Nebati'nin KKM'si gitti Şimşek'in KGD'si geldi: Piyasada büyük panik

Nebati'nin KKM'si gitti Şimşek'in KGD'si geldi: Piyasada büyük panik
İmamoğlu depreminin ekonomide açtığı yarayı sarmak için ekonomi yönetimi tüm tuşlara basıyor. Alınan önlemler arasında Nurettin Nebati'nin çok tepki çeken KKM'si benzeri "kur güvenceli döviz" uygulaması da var. Yani zengin yine varlığını koruyacak, olan dar gelirliye, sabit gelirliye olacak.

19 Mart operasyonu ile tırmanan gerilim nedeniyle Merkez Bankası yönetimi üç günde 26 milyar dolara (988 milyar TL) kadar çıktığı tahmin edilen döviz satışı ve müdahalelerle bir ara 42 liraya yükselen dolar/TL kurunu 38 liraya düşürebildi.

Buna rağmen 36,50 TL’den 38 TL dolayında dengelenen kurdaki 1,5 liralık artış 525 milyar dolar tutarındaki dış borç stokunun TL karşılığında yaklaşık 650 milyar liralık ilave artışa ve dış borç yükünün ağırlaşmasına neden oldu.

ANKA'dan Zülfikar Doğan'ın analizine göre kur artışlarının en hızlı yansıması akaryakıt fiyatlarına yapılan zamla kendini gösterdi. Benzin ve motorin zamlarının zincirleme etkisiyle mart ayı enflasyonunun en az 0,50-1 puan daha yüksek çıkması ihtimali arttı.

ŞİMŞEK NEŞTERİ İŞE YARAYACAK MI?

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek piyasadaki çöküşü önlemek için MB Başkanı Fatih Karahan’la birlikte tüm hafta sonunu banka yöneticileri ve iş dünyasıyla yoğun temaslarla geçirdi.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile önce Şimşek, ardından MB Başkanı Karahan’ın yaptığı toplantılarda kur artışlarına müdahale için rezerv satışı da dahil tüm enstrümanların kullanılacağı, gerekirse nihai aşamada faiz artışlarının yeniden gündeme geleceği güvencesi verildi.

YA SICAK PARA KAÇARSA?

Ekonomi yönetimindeki en büyük endişe ise bu yılbaşı itibarıyla toplamı 312 milyar dolara ulaşan yüksek faiz, özel sektör hisse senetleri, borsa alımları, portföy yatırımları, hazine kâğıtları vb. menkul yatırım araçlarındaki sıcak paranın siyasi gerilim, hukuki güvence yoksunluğu ve artan belirsizlikler nedeniyle kaçmaya başlaması.

Bakan Şimşek ve MB Başkanı Karahan yabancı yatırımcıların endişelerini gidermek, güven tazelemek ve programın süreceği konusunda güvence vermek üzere yoğun bir temas trafiği başlatmış bulunuyor.

KKM GİTTİ, KUR GÜVENCELİ DÖVİZ SATIŞI GELDİ

23 Mart’ta ''Türk lirası Uzlaşmalı Vadeli Döviz Satışı-NDF'' uygulamasına geçileceğini duyuran MB, 25 Mart’ta yaptığı yeni açıklamayla ''kur riskine karşı güvence'' içeren NDF işlemlerine başlandığını sosyal medya hesabından paylaştı.

Bu uygulama, 2021'de dönemin Hazine Bakanı'nın "NAS" krizi sonrası başlattığı Kur korumalı Mevduat'ı anımsattı.

KKM ile 1 trilyon lirayı aşan kur farkı ve faiz maliyetine katlanan hazine ve MB, yıl sonunda KKM’nin sonlandırılacağını ilan etmişti. Şimdi döviz piyasalarındaki olağanüstü hareketliliğe ve artan kur riskine çözüm olarak NDF işlemleriyle yeniden ‘kur güvencesine’ dönüş başladı.

Yapılacak NDF anlaşmalarıyla önümüzdeki dönemde döviz gereksinmesi olan işletmelerle, ithalatçı ve ihracatçılarla yapılacak vadeli satışlarda anlaşma başlangıcındaki kur ile vade bitiminde oluşacak kur arasındaki fark MB tarafından ödenecek. Vade bitiminde oluşan kur, anlaşma başlangıcının altında kalırsa bu kez karşı taraf MB’ye fark iadesi yapacak.

