Fransa’da genel grev: 2 milyon kişi sokaklarda

Fransa’da genel grev: 2 milyon kişi sokaklarda
Fransa'da işçi sendikası CGT'ye göre 2 milyondan fazla, İçişleri Bakanlığı'na göreyse 1.12 milyon kişi emeklilik yaşını 64'e çıkartacak reforma karşı sokaklara döküldü. Tüm dünyanın gözünü Fransa sokaklarına çevirmesi ardından grevin atmosferini Sosyolog, Sorbonne Üniversitesi Öğretim Üyesi ve gazeteci Pınar Kılavuz ile konuştuk.

Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, 10 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un seçim vaatleri arasında yer alan emeklilik reformunun içeriğini açıklamıştı. Emeklilik yaşının 62 olduğu ülkede 1 Eylül'den itibaren yasal emeklilik yaşının kademeli olarak her yıl 3 ay yükseltilerek 2030'da 64'e çıkarılacağını bildiren Borne, 2027'de emeklilik maaşının tamamını alabilmek için 43 yıl boyunca prim ödeme şartı olacağını kaydetmişti.

Bu gelişmelerin ardından sendikaların verilerine göre Fransa’da 2 milyondan fazla kişi, "60 yaşında emeklilik”, "Hayatını kazanmak için hayatını kaybetmek" yazılı pankartlarla sokaklara döküldü.

Frasan’da genel grevin atmosferini Sosyolog, Sorbonne Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Gazeteci Pınar Kılavuz ile konuştuk. IPSOS’un yaptığı araştırmaya göre halkın yüzde 69’unun sözkonusu reforma karşı olduğunu söyleyen Kılavuz, Fransa’da halkın öfkesini ve isyanını ateşleyen nedenlerin başında enflasyonun artması ve alım gücünün düşmesi olduğunu ifade etti.

‘Emeklilik yaşı, bardağı taşıran son damla oldu’

“Enflasyon gün itibari ile yüzde 6,2 ve önümüzdeki aylarda yüzde 7 olması bekleniyor” diyen Kılavuz şöyle devam etti: “Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden sonra başlayan enerji krizi ile Fransa’da da enerji fiyatlarına zam geldi. Elektrik faturalarındaki yükselme, işletmeleri de etkiliyor. Bu koşullarda bir de emeklilik yaşının kademeli olarak 65’e çıkartılacak olması bardağı taşıran son damla oldu.”

‘Reformdan etkilenmeyen emekliler Fransızların daha çok çalışmasını istiyor’

IPSOS’un yaptığı son araştırmaya göre halkın yüzde 69’unun bu reforma karşı olduğunu ifade eden Sosyolog başka bir araştırmadan da şu ifadelerle bahsetti: “Başka ilginç bir araştırmanın sunduğu verilere göre, çalışanların yüzde 67'si hükümetin projesine karşı çıkarsa, emekliler yüzde 60 oranında destek veriyor. Bu kuşak çatışması en çok emeklilik yaşının 64'e çıkarılması konusunda ortaya çıkıyor; çalışanların dörtte üçü ( yüzde 75) bunu istemiyor, reformu ilgilendirmeyen emekliler ise yüzde 54 oranında onaylıyor. Ayrıca, ankete katılanların yüzde 60'ı mevcut emeklilik sisteminin iyi çalıştığına inanıyor; bu oran Eylül ayından bu yana da artıyor. Emeklilerin ve 65 yaş üstü kişilerin çoğunluğu, bu reformdan etkilenmemelerine rağmen Fransızların daha uzun süre çalışmasını istiyor (ViaVoice anketi için yüzde 54, Odoxa Mascaret için yüzde 51). Öte yandan, çalışanlar çoğunlukla buna karşı çıkıyor (21 Aralık BVA anketine göre yüzde 65)."

