Bilim Kurulu üyesi yüz yüze eğitim için zaman verdi

Bilim Kurulu üyesi yüz yüze eğitim için zaman verdi
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, okulların açılmasına ilişkin gereken koşulları açıkladı.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kısıtlamalara ilişkin yaptığı değerlendirmede Şubat ayı ve sonrasında gevşeme olabileceğini işaret etti. Önceliğin okulların yüz yüze eğitime geçmesi olduğunu belirten Yavuz, şöyle dedi: 

“6 aydan önce bunu (toplumsal bağışıklığı) sağlamak mümkün değil. Hatta yıl sonunu bile bulabilir. Biz öncelikle okulları açmayı hedefliyoruz. Günlük vaka sayıları onbinlerden biraz düşüp de test pozitiflik oranlarımız yüzde 5’in altına indiğinde bunu düşünebileceğiz. Yani rakamların günlük binlerin altına indiğini görmemiz gerekiyor. Ancak o şekilde okul açarak serbestleşmeye gitmek gerekiyor. Şu an çocukların durumu gerçekten çok kötü. Eğitim yönünden çok eksik kaldılar. Çok sıkıntılı bir durum. Bana kalırsa önceliği okullara vermek gerekiyor. Bunun da Şubat’tan sonrası için olabileceğini düşünüyorum. Bu dönem zaten herkes için kayıp bir dönem oldu.”

Sağlık çalışanlarının aşılanmaya başlanmasının ardından halen devam eden soru işaretlerine dair konuşan Yavuz, “Öncelikle, hastalığı geçirenlerin şu ana kadar yapılmış çalışmalarda genellikle 6 aya kadar bağışıklığının kaldığı düşünülüyor. Çok nadir yeniden enfeksiyon olma oranı. O nedenle genellikle hastalığı geçirenlerin 6 aydan önce aşılanmalarına gerek yok deniyor. Biz de ilk 6 ay zaten aşılamayacağız. Vatandaşların antikor baktırmasına da gerek yok zaten herkesin antikorlarına bakılması da çok uygulanabilir bir şey değil. Ancak sağlık çalışanlarında durum farklı. Özellikle hafif geçirenlerde, antikor oluşmuyor ya da çok az oluşuyor. Ama sağlık çalışanlarının virüse maruz kalma riskleri çok yüksek. O nedenle de istemeleri halinde ön safhada çalıştıkları için, hastalığı geçirmiş olsalar da aşılanacaklar.” diye konuştu. 

İkinci doz için 14-28 gün karmaşasına ilişkin de konuşan Yavuz, şöyle konuştu: 

“Bu aşının, 0-14 yerine 28inci gündeki ikinci doz uygulamalarda antikor seviyesinin iki kat daha yüksek olduğu bilgisine sahibiz Faz 2 çalışmalarından. Öncelikli olarak yüksek risk grubu ve yaşlılara yapılacağı için de daha yüksek antikor oluşturması çok daha önemli. Bu bilgiye dayanarak aşılamanın 28 gün arayla olmasını önerdik. Normal 18-59 yaş arası grupta da antikor seviyesi 28 günde bir yapıldığında çok daha yüksek oluyor. Antikor seviyesinin yüksekliği de büyük olasılıkla daha uzun bir bağışıklık sağlayacak. Türkiye’de vaka sayıları hazır aşağı doğru inmişken ve kısıtlamalarımız da devam ederken bir yandan bunu fırsat olarak kullanalım ve insanları 28 günde (ikinci doz) aşılayarak daha iyi bir bağışıklık oluşturalım diye bu karar alındı. Herkes bundan en iyi şekilde faydalansın, diye yani. Burada bilim dışı bir yaklaşım yok kesinlikle. Tamamen klasik immünoloji bilgisiyle hareket edilerek alınmış bir karar. Zaten bütün aşıların Faz 2 çalışmalarında iki doz arasını biraz daha açtığınızda daha iyi antikor yaptığı biliniyor. Ama pandemi nedeniyle hız kazandırmak gerekiyor sürece. 14 günde bir yapılmasının nedeni de, kısa sürede daha düşük de olsa koruyucu bir antikor yanıtı elde edelim diyeydi aslında. Evet 14 günde de elde ediliyor koruyuculuk ama 28 günde sonuçlar daha iyi.”

Mutasyona uğrayan koronavirüsün tespit edilebilmesi için belli aralıklarla virüs sekanslaması adı verilen gen taramasının yapılması gerektiğini de dile getiren Yavuz, Türkiye'de bunun yapılamadığını dile getirdi. 

Yavuz, şöyle dedi: “Türkiye’de virüs sekanslamasını yapan bildiğim birkaç merkez var ama düzenli yapılmıyordu. Örneğin Cerrahpaşa’nın bu işi yapabildiğini biliyorum. Ancak rutin, düzenli olarak İngiltere’deki mutasyondan sonra birkaç laboratuvar belirlenip onların düzenli olarak yapması yönünde bir çalışma başlatıldığını biliyorum”