İSİG raporu yayınlandı: Son 20 yılda en az 30 bin işçi çalışırken öldü

İSİG raporu yayınlandı: Son 20 yılda en az 30 bin işçi çalışırken öldü
İSİG'in iş cinayeti raporuna göre ekim ayında 158, 2022 yılının ilk 10 ayında ise 1521 işçi öldü. AKP'nin iktidar olduğu 20 yılda ise en 30 bin 224 işçi hayatını kaybetti.

İşçi Sağlığı ve İşçi Sağlığı Meclisi (İSİG) açıklamasında bugün AKP iktidarının 20. yılı olduğunu hatırlatarak, "İşyerlerinde işçilere karşı bir savaş yaşanıyor… Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz? Tehlikeli işlerde çalışanlar -ki ilk akla gelen maden işçileri- ailesiyle vedalaşmadan işe çıkamıyor. Peki, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar, bürokrasi, patronlar ve onların aklı ne diyor? Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs. Bizler ise bu anlayışa Hayır diyoruz: Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır!" dedi.

Yıllara göre çalışırken ölenler

AKP iktidarı süresince, 2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında 1096 işçi, 2006 yılında 1601 işçi, 2007 yılında 1044 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında 1171 işçi, 2010 yılında 1454 işçi, 2011 yılında 1710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında 1235 işçi, 2014 yılında 1886 işçi, 2015 yılında 1730 işçi, 2016 yılında 1970 işçi, 2017 yılında 2006 işçi, 2018 yılında 1923 işçi, 2019 yılında 1736 işçi, 2020 yılında 2427 işçi, 2021 yılında 2170 işçi ve 2022 yılının ilk on ayında 1521 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2022 yılının ilk on ayında en az 1521 işçi, Ekim ayında ise en az 158 işçi hayatını kaybetti.

Maden faciasını hatırlattı ve bilirkişi raporunu paylaştı

Evrensel'de yer alan habere göre; 14 Ekim’de Bartın Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra TİM’de meydana gelen grizu patlamasında 41 madenci hayatını kaybettiğini hatırlatan İSİG, açıklamasında şu değerlendirmelere yer verdi:

31 Ekim’de açıklanan bilirkişi raporuna göre “-320 Kalın Damar Tavan Yolu’ndaki patlatma çalışması kaynaklı olarak meydana gelmiş, grizu ve kömür tozu patlamasını içeren bir patlamadır” tespiti Maden Mühendisleri Odası’nın yaptığı ilk açıklamaları teyit ediyor. Havalandırmanın yetersizliği, metan seviyesinin uzun süredir yüksekliği, metan drenajının yapılmadığı, bakanlıklar tarafından talep ve öneri sunulmadığı ve yaptırım uygulanmadığı, teknik personelin eksikliği ve iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği vurgulanarak “patlamanın önlenebilir olduğu” belirtiliyor.

Bu tespitlere eklemeler:

1- Havza madenciliğinden ödün verilerek, -400 kot alındaki kömür Hattat Holding’e verilmiş ve TTK dar bir alanda sıkıştırılarak, gerekli mali ve teknik yatırımlar yapılmayarak katliamın oluşmasına davetiye çıkarılmıştır. 2016 yılında TTK Faaliyet Raporu’nda işçi yetersizliği belirtilerek Bakanlıklardan yeni işçi kadrosu açılması talep edilmiştir.

2- Kamu kurumlarındaki üst düzey yönetici atamaları bilimsel ve teknik liyakata göre değil, mensup olduğu cemaate ve AKP üyeliğine göre yapıldığı herkesçe bilinen bir gerçek. Bu durum da iş cinayetlerinin daha da artmasına yol açmaktadır. Havzalardaki iş cinayetleri “kader, fıtrat” denilerek normalleştirilmektedir. Madenciliğin kaderinde ölüm yoktur.

3- -300/-350 kotlarında meydana gelen grizu patlaması, kömür tozu patlamasına dönüşerek zincirleme bir katliama dönüştü. Kömürdeki metan varlığı bilinen ve grizulu ocak diye tabir edilen bir işletme olan Amasra’da Sayıştay ve TTK kendi iç raporlarına rağmen önlem almayan, bütçe ayırmayan Türkiye Taşkömürü Kurumu, Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı katliamın birinci dereceden sorumlusudur.

'Yaygın şiddet'

Sağlık ve eğitim emekçilerine yönelik işyerlerinde yaygın bir şiddet yaşanıyor. Bu noktada yapılan eylemlerde çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması talepleri öne çıkıyor. Ancak yaygın şiddet sadece bu iki işkolunda sınırlı değil, hizmet sektörünün farklı alanlarında (eğlence, belediye, taşımacılık, büro, özel güvenlik, basın vd.) ortaklaşan bir sorun. Ekim ayında basına da yansıyan iki iş cinayeti meydana geldi.

2 Ekim’de, 45 yaşındaki iki çocuk babası müzisyen Onur Şener, Ankara Çankaya’da sahne aldığı Cassetta Cafe & Pub’da, istek şarkılarını bilmediği gerekçesiyle 3 kişi tarafından dövülerek öldürüldü. Yine başka eğlence mekanlarında çalışan emekçiler de bu olay sonrası başlarına gelen şiddet olaylarını paylaştılar. Bir not ekleyelim: Yukarıda Amasra’daki liyakatsiz kamu atamalarına değinmiştik. Burada da failler Ali Gündüz’ün Çalışma Bakanlığı’nda İş Müfettişi, Semih Soyalp’in Türk Havacılık Uzay Sanayi’nde Elektrik Mühendisi ve İlker Karakaş’ın da Çalışma Bakanlığı İstanbul Grubu İş Müfettişi olarak görevli olduğunu hatırlatalım.

13 Ekim’de, bir haftalık bebek babası olan 34 yaşındaki özel halk otobüsü şoförü Emrah Yıldız, Gaziantep Şahinbey’de otobüsün dolu olduğu gerekçesiyle duraktan almadığı 17 yaşındaki yolcuyla çıkan tartışmada bıçaklanarak öldürüldü.

Yılın ilk 10 ayında en az 34 motokurye öldü

Pandemi ile birlikte giderek genişleyen, güvencesiz çalışmanın hakim olduğu ve işçi profilinin çoğunlukla 20’li yaşların başında olduğu sektörde işçi sağlığı açısından en net sonuç ortada: Ekim ayında beş motokurye hayatını kaybetti. Yılın ilk on ayında ölen motokurye sayısı en az otuz dört.