12 Eylül’e 5 kala: Emekçinin çöküş grafiği
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün yaptığı “Asgari ücretten memur ve emekli maaşına kadar tüm kesimlerin gelirlerini yılbaşında ciddi şekilde yükselterek enflasyonun yol açtığı refah kaybını aşama aşama gidermekte kararlıyız” açıklamasıyla yüzde 80’in üzerine tırmanan enflasyonun pençesinde kıvranan milyonlarca vatandaşın yüreğine su serpti. Çünkü işgücü ödemelerinin gayri safi yurtiçi hasıladan (GSYH) aldığı pay bu yılın ilk yarısında yüzde 24.8’e gerileyerek, neredeyse 12 Eylül 1980 darbesi dönemine yaklaştı. Türkiye’de gelir dağılımının 40 yıllık yolculuğunu analiz eden iktisatçı Doç. Dr. Orhan Karaca, 1980'de yüzde 27.1 olan oranın 1986'da yüzde 19.4'e kadar indiğini belirterek, “Bu dönemin ilk 3 yılı 12 Eylül 1980 darbesiyle başlayan askeri yönetim dönemiydi. Toplumsal muhalefetin bastırıldığı, grevlerin yasaklandığı bu dönemde ekonomide ise ihracata dayalı bir büyüme stratejisi benimsenmişti. 1994 ve 1995'te emek gelirinin GSYH içindeki payı hızla düşerek yüzde 22.2'ye indi. Bu da, ekonominin yüzde 5.5 küçüldüğü ve enflasyonun bir kez daha üç haneye tırmandığı 1994 krizinin ürünüydü” dedi.
‘Maaşlara enflasyon+büyüme kadar zam yapılmalı’
Yıllardır ücretlere enflasyon kadar zam yapılmasını normal görmeye başladığımıza dikkat çeken Karaca, “Hatta özel sektörde ücret zamları çoğunlukla enflasyonun altında kaldığı için enflasyon kadar zam olunca şükrediyoruz. Fakat ücretlere enflasyon kadar zam yapılınca ekonomik büyümeden gelen kazanç tamamen sermayeye gidiyor. Bu da emek gelirinin GSYH içindeki payının düşmesine neden oluyor. Bu payın sabit kalması için bile ücretlere nominal GSYH'deki artış kadar zam yapılması gerekir. Bu enflasyon + büyüme kadar zam demektir. İşçi sendikalarının artık bundan daha düşük bir zammı kabul etmemesi gerekir” diye konuştu.
‘Emek gelirinin payı 2016’dan sonra hızla düştü’
2007'den 2016'ya kadar emek gelirinin GSYH içindeki payının 2016'da yüzde 32 ile son 40 yıldaki en yüksek seviyesine çıktığını vurgulayan Karaca, şunları söyledi:
“Bu dönemde ekonomide göreli bir istikrar vardı. Enflasyon genelde tek hanedeydi. Biraz dalgalı olmakla birlikte yıllık ortalama ekonomik büyüme ise yüzde 5 dolayındaydı. AKP'nin iktidarını sağlama alma çabasının sonucu olarak da asgari ücrete genelde enflasyonun üzerinde zamlar yapıldı. Asgari ücretin giderek ‘genel’ ücret haline dönüşmesiyle bu zamların emek gelirinin GSYH içindeki payına etkisi de zamanla arttı. Özellikle 2016 başında yapılan yüzde 33.5'lik zam bu konuda çok etkili oldu. Emek gelirinin GSYH içindeki payı 2016 yılında zirveyi gördükten sonra yeniden düşüşe geçti. Bu düşüş özellikle son 3 yılda çok hızlanmış durumda. 2021'de yüzde 26.9'a inen bu oran bu yılın ilk yarısında biraz daha düşüp yüzde 24.8'e kadar geriledi. Bu dönemin temel niteliği 2017'deki referandumla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ve böylece iktidarın aşırı güçlenmesi oldu. Bu güç iktidara ekonomiyi istediği gibi yönetme imkanını verdi. Bu uğurda Merkez Bankası Başkanı’nı üç kez değiştirmekten bile çekinilmedi. Ancak bu dönemde uygulanan politikaların sonuçları pek de hayırlı olmadı. 2018'de daha cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilir geçilmez ekonomide bir kriz yaşandı. Üstelik bu dönemde iktidarın şansı da pek yaver gitmedi. Tam ev yapımı krizin üstesinden gelinirmiş gibi görünürken dünyada koronavirüs krizi patladı. Bu kriz de atlatılmış gibi görünürken ve ekonomide yeni bir model denemesine girişilmişken Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle dünyada işler bir kez daha karıştı. Bütün bunların sonucu enflasyonun patlaması oldu. 2016'da yüzde 7.8 olan yıllık ortalama enflasyon 2021'de yüzde 19.6'ya ulaştı, bu yıl ise yüzde 70'i aşacak gibi görünüyor. Enflasyondaki bu patlamaya net asgari ücrete ocak ayında yapılan yüzde 50.5'lik zam bile dayanamadı. Muhtemelen temmuz ayında yapılan yüzde 29.3'lük ek zam da dayanamayacak. Bu dönemde zaman zaman gerçekleşen ucuz krediye dayalı büyüme de emekçi kesime değil sermayeye yaradı. İşte son dönemde gelir dağılımının emek aleyhine bozulmasının temel nedenleri bunlar gibi görünüyor.”
‘Artık emekten yana politikalara ihtiyaç var’
Türkiye'de güçlü iktidarların bilerek veya bilmeyerek, gelir dağılımının emekçiler aleyhine bozulmasına neden olan politikalar izlediklerine dikkat çeken Karaca, “Gelir dağılımında kalıcı bir iyileşme yaşanması için hem siyasi istikrarın sağlandığı hem de emek lehine politikaların izleneceği bir döneme ihtiyaç var. Bu dönemin kendiliğinden çıkıp geleceği ise yok. Bunun için toplumun çoğunluğunun nihayetinde emekçi olduğunun farkına varması ve başka tür bölünmüşlükleri bir tarafa bırakıp güçlerini birleştirerek güçlü iktidarlara da emekten yana politikalar izlemeleri için bastırması gerekiyor” dedi.
Analizin tamamını okumak için:
http://https://drorhankaraca.blogspot.com/2022/09/turkiyede-gelir-daglmnn-40-yl.html?spref=tw