F tipine karşı çıkılsa Kuddusi Okkır ölmezdi

F tipine karşı çıkılsa Kuddusi Okkır ölmezdi
Türkiye’de 19-22 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerinden gerçekleştirilen ve adına “Hayata Dönüş Operasyonu” denilen saldırının üzerinden 20 yıl geçti. Uzun sürece rağmen hâlâ etkin bir soruşturma yapılmadı.

Ali ISIYEL - Halk TV

19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevinde birden yapılan saldırılarda 2’si asker 30’u tutuklu olmak üzere 32 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce kişi yaralandı. Operasyona "Hayata Dönüş" adı verildi. Saldırının ardından etkin bir soruşturma yapılmadı.

Burdur Cezaevi'ne yönelik operasyonda Veli Saçılık'ın kolu cezaevinin duvarı bir iş makinasıyla yıkılırken koptu. Veli Saçılık yıllar sonra yaşananları Halk TV’ye anlattı.

“19 Aralık’ın 20’nci yıl dönümü. O dönem F Tipi cezaevlerine geçiş üzerine dönemin hükûmeti böyle bir saldırıda bulundu bizim tarafımıza” diyen Saçılık şunları söyledi:

“19 Aralık Cezaevi Katliamı sadece 19 Aralık’tan ibaret değil, öncesi 96 ölüm orucu var, daha sonra Ulucanlar Katliamı var 26 Eylül 1999’da ve benim yaşadığım 5 Temmuz 2000 Burdur Cezaevi operasyonu var. Bunların her birinde insanlık dramı yaşandı. Dönemin hükûmeti şunu iddia etti; “cezaevlerine hakim değiliz, terör örgütleri hâkim. Biz sekiz yıldır arama yapamıyoruz, cezaevleri artık refaha kavuşacak ve örgüt, mafya baskısından kurtulacak” Ben dönemin tanığı olarak şunu söyleyeyim; cezaevlerinde günde üç kere düzenli sayım yapılıyordu. Haftada ya da iki haftada bir arama yapılıyordu. Cezaevlerinde insanlar dört duvar arasında baya kötü koşullarda yaşıyordu. F Tipine geçiş için bir hazırlıktı bu.” 

“Karşı çıkılsa Kuddusi Okkır ölmezdi”

F Tipi cezaevlerine karşı çıkılmadığını söyleyen Saçılık, “Keşke o dönemde ‘F Tipleri 5 yıldızlı otel gibi’ denildiğinde sadece solcular değil, toplumun tüm kesimleri karşı çıksaydı. Ergenekon yargılamalarında bu kadar asker cezaevine konulup o hücrelerde kalmayacaktı. Kuddusi Okkır bu şekilde yaşamını yitirmeyecekti. Sonrasında 15 Temmuz’un ardından birçok kişi aynı koşullara konuldu. Bize zamanında 5 yıldızlı otel diye tanımlayanların çoğu, bu cezaevleriyle tanıştı ve bunların birer ölüm çarkı olduğunu, sessiz sedasız ölündüğünü gördü. Hikmet Sami Türk, “Açlık grevi yapanlar örgüt baskısından bu açlık grevini yapıyorlar. F Tiplerine geçişle birlikte bu ortadan kalkacak” demişti. F Tiplerinde geçmeden açlık grevi yapanların sayısı 100’ü bulmuyordu ama geçişten sonra binlerce insan açlık grevine girdi ve bu grevler 4 yıl sürdü. Örgüt baskısı falan hepsi yalandı ve ortaya çıktı. Bu yalanların ortaya çıkmış olması F tipi tecrit gerçeğini ortadan kaldırmadı. Bugün bunların hepsi devam ediyor. Çıplak arama, hücrede ölü bulunma, işkence yaygın bir davranış olarak sürüyor. AKP’li olmayan herkesin terörist olduğu koşullarda herkes bununla yüzleşiyor” diye konuştu.

“Demokrasiye yakışan bir ülkede F Tipi olmaz ve işkenceye göz yumulmaz”

Etkin bir soruşturma yapılmadığına da dikkat çeken Saçılık, “İki asker 19 Aralık operasyonunda hayatını kaybetti. Onları kimin öldürdüğü bile ortaya çıkarılmadı. Tutukluluların öldürmediği, keşiflerle kanıtlarla ortaya döküldü ama iki askerin kimin öldürdüğüne dair yargılama bile gerçekleştirilmedi. Bırakın tutukluları öldürenleri, işkence uygulayanları ortaya çıkarmayı; devlet, kendi askerinin ölümünü araştırmaktan imtina etti. Bana savcı Burdur Cezaevi operasyonuyla ilgili, “Bana yukarıdan emir geldi, Adalet Bakanlığından aradılar. Ben de dosyayı takipsizlikle sonuçlandırdım. Hiç değilse sizin için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yolu açıldı, bu iyi oldu” dedi. İşkence, kötü muamele uygulayanlara yönelik hiçbir şekilde yargılama olmadı. Hatta ben, önceden bu yönde söz aldıklarını düşünüyorum. Demokrasiye yakışan bir ülkede F Tipi olmaz ve işkenceye göz yumulmaz.” dedi.

“Kolumun sokağa atılıp bir köpeğin ağzında bulunduğunu gazeteden öğrendim”

Veli Saçılık, o dönemin izlerini hâlâ unutmadı. Saçılık o dönemi ve sonrasını şu sözlerle anlatıyor:

“Kolumun koparıldığı an. Kolumu dozerle kopardılar. Sonrasında ben hastanede tedavi görürken içeri sokulan Cumhuriyet Gazetesi’nde kolumun köpeğin ağzında bulunduğunu öğrendim. Kolum sokağa atılmış ve köpeğin ağzında bulunmuş. Bu beni şok etmişti. Yıllar sonra annem, cezaevi önünde benim için bulunurken şiddete maruz kalmış ve “Ben 19 yıldır, etek giymiyorum pantolon giyiyorum. Orada bana çok kötü şeyler yaptılar” demişti. Çok acılar yaşattı önceki hükûmet de onlara bugün devlet üstün madalyası veren AKP de. AKP tabii el arttırdı ve sadece solculardan çıkardı meseleyi, toplumun tamamına işkenceye dönüştürdü. Herkesi terörist ilan etti.”

Etiketler :