kayboldu. Şimuni'nin cansız bedeni 70 gün sonra bulundu. Hurmüz ise 995 gündür kayıp. Olayla ilgili açılan davanın 3. duruşması bugün görülüyor. Aile avukatı Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz "Bir şeyler gizleniyor. Gizli bir el gerçeklerin açığa çıkarılmaması için direnç gösteriyor" dedi.

Türkiye'deki son Keldani köylerinden olan Beytüşşebap'a bağlı Kovankaya'da (Meer) yaşayan Hurmüz (71) ve Şimuni Diril (65) çiftinin 6’sı kız, 5’i de erkek olmak üzere 11 çocuğu var. 1989’da 80 haneyken boşaltılan köye 1992’de dört aile dönüş yaptı. Köy, korucu olmayı kabul etmediği için 'güvenlik' gerekçesiyle 1994’te tekrar boşaltıldı. Köyün boşaltılması sürecinde, köye yakın bir bölgede Diril ailesinden; 12 ile 16 yaşındaki İlyas ve Zeki Diril adında iki çocuk 'faili meçhule' karıştı. Ardından yörede yaşayan kimi aile Türkiye'de başka illere yerleşirken kimileri yurtdışına gitti. Diril çifti ise çocukları ile birlikte bir gün 'geri döneriz' umudu ile İstanbul’da yaşamaya başladı.

Geri dönüş başladı

Umudunu kaybetmeyen Diril çifti, doğdukları topraklara 2010 yılında yeniden dönüş yaptı. Önce bir hafta, daha sonra bir ay kalan çift; yaz aylarının tümünü köylerinde geçirmeye başladı. Gelip gitmelerle topraklarına karşı duydukları hasreti gideremeyen Diril çifti, çözüm süreci ile birlikte de 2013 yılında doğdukları topraklara kesin dönüş yaptı.

Yeniden inşa ettiler

Diril çifti; evlerini, kiliseyi, köprüyü, köy yolunu dahil her şeyi kendi elleriyle yeniden inşa etmeye başladı. Köye tekrar hayat veren Diril çifti; hayvan otlatır, tarla sürer ve arıcılık yapardı. Bir yıl sonra Hurmüz Diril'in dayısı olan Apro Diril de köye geri döndü. Bir dönem yüze yakın hanenin olduğu ve 700'den fazla kişinin yaşadığı köyde artık sadece iki ev vardı. Çiftin çocukları, akrabaları ve köyün diğer sakinleri ise daha çok yaz aylarında köye gelip-gidiyordu. Köyün etrafındaki yaklaşık 10-15 kilometrekarelik alandaki diğer köyler de 90'larda yaşananlardan nasibini almıştı. Bununla birlikte çevredeki köylere sadece yazın gidiş-gelişler oluyordu. Çift, yerleşimin olduğu en yakın köy olan Kovankaya'ya 25 kilometre uzaklıkta tam bir yalnızlık içinde yaşamlarını sürdürüyordu.

Şans eseri öğrenilen 'kayıp'

Çiftin oğullarından Bedri Diril'in 7 Ocak 2020 tarihinde akşam saatlerinde annesi ile yaptığı telefon görüşmesi, çift ile kurulan en son iletişim oldu. Evi Diril çiftinin evine çok yakın olan Apro Diril'in daha sonra vereceği ifadelerde ise Diril çiftini en son 11 Ocak’ta sabah saatlerinde gördüğünü söyleyecekti. Çiftin kaybolduğu öğrenilmesi tamamen şans eseri. Yine çiftin oğullarından İstanbul Keldani Kilisesi Papazı Remzi Diril'in (40) Avrupa'dan gelen iki akrabasıyla 12 Ocak’ta köye gitmesiyle anne ve babasının kaybolduğunu fark edecekti. Remzi Diril ve yanındaki iki kişi, kilitli olan eve pencereden içeri girecekti.

Çelişkili ifadeler

Diril çifti ile daha önce bazı köy konularında husumet yaşayan Apro Diril; köye giden Remzi Diril ve yanındaki iki kişiye, “Bir yere kadar gittiler gelecekler” dedi. Daha sonra ise çifti kaçıran kişileri gördüğünü ve bu kişilere Diril çiftini niye kaçırdıklarını sorduğunu ve bu kişilerin kendisini de tehdit ettiğini söyledi. Ardından Apro Diril'in verdiği ifadelerle de kendisiyle çeliştiği ortaya çıktı. Savcılık, Apro Diril’in olayın içinde olduğuna yönelik karar vererek tutuklattı. Hakimliğin itirazına karşı Apro Diril tam 4 kez serbest bırakıldı; şu an tutuklu.

