‘Döviz gelirleri artırılıp harcamalar kısılmazsa birkaç ayda iflas ederiz’

‘Döviz gelirleri artırılıp harcamalar kısılmazsa birkaç ayda iflas ederiz’
TCMB rezervlerinin iyice azaldığı, döviz krizinin kapıda olduğu çokça konuşulan bugünlerde Türkiye ekonomisinin durumunu vatandaş Mehmet örneğiyle anlatan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “Mehmet bu durumda belki birkaç ay daha idare edebilir ancak döviz gelirlerini artıracak veya harcamalarını kısacak bir çözüm bulmadıkça sonunda iflas etmesi kaçınılmaz” dedi.

Son zamanlarda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinin iyice azaldığı, bir döviz krizinin kapıda olduğu çokça konuşuluyor. Günbegün döviz kurları artsa da, şimdilik hem bireyler piyasadan döviz alımı yapabiliyor hem de şu ana kadar dış borç ödemelerinde bir aksama yaşanmadı. İşte iktisatçı ve Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu da temel kavramlar üzerinden bu sistemin nasıl işlediğini, önümüzdeki günlerde bizleri ne tür tehlikeler beklediğini örneklerle irdeledi. Türkiye ekonomisinin durumunu vatandaş Mehmet’in yaşayabileceği olaylarla aktaran Kozanoğlu, “Mehmet bu durumda belki birkaç ay daha idare edebilir. Ancak gelirlerini artıracak veya harcamalarını kısacak bir çözüm bulmadıkça sonunda iflas etmesi kaçınılmaz görünüyor. TCMB rezervleri üzerinden Türkiye ekonomisinin durumu aynı buna benziyor” dedi. Dış borçların yeniden takvimlendirilmesini içeren kamucu, halkçı bir programın uygulanması gerektiğine dikkat çeken Kozanoğlu’na göre, TCMB’nin yani Mehmet’in içinde bulunduğu durum şöyle:

1. Brüt rezervler:

Diyelim Ali’nin 5.000 TL borcu var. Mehmet’in ise cebinde 4.000 TL bulunmakla birlikte 14.000 TL de borcu olsun. Net pozisyonlara bakılırsa Mehmet’in durumu Ali’den daha kötü çünkü cebindeki para ile borcunun farkı -10.000 TL. Gelgelelim yarın bir alacaklısı kapıya dayansa, cebinde para olmadığı için Ali zor duruma düşecek. Mehmet’in ise ne de olsa bir tamponu var. Borçlarının vadesi geldikçe, cebindeki nakit ile alacaklıları bir süre idare etmesi olanaklı. TCMB’nin durumu buna benziyor. Şu anda brüt rezervleri 99.4 milyar dolar. Yükümlülükleri daha fazla da olsa şimdilik elinin altındaki paralarla uzatmaları oynayabiliyor.

2. Net rezervler:

Peki Mehmet’in borçları kime? Kredi kartlarına takla attırarak borcunu limitlerine kadar zorluyor. Arada ihtiyaç kredisine başvurarak kredi kartı borçlarını kapatıyor. Böylelikle, giderek borca batsa da oyunu sürdürüyor. TCMB’nin durumu da buna benziyor. Bankalar topladıkları döviz mevduatlarının bir kısmını zorunlu karşılık olarak TCMB’de tutuyor. Yurtiçi bankaların ve yurtdışı bankaların döviz mevduatlarını, IMF’deki özel çekme haklarını (SDR) filan çıkarınca, o 99.4 milyar dolarlık brüt rezerv, nette 6.4 milyar dolara kadar düşüyor.

3. Swap hariç net rezervler:

Diyelim ki Mehmet cebinde o 4.000 TL’yi bulundurabilmek için parmağındaki yüzüğü kayınbiraderine verip nakit almış, eşinin altın bileziğini rehin bırakıp para çekmiş. Yani elindeki bazı kıymetli varlıkları nakit karşılığı trampa etmiş. TCMB de aynı şekilde yurtiçi bankalardan döviz alıp TL verdiği gibi; Çin’e yuan karşılığı, Birleşik Arap Emirlikleri’ne dirhem karşılığı TL vermiş. İşte bu swap anlaşmalarının içerdiği 61.2 milyar doları çıkarırsak TCMB net borçlu, geriye 54.8 milyar dolar daha yükümlülük kalıyor.

