Yerli ırk hayvan sayısı 18 yılda yarıya indi: Et piyasasında bir film mi dönüyor?

Yerli ırk hayvan sayısı 18 yılda yarıya indi: Et piyasasında bir film mi dönüyor?
Tarım Bakanı Pakdemirli'nin, Et ve Süt Kurumu depolarında 50 bin ton büyükbaş hayvan etinin stokta bekletildiği yönündeki açıklaması sonrası CHP'li Ömer Fethi Gürer "Et piyasasında bir film dönüyor" dedi. İşte rakamlarla hayvancılık...

halktv.com.tr Ekonomi Servisi

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçtiğimiz ocak ayında CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in "Et ve Süt Kurumunun stoklarında bulunan kesilmiş et ne kadardır? Stok fazlalığı var mıdır?" sorularına, Et ve Süt Kurumu depolarında 50 bin ton büyükbaş hayvan etinin stokta bekletildiği yönünde yanıt vermişti.

Bunun üzerine besicilerin ve tüketicilerin mağduriyetlerini yeniden gündeme getiren Gürer, bazı marketlerde et fiyatlarının 80 lirayı aştığına dikkat çekerek "Yine et piyasasında bir film döndürülüyor, ithal lobisi harekete geçmiş gibi görünüyor" ifadelerini kullandı.

Besicilerin hayvanları girdi fiyatlarına dahi satamadığına vurgu yapan Gürer, "Bir yerde besici, bir yerde tüketici mağdur. Tarımda plansızlık çiftçiyi, besiciyi vuruyor" açıklamasında bulundu.

Tarımda plansızlık besicileri de yurttaşları da mağdur ediyor

Gürer konuşmasında, "Köy ve kasabalara gidip küçük aile işletmelerinde besicilerle konuştuğumda hayvancılığın bitme noktasına doğru gittiğini ve çok yerde hayvanlarını borçlarını ödemek için satmak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar. Özellikle yem, aşı, veteriner hizmetlerinin maliyetlerini etkilediğini, mazot ve elektrik zamlarının bellerini büktüğünü belirtiyorlar. Aile tipi işletmelerde saman stokları azalınca yeni saman fiyatlarıyla ne yapacaklarını düşünür hale gelmişler. Saman 450 TL’den tonu 1200-1300 TL’ye çıkmış durumda. Bedelsiz temin ettikleri küspenin, Şeker Fabrikaları özelleşmesiyle tonu 400 liraya kadar tırmandı. Hayvan yemine katılan arpanın sezonda tonu 1.000 liraya iken 1.600 liraya çıkmış durumda, bu yetmez gibi mısır kepeğinin KDV'sini yüzde 1'den yüzde 18'e çıkardı. Yoncanın tonu 1.300-1.400 TL aralığında satılıyor. Aşı, Veteriner hizmeti, elektrik, bakım, mazot giderleri eklendiğinde besici yıllık maliyetini hesaplayıp hayvanını satışa götürdüğünde yaptığı masrafı çıkaramıyor. Birde hayvan hastalıkları ve buzağı ölümleri ile sıkıntı daha da katlıyor. Besici hayvancılığı bırakma noktasına gelmiş. Bakan et açığımız yok hayvan sayımız yeterli diyor. Bu durumda et fiyatları neden yükseliyor. Yine ithal lobisi mi devreye girdi. Bakanlık iktidar bu konuda süreci izlemiyor mu? Besici mağdur, vatandaş fiyatına bakıp et alamıyor. Bu işten birileri vurgun yapmak için ellerini ovuşturuyor gibi görünüyor. Tarımda plansızlık artık her alanda sırıtıyor. Besiciler borçlarını ödeyemiyor. Bankalara ipotekli durumdalar. Hacizler kapıda. İktidarsa gelişmeleri seyrediyor çözüm üretmiyor” diyerek tarımdaki plansızlığın besicileri ve yurttaşları nasıl mağdur ettiğine açıklık getirdi.

