Mehmet Şimşek'in Eli Güçlendi Ama... Merkez Bankası'nın Kararları Yeterli Olmayacak!
ANKA Ekonomi Koordinatörü Erdal Sağlam'ın haftalık analizinden satır başları şöyle:
Merkez Bankası’nın faiz artırımlarının sonuna gelindiği belirtilirken, şimdi sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklayacağı mali önlemler ve yapısal tedbirlere geldi. En çok da Saray harcamaları başta olmak üzere, kamu harcamalarında yapılacak tasarrufun kapsamı konuşulmaya başlayacak.
Bakan Mehmet Şimşek, IMF-Dünya Bankası toplantıları için bulunduğu Washington’da çeşitli toplantılara katılıp konuşmalar yapıyor. Şimşek’in açıklanacak tedbirlere ilişkin söyleminde bir değişiklik göze çarpıyor, o da; kamu harcamalarında yapılacak tasarrufa artık daha fazla ağırlık vermesi.
Bunun önemli sebeplerinden biri olarak; AKP’nin yerel seçimlerden büyük oy kaybına uğrayarak çıkması ve bu yenilgide bir yandan yoksulluk artarken öte yandan AKP’li kişi ve belediyelerin harcamalarında aşırıya kaçıp, halktan kopuk bir görüntü vermeleri öne çıkıyor. Hemen seçimin ardından AKP’li milletvekillerinin şatafat tercihlerine ilişkin görüntülerin ortaya çıkması, AKP’li yöneticilerin özel işleri için devletin uçaklarını kullandığının anlaşılması, bu tepkilerin iyice artmasına neden oldu.
Bakan Şimşek geçen yıl göreve geldiğinde, sık sık “kamu harcamalarında ciddi tasarruf yapılacağını” söylüyordu. Ancak bir süre sonra kamuda tasarruf yerine “kamu harcamalarının rasyonelleşmesi” demeye başladı. Bu söylem değişikliği kamu harcamalarında tasarrufa fazla izin verilmeyeceği izlenimi yaratmıştı. Ancak hemen seçimin ardından Bakan Şimşek, yeniden “Kamu harcamalarında önemli tasarruflar yapacağız” demeye başladı.
Şimşek, geçen yıl Mayıs seçimlerinden sonra göreve geldiğinde mali açığı kapatmak için ek vergiler getirdiklerini, artık bu yıl vergi artışı değil tasarruf tedbirleriyle mali durumun düzeltilmesine çalışacaklarını söylüyor. Bu söylemin bir nedeni de geniş toplumsal kesimlerde, özellikle dar ve sabit gelirlilerde “Hükümet yine enflasyonla mücadele yükünü bizim üzerimize yükleyerek yapacak” izleniminin doğmuş olması. Özellikle son 3-4 yıl içinde enflasyonun artmasının en önemli nedeni, KKM gibi yöntemlerle, halkın vergilerinin zengin kesimlere aktarılmasıydı. O nedenle bu zengini kayıran politikaların devam etmesinden korkuluyor.
İşte seçim sonuçlarından da ders alınarak, bu kez enflasyonla mücadelenin, zaten büyük zorluk çeken ve yoksullaşan geniş toplumsal kesimler üzerine yük bindirmeyeceği söylenmeye çalışılıyor. Memur ve emekliye yasa gereği bu yıl ortasında, ilk 6 aylık enflasyon farkının verilmesi gerekiyor. Hükümetin mesajları enflasyonla mücadele ederken, buna ek zam verilmeyeceği ve asgari ücrete bu yıldan itibaren artık yıl ortası zam yapılmayacağı yönünde. Bu tercihlerin zaten zor durumdaki kesimleri iyice zora sokacağı görüldüğü için, bu kez kamu tasarruflarına ağırlık verilmeye çalışıldığını düşünüyorum.
MERKEZ BANKASI KARARLARI YETERLİ OLMAYACAK
Bu açıdan bakıldığında seçim sonuçları ve AKP’lilerin şatafat haberlerinin, kamu harcamalarında ciddi tasarruf yapabilmek için Bakan Şimşek’in elini kuvvetlendirdiği söylenebilir. Ancak burada iş gelip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda vereceği karara bağlanıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçen hafta bir TV kanalına verdiği röportajda, kamu harcamalarında tasarruf için bürokrasinin bir hazırlık yaptığını, bu hazırlık tamamlanınca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararına sunulacağını söyledi. Yani iş bürokrasinin gereken tedbirleri hazırlamasıyla bitmiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hangi tedbirleri kabul edeceğini görmek gerekiyor.
İşte bu aşamada en önemli gündem maddesi “Kamu harcamalarında tasarruf edilirken Cumhurbaşkanlığı Sarayı harcamalarında tasarrufa gidilip gidilmeyeceği” olacak. Cevdet Yılmaz ve teknik ekibin Saray harcamalarında tasarruf konusunda bir öneride bulunup bulunamayacağını bilmiyoruz. Bununla birlikte, böyle bir öneride bulunulsa bile, Cumhurbaşkanı’nın bu tasarrufu kabul edip etmeyeceği de belli değil.
Merkez Bankası’nın seçimin öncesinde 5 puanlık faiz artırımıyla yenilediği parasal sıkılaştırma süreci devam ediyor. Bunun sonucu olarak rezervlerde artış yaşanırken, kur artışları yavaşladı, TL mevduat faizleri artmaya başladı. Yani parasal göstergelerde bir iyileşme başladı denilebilir. Ancak enflasyonla mücadele için Merkez Bankası’nın tek başına çabaları yeterli olmuyor. Mutlaka mali önlemlerle harcamaların kısılması ve ileriye dönük sonuç verecek yapısal tedbirlerin biran önce uygulamaya konması gerekiyor.
Kamu harcamalarında kısıntı ve alınacak diğer tedbirler, enflasyonla mücadelede kararlı olunup olunmadığını gösterecek. Tedbirler güven verebilirse işte o zaman piyasalardaki enflasyon beklentilerinin, Merkez Bankası hedefine yakınsadığını görebileceğiz. Bunu görmeden ekonomik programın başarıya ulaşacağını söylemek çok iddialı bir tahmin olur.