4. Cari açık:

Mehmet’in ayda 9.000 TL geliri varken, 11.000 TL harcıyor. O nedenle aradaki farkı borçlanarak karşılıyor. Sıkışırsa da cebindeki 4.000 TL’ye başvuruyor. Ama cebindeki paranın mutlaka azalması gerekmiyor. Örneğin, 3.000 TL borç ödediği bir ayda 5.000 TL yeni borç alırsa, 2.000 TL’sini gelir-gider açığını kapatmak için kullanır, cebindeki para da 1.000 TL artar. Cari denge de aynı buna benziyor. Bir ülkenin belli bir dönem içerisindeki tüm döviz gelir ve giderleri cari açığı (fazlayı) da oluşturur. Tüm mal alım ve satımlarını yansıtan dış ticaret açığına turizm, navlun gelir ve giderleri, tüm faiz gelir ve ödemeleri, kar transferleri vb. eklenir ve cari açık rakamı şekillenir. Örneğin Mayıs 2022’de cari açık 6.5 milyar dolar oldu. Buna karşılık çeşitli kaynaklardan 3.6 milyar dolar finansman sağlandı. Aradaki farkın TCMB rezervlerinden karşılanması, brüt rezervlerin 2.9 milyar dolar azalması beklenir. Ama o da ne? Söz konusu ayda rezervlerdeki kanama 5.9 milyar dolar olmuş. İşte bu hesapların tam tutmamasına net hata ve noksan deniyor. Açıklayamadığımız bir yerden 2.9 milyar dolarlık bir kaçak olduğunu gösteriyor.

5. Dış borç:

Gelirimiz giderimize yetmiyorsa bunu borçlanarak karşılıyoruz. Üstelik bu borçlarımıza faiz de ödüyoruz. Nitekim başta Mehmet’in 14.000 TL borcu olduğundan söz ettik. İşte biriken cari açıklar da son kertede bir ülkenin dış borçlarını oluşturur. En son rakamlarla Türkiye’nin dış borçları 2022 ilk çeyrek sonu itibarıyla 451.2 milyar dolardı. Bunun 238.6 milyar doları özel sektöre, 212.5 milyar doları MB dahil kamuya ait. Son yıllarda özel sektörün dış borçlarını azalttığı, kamunun ise artırdığı gözleniyor. 2017 yılında özel sektörün 311.9 milyar dolar dış borcu varken, kamunun borcu 139 milyar dolardı. Bu, Mehmet’in ailesinde, kendinin kredi kartı borçları azalırken, diyelim kızının veya oğlunun tüketim harcamalarının hızla artmasına benzetilebilir.

6. Uluslararası yatırım pozisyonu:

Mehmet’in tüm varlıkları ve borçları bunlardan ibaret değil. Örneğin, babasından kalan bir dükkanda ortaklığı vardır. Ayrıca 5.000 TL’lik hisse senedi, 3.000 TL’lik kripto para yatırımı bulunabilir, bireysel emeklilik hesabında tasarrufu birikmiş olabilir. Bunu ülkenin döviz hesaplarına tercüme ettiğimizde, uluslararası yatırım pozisyonu (UYP) istatistiklerine bakmamız gerekir. UYP’ye yabancı şirketlerin tüm doğrudan yatırımlarının yanı sıra tüm dış borç yükümlülükleri de dahil edilir. Aynı şekilde Türk vatandaşlarının yurt dışındaki tüm varlıkları da dikkate alınır. Yabancıların konut alımları da UYP içinde gösterilir. En son Mayıs 2021 rakamlarıyla Türkiye’nin 509 milyar dolar yükümlülüğü varken, 282.9 milyar varlığı söz konusuydu. Böylece UYP net 226.1 milyar dolara denk geliyordu. UYP açığı 2017 sonunda 442.2 milyar dolara kadar yükselmişti. Buna “Ne güzel dış yükümlülüklerimiz azaldı” diye sevinmek mümkün. Ancak ayrıntılara girince, bunun yabancıların ülkemizi terk etmesi, TL’nin değer kaybetmesiyle yurt içindeki varlıkların döviz cinsinden değer kaybetmesi, borsa endeksinin düşmesi gibi nedenlerden kaynaklandığını görünce çok hoş bir durum olmadığını anlıyoruz.

