Mustafa K. Erdemol
Bir “Başarı” Öyküsü
Dilan Hollanda’yı Yönetecek
Henüz kesin değil ama olursa ilk olacak tabii. O yüzden merakla izliyoruz haliyle. Dilan Yeşilgöz-Zegerius’ün Hollanda Başbakanı olacağını duyup da sevinenlerimiz de var tabii. Anlaşılabilir bir durum. Bunca yıl Avrupa’da ezilmiş göçmen emekçilerin yerel yönetimlerde uzun mücadeleler sonucu yer almayı başarmalarından sonra sığındıkları ülkelerin Başbakanı olabilecek aşamaya gelmeleri sevindirir tabii ki. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın Hinduları, İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf’un da Pakistanlıları sevindirdikleri ortada. Sunak Başbakan olduğunda Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin “iki yüz yıl boyunca onlar bizi yönetti, şimdi biz onları yöneteceğiz” dediğini söylerler.
Memnunum ama…
Kendi adıma Yeşilgöz’ün Başbakanlığından, bir göçmen olduğu içi mutluluk duyarım ancak. Çünkü Hollanda’daki “kan-toprak” temelli milliyetçiliği aşarak gelmiş olacak o makama. Kürt/Türk oluşuna sevinmekten daha önemlidir bu. Kürt/Türk olması ait olduğu topluma ayrıcalık tanıyacağı, Türkiye’nin de Hollanda’yı yöneticiği anlamına gelmez. Modi’nin yaptığı gibi bir “sahiplenme” gülünçtür elbette.
Yeşilgöz’ün Türk/Kürt kimliği etnik/kültürel çeşitlilik açısından önemli. Ancak bu kimlik çok sık çıkarılacak karşısına. Kimilerince Hollandalılığı sorgulanacak. Hollandalı aşırı sağcı Geert Wilders, daha Yeşilgöz Adalet Bakanı’yken göçmenliğini anımsatarak hayli saldırmıştı ona. Yani entegreden çok asimile olmuş bir göçmen olması da benimseneceği anlamına gelmiyor. Yeşilgöz’ün, partisine şimdiden oy kaybettirdiğini söyleyenler de var.
Sadece ait olduğu etnik topluluğa değil herhangi bir göçmene yararı olacağını sanmam Yeşilgöz’ün. Çünkü göçmen karşıtı, sağcı bir partide politika yapıyor. Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) gibi göçmen karşıtı bir partinin bir göçmeni Başbakan yapması, benim de bir göçmen Başbakan oldu diye memnuniyet duymam çelişik görünebilir. Bir çelişki yok tabii, Avrupa sağ partileri göçmen karşıtı olsa da emek-üretim sürecinde yer alan yüz binlerce göçmenin temsiliyetini sola bırakmamak için göçmenleri de alırlar bünyelerine. Bu göçmen karşıtlıklarını örten de bir strateji. Bunun en aşırı örneğine İngiltere’de rastlanmıştı. Faşist parti National Front (FT- Ulusal Cephe) Rüstem adlı Kıbrıslı Türkü bir bölgeden belediye meclisi için adayı göstermişti, kapatılmaktan kurtulmak için.
Kimliklerinden kurtulmak
Göçmenler adına sevindim desem de nihayetinde Hollanda ana akım siyasetinin hoşlanmadığı tüm “kimliklerinden” soyunarak kabul görmüş bir göçmendir Yeşilgöz. Bu tür “uyumlu” bir göçmen ancak Wilders’in tepkisini çeker. Tepkiyi Wilders gösterdiği için de, tabanında hoşnutsuzlar olsa da - VVD’nin göçmen karşıtlığı görülmemiş olur. Barack Obama ne kadar siyah, Sunak ne kadar Hindu, Yusuf ne kadar Pakistanlıysa, Dilan Yeşilgöz de o kadar Kürt/Türk’tür. Kendisini sağlama almış bir ekonomik/siyasal sitem bir göçmeni Başbakan yapmaktan çekinmez.
Yine de iyidir tabii. Ayrıca Yeşilgöz, yerleştiği vatandaşı olduğu ülkenin tüm vatandaşları gibi politika yapma hakkına sahiptir. Ancak VVD gibi göçmen karşıtı bir partide politika yapması benim açımdan tabii ki desteklenecek bir tutum değildir. Mensubu olduğu VVD, göçmen gelişlerine sınırlama getirmek istemiş ancak koalisyonun diğer iki ortağı öneriyi reddedince VVD liderliğindeki hükümet çökmüştü. VVD hükümetinin yaşanan göçmen krizindeki büyük rolünü unutmayalım.
Rutte: Hollandalı Trump
İstifa eden VVD lideri Mark Rutte bir kaç yıl önce aynı eski ABD Başkanı Donald Trump gibi konuşuyordu. Internette, tam sayfa gazete ilanlarında yayınladığı bir açık mektupta “ülkemizde bir şeyler yanlış gidiyor. Sessiz çoğunluk gelip özgürlüğümüzü kötüye kullanan göçmenlere daha fazla müsamaha göstermeyecek” dediğini okudu tüm dünya.
Ülkemizdeki Suriyeli göçüyle karşıaştırıp Rutte’ye hak verenler, durumun aynı olmadığını bilmeliler. Rutte sadece geleceğinden korktuğu göçmenlere karşı değil, ülkesindeki göçmenlerin de haklarını kısıtlayan uygulamalar gerçekleştirdi. Yeşilgöz’ün partide önünü açması fazla anlam ifade etmez.
Politikaya sol partilerde atılan, o partilerde deneyim kazanan, göçmen topluluklarının teveccühünü toplayan Dilan Yeşilgöz göçmenlerin mutlaka solda kalmasına gerek olmadığını düşünerek kulvar değiştirdi. Adalet Bakanı olduğu Rutte hükümetlerinin göçmen karşıtı politikalarını uyguladı haliyle.
Yine de “Kürt/Türk kökenli Hollanda Başbakanı” ifadesi, hoş geliyor kulağa. Bundan gurur duyacaklar vardır herhalde. Son derece anlaşılır bir durum bu. Ama yurdunda barınamayıp, küçük bir tekneyle önce İstanköy’e sonra Hollanda’ya kaçmasına yol açan sistemin destekçileri gurur duyarlarsa eğer, ağır konuşurum.
“Bizden“ görülmediği için çocuk yaşta ülkesinden kovulan birine şimdi “bizden“ demek büyük iki yüzlülük çünkü.