FAİZ ORANI FİİLEN YÜKSELDİ

19 Mart operasyonlarının bir haftada TL yatırım araçları ve faizler üzerindeki maliyeti de ciddi boyutlara ulaştı. 19 Mart’ta bir günde yüzde 10-12 arasında değer kaybeden TL’ye karşılık dolar ve euro kurlarında yüzde 5’e varan artışlar yaşandı.

Para Politikası Kurulu (PPK) olağanüstü toplantısında gecelik faizler yüzde 44’ten yüzde 46’ya yükseltilirken, yüzde 42,5 oranındaki bir haftalık repo işlemlerine uygulanan politika faizi sabit tutuldu.

Ancak ardından alınan yeni bir kararla haftalık repo işlemlerine ara verildiği açıklanınca yüzde 46’lık gecelik faiz otomatik şekilde politika faizi haline geldi. Buna karşılık bankalar değer kaybeden TL mevduatlarındaki çekişlerin hızlanması ve döviz alımlarının artması üzerine TL mevduatlara MB gecelik faizinin üzerinde faiz vermeye yöneldi.

25 Mart itibarıyla bankaların TL mevduatlara verdiği faiz yüzde 47 olarak yaygınlaşırken, yüksek tutarlı mevduatlara ise bunun 0,50-1 puan üzerinde faiz teklif ediliyor. Bankacılık piyasasında halen uygulanan piyasa faizi yüzde 47-48,5 düzeyine çıkmış durumda. Mevduat faizinin bu düzeye yükselmesi ticari kredi, bireysel ihtiyaç kredisi, konut ve otomobil kredisi faizlerinin en az 2,5-3,5 puan yükselerek yüzde 55-58 düzeyine yükselmesine yol açtı. Bireysel kredi kartı faizlerinin de aynı düzeyde artması söz konusu.

ENFLASYON HEDEFİ UZAK BİR HAYAL

Diğer yandan kurlardaki artış, MB gecelik faizindeki yükseliş, politika faizi indirimlerinin rafa kalkması, TL’deki değer kaybının hızlanması enflasyon beklentilerini de yeniden yükseltti. Kur artışlarının başta akaryakıt zamları ve diğer mal-hizmet fiyatlarındaki yeni artışların etkisi mart, nisan aylık enflasyonlarında görülecek. Alınan önlemlerin yetersiz kalması, kurlar ve faizlerdeki yükselişin durdurulamaması durumunda yaz aylarında da fiyat artışlarının sürmesi, yıl sonu enflasyonunun yüzde 24 oranındaki MB hedefinin en az 7-10 puan üzerine çıkarak yüzde 31-34 arasında gerçekleşmesi beklentileri yaygınlaştı.

MALİYET ÇOK AĞIR

19 Mart operasyonlarının bir haftalık maliyeti faiz, döviz, TL ve menkul kıymet piyasalarında trilyonlarca liralık kayıplara yol açarken dış piyasalarda Türkiye’nin yatırım algısını negatif etkiledi. Mal varlıklarına, banka hesaplarına, banka kasalarına el koyma kararlarının yabancı yatırımcılar açısından hukuk güvenliği endişelerine yol açması yanında tüm piyasalardaki istikrarsızlık dalgası ''bekle gör'' tavrına geçiş sürecine neden olabilir.

OLAN YİNE DAR-SABİT GELİRLİYE OLACAK

Ekonomideki bir haftalık hasarın kazanan ve kaybedenleri arasında en mağdur kesimin yine geniş ücretli, dar gelirli, emekli ve alım gücüden yoksun milyonlar olacak. Ekonomi yönetimi parası, dövizi, hisse senedi, portföy yatırımı olan bir avuç dolar ve TL milyarderini mağdur etmemek için bir haftadır fazla mesai yaparak olağanüstü çaba sarf ederken, tüm bu hasarın maliyeti yine zamlar, enflasyon, TL’deki değer kaybı ve alım gücünün daha da düşmesi, kredi kartı faizlerinin yükselmesi vb. bedellerle geniş kesimler tarafından üstlenilecek.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı