Gelecekten mi yoksa başka bir gezegenden mi? Şimdiye kadar arabalarda gördüğümüz en tuhaf direksiyonlar

Otomotiv sektörünün evrimi sadece araç performansı, güvenliği veya teknolojisiyle ilgili değil, aynı zamanda iç tasarıma da uzanıyor; direksiyon simidi , sürüş deneyiminin belki de en karakteristik ve zamansız unsurudur .

Ancak, her türlü yaratımda olduğu gibi, yenilik arzusu her zaman estetik ve işlevselliği bir araya getiren sonuçlara yol açmaz. Seri üretime hiç girmemiş fütüristik konseptlerden, geometrik olarak çelişkili direksiyonlara sahip elektrikli süper otomobillere kadar tarih, tasarımın pratiklikten daha üstün olduğu, hatta bazen güvenlikten bile ödün verdiği birçok örnek göstermiştir.

Gerçek şu ki, birçok üretici direksiyon başında yeni bir deneyim sunmaya çalıştı. Ancak sonuçlar her zaman başarılı olmadı . Cesur görünümlerine rağmen, gerçek sürüş koşullarında kullanımı zor, hatta tehlikeli olduğu kanıtlanmış direksiyon simitleri mevcut . Ve sadece deneysel araçlardan veya geçmişteki konseptlerden bahsetmiyoruz, çünkü Tesla Model S Plaid ve Model X gibi mevcut modeller bile güvenlik ve ergonomi konusunda yoğun tartışmalara yol açan tasarım seçeneklerine sahip.

Bu yazımızda, hem seri üretim hem de konsept otomobillerde şimdiye kadar görülen en tuhaf direksiyon simitlerinden bazılarını inceliyoruz . Çarpıcı bir estetiğe sahip, ancak pratikliği bazen sürüş mantığını tehdit eden ve hatta bazen de "tehlikeli" tanımını kesinlikle haklı çıkaran modeller.

TESLA VE DİKDÖRTGEN DİREKSİYON SİMİDİNİN YENİ "MODASI"

tesla_model_s_plaid_

Garip direksiyon simidi seçimlerinden bahsetmeden , Tesla Model X ve Model S Plaid'den bahsetmek olmaz . Bu modeller, üst kemeri olmayan dikdörtgen şeklindeki meşhur " yoke" direksiyon simidini tanıttı. Bu tasarım, sürücünün bacakları için daha fazla özgürlük ve araca daha kolay binip inme vaat ediyor, ancak pratikte, özellikle direksiyona doğrudan ve sıkı bir tutuşun kritik önem taşıdığı acil durumlarda manevra yaparken önemli sorunlar yaratıyor.

LOTUS EVİJA: KONTROL PAHASINA ÇEKİCİLİK

lotus-evija

Lotus Evija hiper otomobilinin durumu tipiktir. Direksiyon simidi küçük ve iki ucu kesik, daha çok bir yarış arabası direksiyonunu andırıyor. Ancak gerçek yolda, direksiyon simidinin yanlarına erişilememesi , hızlı manevralarda zorluğa yol açıyor ve sürücünün sürekli olarak direksiyonu değiştirmesini veya keskin virajlarda ellerini "ters" çevirmesini gerektiriyor; bu da ne güvenli ne de ergonomik.

GELECEKTEN Mİ... YOKSA BAŞKA BİR GEZEGENDEN Mİ?

Bu fenomen sadece modern modellerle sınırlı değil. Konsept otomobil tarihinde, BMW Z22 (1999), Mazda MX-03 (1985) veya Oldsmobile Incas gibi örnekler , tasarım hayal gücünün ne kadar uç noktalara ulaşabileceğini gösteriyor.

maserati-boomerang

Örneğin, ikincisinin direksiyonu, doğrudan bir Star Wars uzay gemisinden ödünç alınmış gibi görünüyor; aynı durum, Giorgetto Giugiaro'nun direksiyon kolonuna bir gösterge paneli entegre ettiği ve tasarımın direksiyon simidindeki kolları tamamen kaldırmasını zorunlu kılan Maserati Boomerang (1972) için de geçerli .

YUVARLAK DİREKSİYON SİMİTLERİNDE DE ARIZALAR VAR

interior-aston-martin-lagonda

Ancak geleneksel dairesel direksiyon simitlerinde bile bazı eksiklikler vardı. Aston Martin Lagonda, görünür bir merkez veya kol bulunmayan, özellikle fütüristik bir direksiyon simidine sahipti ve bu da direksiyonu düzgün tutmayı neredeyse imkansız hale getiriyordu. Ergonomisi o kadar zayıftı ki , iki elin de absürt pozisyonlarda kullanılmasını gerektiriyordu ve bu da sürüşü olması gerekenden daha zor hale getiriyordu.

Yukarıdaki tüm vakalardaki ortak nokta, pratiklik ve güvenlikten ödün verilerek estetik veya izlenime öncelik verilmesidir. İster son teknoloji bir Tesla, ister 1970'lerden kalma çarpıcı bir konsept otomobil olsun, bu direksiyon simitleri, yol güvenliği söz konusu olduğunda işlevselliğin tasarım hayal gücünden önce gelmesi gerektiğini hatırlatıyor.