995 gündür 'kayıp'

Tek gayeleri; yeni bir yaşam kurdukları köylerinde kuşu, ağacı, çiçeği sevmek olan çiftten Şimuni Diril'in önce kıyafetleri ardından cansız bedeni, 20 Mart 2020'de köye bir buçuk kilometre mesafedeki Hezil Çayının kenarında çiftin çocuklarından Kemal Diril tarafından bulundu. 70 gün sonra çıplak ve işkence edilmiş halde bulunan Şimuni Diril, sırtından silahla vurulmuştu. Hurmüz Diril’e ise 995 gündür ulaşılamadı. Hurmüz Diril; yıllarca, 90'larda 'faili meçhul bir şekilde kaybedilen' aile fertlerini aradı ve şimdi ise kendisi birer 'kayıp.'

Aynı hava ama arama yok

Aile ve avukatlar, olayın yaşandığı ilk günden beri yeterli bir arama ve kurtarma çalışmasının yürütülmediği kanaatinde. Çiftin kızlarından Gülcan Diril, o dönemde hava muhalefeti gerekçe gösterilerek arama yapılmadığını söylüyor. Gülcan Diril, bu noktada, bir yıl önce aynı günlerde ve aynı hava koşullarında hastalanan annesi Şimuni Diril için yetkililerin helikopter gönderdiğini ve bu olaya ilişkin görüntüleri medyada yayınladıklarını anımsatarak, "Niye aynı hassasiyet kaybolma sürecinde göstermediler?" diye sordu. Anne ve babasının kaybolduğu dönemde arama yapılmasını istemeyen kişiler olduğunu kaydeden Gülcan Diril, "Bizim köye en yakın köy olan Düzgeçit köyünde bir grup toplanıyor ve aramaya çıkacakları an da birileri annem ve babamın bulunduğu söyleyerek armadan vazgeçilmesine neden oluyor" dedi.

İki yıl sonra 'yetersiz' iddianame

Soruşturma dosyası üzerinde iki yıl boyunca gizlilik kararı verilerek bu süre zarfında aileye ve avukatlara dosyaya dair bilgi verilmedi. Avukatlar gizlilik kararının kaldırılması için onlarca kez verdiği dilekçeye her seferinde, “Bu gizlilik kararı sizin için, etkili soruşturma yapılıyor” yanıtı verildi. Olaydan tam iki yıl sonra Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame ise sunulduğu Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yetersiz” bulunarak reddedildi. Ret kararının Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı ile Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'nın Şırnak Valisi ile yaptıkları görüşmeden sonra alındığı kaydedildi. Ardından savcılığın itirazı sonucunda iddianame kabul edildi.

3. duruşma bugün

Olayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından Apro Diril, İ.Y. ve B.Ö. hakkında 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' ve 'Tasarlayarak öldürme' suçlarından dava açıldı. Açılan davanın üçüncü duruşması bugün Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

Muhtarlık ve rant iddiası

Çiftin başına gelenlere ilişkin ise farklı görüşler var. Bunlardan birisi Hurüz Diril'in muhtar olmasından kaynaklı olduğu kaydediliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) köy boşaltmalarına ilişkin hak ihlali vermesi üzerine, hükümet tarafından, 90’lı yıllarda köyü boşaltılanlara dönük tazminat ödenmesi için yasa çıkartıldı. Çoğu şeyde olduğu gibi bu konuda da bir rant kapısı oluştuğu belirtiliyor. Bazı yerlerde kimi kişiler ve korucu aşiretler, mal varlıklarını olduğundan daha fazla göstermeye çalışıyor. Bu noktada yazılan miktarın muhtarlık ve jandarma yetkilerinin onayından da geçmesi gerekiyor. Köyün muhtarı olan Hurmüz Diril'in de oradaki bazı rant odaklarına izin vermediği bunun bir kesimi rahatsız ettiği kaydedildi. Hurmüz Diril'in kaybolmasıyla muhtarlık vekâleti ise o bölgede güçlü bir hâkimiyete sahip Babat aşiretine geçti.

Hazine iddiası

Çiftin kaybolmasına ilişkin bir diğer görüş ise toplumda azınlıkların hazinesi ve altını olduğuna yönelik düşüncenin yaygın olması ile ilgili. Çiftin kızlarından Gülcan Diril, babasının da tarihi bir incili veya hazine bulduğu yönünde bir dedikodu yapıldığı ve Apro Diril’in de bunu çevresine yaydığını söylüyor.

Bir müddet sonra duvar örüldü

Yaşanılan olayı, dosyada gelinen son aşamayı aile avukatlarından Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz ve çiftin kızlarından Gülcan Diril ile konuştuk. Şimuni Diril'in otopsinin yeterli bir şekilde yapılmadığını belirten avukat Dilsiz, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının etkin bir soruşturma yürütmediği düşüncesinde. Gülcan Diril de savcılığın başta olayın üzerine gittiği ama bir müddet sonra dosyaya bir duvar örüldüğünü düşünüyor.

'Kapatılması için çaba'

Dilsiz, HTS kayıtlarının tümünün dosyaya eklenmediğini söylüyor. Sanıkların kendi aralarında yapmış olduğu görüşmelere ilişkin dosyada bulunan tape kayıtlarının, dosyanın kapatılması İçin yoğun bir çaba içerisinde olduğunu gösterdiğini belirten Dilsiz, "Nitekim tanıklar da bu hususu teyit ediyor. Sanıkların her aşamada verdiği ifadeler hem kendi içinde hem birbiriyle çelişkiler barındırıyor" dedi.

Karakol komutanından 'itiraflar'

Diril çiftinin kaybolduğu günlerde Beytüşşebap Karakol Komutan Vekili olan jandarma kıdemli üstçavuş Ahmet Taşdemir, çiftin kaybolmasından yaklaşık bir yıl sonra sosyal medya hesabından “İlçe Jandarma komutanı ile korucular planladı. Ayın 15’inde konuşacağım. Hürmüz amca bana güvendi onun güvenini boşa çıkarmayacağım. Ailemi öldürmekle tehdit ediyorlar” paylaşımında bulundu. Dilsiz, Taşdemir'in açıklamalarının bir itiraf olduğunu kaydederek, "Bu açıklamalar bir anlamda korkunç gerçeğe ilişkin bize yol gösteriyor. Bu açıklamaların üzerine gidilmedi. İlginç bir şekilde ifadesi başta, 'Soyut ve temelden yoksun olduğu' iddiasıyla alınmadı. Ardından 'itiraftan' dolayı bir soruşturma açıldı. Bölgedeki kimi korucularla beraber askerlerin de bu olayda parmağının olabileceğine dair ipuçları veriyor. Mahkeme, taleplerimiz sonucunda ifadesine başvurmak için yazı çıkardı. Bugünkü duruşmada dinlenme ihtimali var. Sorularımızı soracağız. Ancak tehdit edildiğini söylemesi nedeniyle bildiklerini söyleyebileceği konusunda şüphelerimiz var" ifadelerini kullandı.

'Bir şeyler gizleniyor'

Çiftin kaybolduğu gün, köyünde içinde bulunduğu bölgede 'Pençe 3-kartal harekatı' başlatılmış, köy güvenlik bölgesi ilan edilmişti. Aile avukatı Dilsiz, tüm giriş çıkışların güvenlik görevlilerin kontrolünde yapıldığı bölgede iki yaşlı insanın kaybolmasının soru işareti oluşturduğunu vurgulayarak, "Güvenlik görevlilerden habersiz kuş uçurtulmayan bir bölge. Giriş çıkışların kayıt altına alındığı, köyde üç kişi dışında yaşayamadığı, sadece korucuların operasyon dönemlerinde gidebildikleri yerde iki yaşlı insan kayboluyor" yorumunda bulunuyor. Dronların ve İHA’ların bölgeden hem harekat öncesinde hem harekat sürecinde ve sonrasında görüntüleri olduğunu belirten avukat Dilsiz, istenilen taleplerin kısmen verildiğini söylüyor. "Fakat... Bir şeyler gizleniyor..." diyen Dilsiz, "Özellikle faili, kolluk olan veya bu tarz dosyalarda sanki gizli bir el gerçeklerin açığa çıkarılmaması için bir direnç gösteriyor" dedi.

Kamuoyuna çağrı

Dosyanın belli bir aşamaya getirilebilmesi için avukatlar olarak iğne ile kuyu kazar gibi mücadele ettiklerini vurgulayan Dilsiz, "Türkiye'nin AİHM'de yargılandığı dosyaların çok büyük bir kısmı etkin bir soruşturma yürütülmeyen bu tarz dosyalardır. Bu tür dosyaların çoğu cezasızlık politikası ile sonuçlanıyor" ifadelerini kullandı. Dosyaya kamuoyu ilgisinin yeterli olmadığını belirten Dilsiz, kamuoyuna çağrıda bulunarak şunları söyledi: "Geçmişte yüzbinlerce Asuri, Süryani, Keldani bu gölgede yaşıyordu. Biz bu insanları yaşatamadık. Gitgide azaldı. Şimdi onlarla sayılıyor. Değerlerimizi ve zenginliklerimizi bir bir yitiriyoruz. Bu tarz olaylar bu coğrafyadaki zenginliklerin yok olmasına neden oluyor. Bunun için çok daha ciddi bir kamuoyu oluşturulması gerekiyordu. Bu tarz toplumsal dosyalarda genelde kamuoyu ilk duruşmada yoğun bir katılım göstermesine rağmen sonraki aşamalarda bu ilgi kayboluyor ve unutuluyor. Unutmamalı."

Görüntülerdeki kişiler Hurmüz (71) ve Şimuni Diril (65) çifti. 2013’te, doğdukları topraklara, köklerine yeniden dönen çift, köylerine tekrar hayat veriyor.