ABD Yüksek Mahkemesi, doğum yoluyla vatandaşlığı tartıştı: Alt mahkeme başkanı durdurabilir mi?

ABD Yüksek Mahkemesi, doğum yoluyla vatandaşlıkla ilgili olarak ülke çapında verilen ihtiyati tedbirlerin (nationwide injunctions) geçerliliğini doğrudan değerlendiren bir karar açıklamadı. Mahkeme, bu konuda sadece sözlü duruşmalar yaptı ve nihai bir kararın Temmuz 2025'te verilmesi beklenmekte.
Doğum yoluyla vatandaşlıkla ilgili hukuki tartışmanın ana konusu, Başkan'ın ABD Anayasası'nın 14. Maddesi'nde yer alan, ABD'de doğan herkese vatandaşlık hakkı tanıyan düzenlemeyi değiştirme veya kısıtlama yetkisine sahip olup olmadığı.
Birçok liberal yargıç, Trump'ın ABD'de doğan bebekler için otomatik vatandaşlık sağlamayı reddeden emrinin, Yüksek Mahkeme’nin yüzyıldan fazla süredir süregelen içtihatlarıyla açıkça çeliştiğini savundu.
Yüksek Mahkeme'nin konuya dair bölünmüş olduğu görüldü.
Başkan Donald Trump’ın doğum yoluyla vatandaşlık kararnamesine karşı dört Demokrat eyalet başsavcısı dava açmıştı.
Onları arasında bulunan New Jersey Başsavcısı Matthew J. Platkin, "Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, Yüksek Mahkeme’nin dokuz yargıcına, bağlayıcı mahkeme içtihatlarına uyup uymayacaklarından emin olmadıklarını söylemesi şaşırtıcıydı" ifadelerini kullandı.
Trump yönetimi, yargıçlardan doğum yoluyla vatandaşlık hakkına dair ülke çapındaki ihtiyati tedbirleri yalnızca hamile, göçmen hakları savunucuları olup itiraz eden gruplar veya yasağı tartışan eyaletlere uygulamalarını istemişti.
Yani yargıçlara karşı yönetim, alt mahkemelerde alınan kararların sadece davayı açan kişilere yardım etmesi gerektiği, diğer kişiler için otomatik geçerli bir itiraz sayılmaması gerektiğini savundu. Bu durumda, Amerika'da çocuk sahibi olan herkesin avukat tutup mahkemeye gitmesi gerekebilir.
Ancak vatandaşlık genel bir konu olduğu için eyaletten eyalete farklılık göstermesinin kabul edilmesi, hukuki ilkelerle çelişebilir.
Trump’ın eylemlerine karşı 300'ün üzerinde dava açılmış olup, mahkemeler çoğu bu girişimi en azından geçici olarak engelledi.
Yönetim, herkesin tek tek dava açmasının mümkün olacağını, toptan bir hükümle yönetimin politika kararlarının ve kararnamelerinin uygulamaya geçmesinin engellenmesinin doğru olmadığını savunuyor.
Mahkeme, doğrudan vatandaşlık konusunu değerlendirmedi; bunun yerine daha çok, ülke çapında verilecek ihtiyati tedbirlerin kapsamını tartışması istenmişti.
Bugünkü tartışmaların bir kısmı, başkanı seven bir eyalette alınacak karar ile politikalara karşı bir eyalette alınacak kararın ülkenin geri kalanını bağlaması üzerindeydi.
Yargıçların ülke çapında karar alma yetkisi olup olmadığı argümanı, alt derece mahkemelerin başkanın kararnamesine karşı bu gücünün olup olmadığı, asimetrik bir güç anlamına gelip gelmediği ele alındı.
Ulusal politikalarda başkanın yasalara aykırı kararname çıkaramayacağı, Anayasayı gözetmesi gerektiği gibi, bir yargıcın da bir karala ülke çapında etki edip başkanı engelleyebilmesi tartışılıyor.
Kararnameye karşı çıkanlara göre bu dava doğum yoluyla vatandaşlıkla beraber hukukun üstünlüğü ve yürütme üzerindeki kısıtlamalarla ilgili.
ŞİMDİYE KADAR YABANCI EBEVEYNDEN DOĞAN VATANDAŞ ÇOCUKLARIN DURUMU
Başkan Trump'ın yönetimi altındaki yürütme kararnamesi, ABD'de belgesiz göçmenlere doğan çocuklar için doğum yoluyla vatandaşlığı sınırlamayı amaçlıyordu, ancak bu tür bir değişiklik yalnızca kararname imzalandıktan sonraki doğumlara uygulanabilir.
Kararnamenin etkisi, bundan sonraki doğumlarla sınırlı olacak. Kararnamenin öncesinde doğmuş çocukların vatandaşlık durumu, 1868'den beri yürürlükte olan 14. Madde ile korunmakta.