Eşit ücret hayal…
Bu yasa en çok kadınları etkileyecek

2017 yılından bu yana Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’ın gündeminde olan ve sarı yeleklileri sokaklara döken emeklilik reformu, Covid-19 salgını nedeniyle sekteye uğramış ortalık biraz yatışınca hükümet yeniden bu konuda adımlar atmak üzere kolları sıvamıştı. Geçtiğimiz Nisan ayında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de emeklilik reformu konusunun Macron’un programında olduğunu hatırlatan Kılavuz, süreçten en çok etkilenecek olan kesimler için, “En çok hangi kesimler etkilenecek sorusuna gelecek olursak tabii ki emekliliği yaklaşan kişiler. Ve toplumsal cinsiyet açısından değerlendirmek gerekirse de kadınlar… Kadınların emekli maaşları erkeklerden ortalama olarak daha düşüktür. 2023'de eşit ücret Fransa'da hala geçerli değil. Ortalama olarak, kadınlar erkeklerden yüzde 22 daha az kazanıyor. Emekli maaşlarında ise fark daha da fazla” dedi.

‘Bu bir tercih değil, toplumsal dayatma’

Kadınlar ve erkekler arasındaki emek uçurumunu şöyle anlattı Kılavuz: "2020'de emeklilik açısından kadın ve erkekler arasında yüzde 40'lık bir uçurum oluştu. Kadınların kariyeri daha çok kesintiye uğrarken, yarı zamanlı işlerde çalışanların da çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Çalışan kesimin yüzde 18’i yarı zamanlı çalışıyor. Her 4 kadından 1’i yarı zamanlı çalışırken,, erkeklerde bu, her 10 erkekten 1’i. Çocuklara bakacak kurum ya da birini bulamadıkları için, ev işleri kadının ‘doğal görev’ tanımında varmış gibi davranıldığı için, erkekler daha cok kariyerlerine odaklanabilirken, kadınlar daha çok yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bu bir tercih değil, Toplumsal dayatma. Fransa'da yaşlı bir kişiye veya engelli bir akrabaya bakmak için çalışmayı bırakanların üçte ikisi kadın. Bundan sonra ‘bakıcı’ olarak geçirilen bu süre, ücretsiz çeyrek katkı payı hakkını da verecektir. Bu şekilde yaklaşık 40 bin kişi etkilendi.”

'Türkiye muhalefeti iyi analiz etmeli'

"Türkiye ve Fransa'nın emeklilik şartlarını karşılaştırırsanız, iki toplumun arasındaki ses yükseltme refleksini sosyolojik olarak nasıl yorumlarsınız?" diye sorduğumuz Kılavuz Türkiye'deki muhalefet liderlerinin başka ülkelerdeki durumları iyi gözlemlenmesinin kritik bir önem teşkil ettiğini vurgulayarak, "Fransızların yönetime karşı ses çıkartması çok eskiye dayanıyor. Kıyaslamaya muhalefetin ve sendikaların tutumu ile başlamak isterim. Fransa’da muhalefet liderleri (hem sağ hem sol partiler) ilk günden bu reforma karşı seslerini çıkarttılar, sokağa çıktılar ve en önemlisi halkın yanında yürüdüler. Halka 'sokağa çıkmayın' çağrısında bulunmadılar. Hükümeti demokratik yollarla eleştirmenin yollarını uyguladılar, grev anayasal bir hak ve eylem yapmak da temel haklardan biri. Fransa’da 19 Ocak'ta bir tarih daha yazıldı. İçişleri Bakanlığı'na göre 1,2 milyon, sendikalara göre 2 milyon kişi sokaklardaydı.
Bunun başka bir nedeni ise halkın iktidardan korkmuyor olması (bu sadece Macron hükümeti için değil hepsi için geçerli)."

'Muhalefet halktan güç alıyor'

Kılavuz sözlerini şöyle tamamladı: "Muhalefet de halktan gücünü alıyor, halkı dinlemeyi biliyor. Hak aramak Türkiye’de de solcu kesimin en önemli kozu. Fakat solculuk, sosyalizm gibi kavramlar 'şeytanlaştırıldığı' için, hakkını arayanlar da 'hain' ilan edilirken insanların sokağa çıkma, baş kaldırma konusundaki endişelerini anlamaya çalışmak gerekiyor. Bu noktada da halk, muhalefetten bir güç alabilir. Türkiye’de de yapılan haksızlıklara karşı duran, demokratik yollardan hakkini arayan bir kesim var, sayılarının artmasını temenni ediyorum. ve özellikle seçim yaklaşırken muhalefet liderlerinin, danışmanlarının başka ülkelerdeki durumları iyi gözlemlemesi kritik bir önem teşkil ediyor."

Etiketler :