Kredi borçları ödenemiyor, icralar başladı

Öte yandan tarımsal kredi borçlanının da çiftçinin belini büktüğünü belirten Gürer, "Yıllardır biriken borçların bir hasat sezonunda ödenebilmesi mümkün değildir. Nitekim ço ksayıda çiftçi, borcunu vadesinde ödeyememiştir. Çiftçilere, alacaklı kurumlar uyarı yazıları göndermektedir. Bazı tarımsal kredilerde icralar da başlamıştır. Kefiller ile asıl borçlular arasında borcun ödenememesi nedeniyle çıkan sorunlar da her geçen gün artmaktadır" ifadelerini kullandı.

Meclis'e araştırma önergesi veren Gürer, "Yıllardır biriken borçlar bir hasat sezonunda ödenemediği gibi, bu borçlar faiz ile katlanmaktadır. Çiftçilerin tüm bankalara olan borçları, çiftçi kayıt sisteminde kaydı olsun olmasın faizleri silinmek suretiyle en 5 yıl vadeyle yapılandırılmalıdır" diye konuştu.

Rakamlarla hayvancılık

Son 4,5 yılda toplamda 3 milyon 35 bin hayvan, 4 milyar dolar ödenerek ithal edildi. Yerli ırk hayvan sayısının azalması ve ithal hayvan sayısının artması da dikkat çekerken, 2002 yılında 3 milyon 586 bin olan yerli ırk hayvan sayısı bugün 1 milyon 667 bine kadar düştü. Yerli ırk hayvan sayısı yarı yarıya azalırken; ithal hayvanların yöreye adaptasyon sorunları, özel yem gereksinimi ve hastalıkları da hayvancılıkta büyük sorunlara yol açıyor. Buzağı ölümleri, yüzde 14'lere kadar yükselmiş durumda. Meralara yayılmayan, sürekli özel yemlerle beslenen ithal hayvanlara ek olarak buzağı ölümlerinin bu derece artması yıllardır önü alınamayan et açığının oluşmasında en büyük etkenler olarak görülüyor.

Tarım Bakanlığı, 2019 yılının ilk dokuz ayında 203 bin 182 büyükbaş ve 72 bin yon kırmızı et üretildiğini açıklarken; 2017 yılında 505 bin 446 büyükbaş besilik, 94 bin 711 büyükbaş kesimlik ve 193 bin küçükbaş kesimlik canlı hayvan ile 23 bin 582 ton karkas et ithal edildi. Bazı marketlerde et fiyatları 90 liraya dayanırken, Et ve Süt Kurumunda bile bonfile et fiyatını 77,5 liraya çıkarmış durumda.

Et piyasasında bir film mi dönüyor?

TÜİK'in ocak verilerine göre ise canlı hayvan ve hayvansal ürünlerde yüzde 2,55'lik bir artış gerçekleşti. Buna rağmen Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli'nin Et ve Süt Kurumunun stoklarında 50 bin ton et olduğunu açıklaması ve bu etlerin yükselen fiyatları azaltmak ve de finansman yüklerinin berataraf edilmesini sağlamak için satışının yapılmaması "Et piyasasında bir film mi dönüyor?" sorusunu akıllara getiriyor.

Öte yandan, Ömer Fethi Gürer'in de gündeme getirdiği bir diğer soru; maliyeti daha az olan yerli ırkın etçi ve sütçünün faydasına olacak şekilde geliştirilmesi yerine verimi daha düşük olduğu gerekçesiyle geri plana atılarak hayvan ithal edilmesi mantıklı mı?

Sahte sertifika skandalı doğrulanmıştı

Geçtiğimiz temmuzda İspanya'dan getirilen ve belgede sahtecilik yapıldığı ortaya çıkan hayvanlara yönelik sorulan soru üzerine Tarım Bakanı Pakdemirli, sözkonusu hayvanların İspanya'dan Lübnan'a gitmesinin planlandığı ancak Türkiye'ye getirildiğinin tespit edildiğini açıklamıştı. Pakdemirli, Türkiye'ye getirilen hayvanların veteriner sertifikalarının sahte olduğunu ve hayvanlara el konulduğunu belirtmiş; bunun "siyasete alet edilmeyecek bir konu" olduğunu öne sürmüştü.

O dönem yeniden tartışılmaya başlayan ithal hayvan konusuyla ilgili olarak ise Pakdemirli, hayvanlara ilişkin millileştirme prosedürünün devam ettiğini belirtmişti.

Etiketler :