Çivi ile telin aşkı! Pandemi günlerinde can sıkıntısından başladılar mesleğe dönüştürdüler! Şimdi siparişlere yetişemiyorlar

Düzce'de Halk Eğitim Merkezi'nde öğrendikleri filografi sanatını Kovid-19 salgını döneminde evlerinde hobi amaçlı sürdüren ev hanımı Emine Sarıkaya ve Dilek Beyaz, devlet desteğiyle Kadın Emeği Merkezi'nde açtıkları atölyede siparişlere yetişemiyorlar.

Sarıkaya ve Beyaz, "3 yıl içerisinde Türkiye'deki illerin yüzde 60'lık kısmına ürünlerimizi yolladık" dediler.

Başarı Öyküsü: Filografi ile Gelen Başarı

2 çocuk annesi 45 yaşındaki Emine Sarıkaya ve 3 çocuk annesi 48 yaşındaki Dilek Beyaz, 2019 yılında arkadaşlarının evinde filografi ile yapılan eserleri gördükten sonra Halk Eğitim Merkezi'nde kursa gitmeye başladılar. Bir yıl sonra ortaya çıkan Kovid-19 salgını nedeniyle uğraşlarına evlerinde devam eden iki arkadaş, tasarlanmış motif ya da desenin ahşap malzeme üzerine çiviyle çakılması ve arasından çeşitli renklerde iplik veya teller geçirilmesiyle oluşturulan filografiyle yaptıkları ürünleri Düzce Üniversitesi'nde sergiledikten sonra bu hobilerini mesleğe dönüştürmeye karar verdiler.

habi2.jpg

Kadın Emeği Merkezi ile Gelen Destek

Valilik bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Emeği Merkezi'nde 3 yıl önce kendilerine tahsis edilen atölyede yeteneklerini geliştiren girişimci kadınlar, bazen ahşap boyama ve rölyef sanatlarıyla harmanlayarak ortaya çıkardıkları eserleri internet yoluyla birçok şehre gönderiyorlar. Dilek Beyaz, filografi eğitmeni arkadaşlarının evindeki eserlere hayran kaldıklarını ve kursa gitmeye başladıklarını söyledi.

Pandemiyi Fırsata Çevirdiler

Salgın dolayısıyla kursu bırakmak zorunda kaldıklarını ancak üretime devam ettiklerini anlatan Beyaz, "Evde bunu fırsata çevirdik. Kendimizi geliştirmeye ve daha farklı şeyler yapmaya başladık. Pandemiden hemen sonra üniversitemizde sergi açtık. Oradan da o dönemin Valisi Cevdet Atay'ın sayesinde Kadın Emeği Merkezi'ne geldik. Burada bize hemen bir atölye tahsis ettiler." diye konuştu.

hobi4.jpg

Çivi ve Telin Aşkı

Emine Sarıkaya ise filografinin 17. yüzyılın sonlarında İran'da ortaya çıktığını aktararak, "Osmanlı döneminde kaldıkları yerlerin duvarlarını süslemişler bu sanatla. Bugüne geldiğimizde de yine aynı amacı taşıyor. Yine duvarlarımızı, masalarımızı süslüyor." dedi.

Bu sanatın hayal gücünü geliştiren bir uğraş olduğunu belirten Sarıkaya, "Biz filografiye çivi ve telin aşkı diyoruz. Bunun için illa şekil gerekmiyor. Bir yaprağı da kafanızda tasarlayıp çizip filografiye çevirebiliyorsunuz. Belli tekniklerle çalışabiliyorsunuz, bağımsız kalabiliyorsunuz veya tamamen kendi hayal gücünüzü de katabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.

Sarıkaya, uğraşlarının son derece rahatlatıcı ve keyif verici olduğunu, herkesin ruhunu sanatla beslemesi gerektiğini kaydetti.

habi5.jpg