7. Kısa vadeli dış borçlar:

Mehmet için toplam borç miktarı kadar, önümüzdeki gelecek 3 ayda ödenmesi gereken televizyon ve mobilya taksitlerini, oğlanın okul taksitlerini bilmek de önemlidir. İşte Türkiye’nin bir yıl içinde vadesi gelecek borçları da 182.3 milyar dolar. Bu, vadesi 1 yıl içinde dolacak uzun vadeli borçları da içeriyor. Buna ithalat borçları, yabancıların döviz ve TL cinsi mevduatları da dahil. Buralarda bir sorun yaşanmayacağını düşünsek bile, bir sonraki maddede ele alacağımız dış kredilerin ödenmesi de önemli bir meblağ tutuyor.

8. Dış borç projeksiyonları:

Mehmet’in 1 yıl içinde ödenmesi gereken banka borçlarını bilmesi, nakit akışlarını düzenlemek için yeni kredilere başvurması, kredi kartı limitleri zorlanınca ihtiyaç kredisi ile takviye yapabilmesi açısından kritiktir. Türkiye’nin de aynı şekilde kamu ve özel sektör dış borç ödeme projeksiyonlarını izlemesi gerekir. 2022 yılı sonuna kadar 1.5 milyar doları kamuya ait olmak üzere 7.9 milyar dolar kısa vadeli borcun vadesi doluyor. Uzun vadeli borçların ise 12.4 milyar doları kamuya ait olmak üzere 41.7 milyar dolarlık anapara ve faiz ödemesi bulunuyor. 2023’te de Türkiye’yi 50.6 milyar dolar dış borç ödemesi bekliyor.

9. Reel sektörün döviz borçları:

Mehmet vadesi gelecek borçlarına karşı parasını kısa süreli likit fonlarda veya repoda değerlendiriyor olabilir. Veya borçları da bulunan Mehmet’in aksine Hasan’ın borcu yoktur ve çeşitli yatırım olanaklarını kullanarak paralarına getiri sağlamaya çalışmaktadır. Reel sektör şirketleri de hem yurtdışından hem de yurtiçi bankalardan döviz kredisi kullanabilirler. Bazı şirketlerin borcundan fazla döviz varlığı bulunabilir veya önümüzdeki dönemlerde vadesi gelecek borçları için paralarını dövize park etmiş olabilirler. Nisan 2022 itibarıyla reel sektörün 164.6 milyar dolar döviz varlığı, 269,6 milyar dolar döviz borcu bulunuyor. Böylece net döviz pozisyonları 105 milyar dolar açık veriyor. Bu rakam 2017 sonunda 187.7 milyar dolardı. Şirketler sabit sermaye yatırımlarının da yavaşlaması nedeniyle özellikle yurtiçi bankalara olan döviz borçlarını kapattılar. Yurt içi bankalara döviz borcu bakiyeleri 2017’de 186 milyar dolarken, Nisan 2022’de 131 milyar dolara gerilemişti.

Dış ticarette TL kullanım oranı gerilemeseydi döviz rezervleri tüketilmezdi

10. TL ve ihracat

Kişilerin para basma şansları olmadığı için Mehmet’in de böyle bir olanağı yok. Ne var ki Türkiye’nin dış ticaretinin bir kısmını TL ile gerçekleştirebilmesi, dış ticaret açığının TCMB’nin döviz rezervlerini emmesi sorunu biraz hafifletebilir. Mayıs ayı dış ticaret açığı 8.8 milyar dolar, son 12 aylık açık ise 51.8 milyar dolar. Örneklerimizde hep referans aldığımız, 2018 döviz krizinden önceki 2017’de dış ticarette TL kullanım oranı yüzde 8 civarındaydı. Şimdi ise TL ile yapılan ihracat yüzde 3’ün altına geriledi. Şöyle bir örnek verelim: Son 12 ayın cari açığı 30 milyar dolar. Bunun yüzde 8’i 2.4 milyar dolara denk gelir. Diyelim, ithalatın 7.4, ihracatın 5 milyar doları TL ile yapılsa, buradan kaynaklanan 2.4 milyar dolar cari açığın finansmanı için döviz rezervlerini tüketmeye gerek kalmazdı.