AKP'nin Atatürk sevgisinin nedeni sandık kaygısı!
Özellikle son yıllarda Atatürk büstlerine yapılan saldırılar, resmi bayramların kutlanmaması için gösterilen çabalar hiç yaşanmamış gibi, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda netleşen bir yaklaşım değişikliği dikkat çekiyor. Hem Erdoğan’dan hem de partinin diğer kurmaylarından Mustafa Kemal Atatürk’ü öven değerlendirmelere çok sık rastlıyoruz. Birçok yazarın gündemine aldığı ve tartıştığı bu yaklaşım değişikliği cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağlanıyor.
Birgün Gazetesi'nde Yaşar Aydın'ın haberine göre , AKP 50+1 için‘Beyaz AKP’lileri’ oyuna talip... Kamuoyu araştırmalarına dikkat çekilen haberde şöyle denildi:
"AKP’nin ve Erdoğan’ın Cumhuriyet vurgusunun ilk nedeni hiç kuşkusuz kamuoyu araştırmaları. Üstelik bu araştırmalar yeni değil. AKP içinden bize aktarılan bilgilere göre 16 Nisan Referandumu sürecinde yapılan kamuoyu araştırmalarında da toplumda öne çıkan “Cumhuriyet’e bağlılık” parti içinde bile kullandıkları propaganda diline dair tereddüttün oluşmasına neden olmuş. Buna rağmen “yarı yolda değişiklik yapamayız” diyerek yola devam etmişler. 16 Nisan’ın ardından AKP tarafından yaptırılan kamuoyu araştırmalarında da durumun farklı olmadığı parti organlarında konuşulduğu biliniyor. Yüksek sesle dillendirilmezse bile oy oranı olarak partinin bir türlü istediği noktaya gelememesinin nedenlerinden biri olarak da AKP’nin “Cumhuriyet karşıtı” olarak kodlanması görülüyor.
Araştırmalar kesişiyor
Eylül ayının ikinci yarısında SONAR’ın yaptığı araştırma, CHP’nin yaptırdığı araştırma, AKP tarafından yaptırılan üç ayrı ankette bazı farklılıklar olsa bile bir iki ortak nokta hemen göze çarpıyor. Birincisi AKP’nin karasız oyların dağıtılmasından sonra bile istenilen oya ulaşamadığı. Bu değerlendirmenin içerisinde en ilginç nokta ise referandumdan hemen sonrasından başlayarak “yeniden oy vermeye” ikna edilemeyen AKP seçmeni. Bu seçmenler ‘kararsız’ olarak kodlansa bile bir konuda kararlarını vermiş durumda. AKP’nin izlediği ve giderek Türkiye’yi bir Ortadoğu ülkesini dönüştüren politik çizgisinden uzaklaşan bu kesime şimdiden bir isim de bulunmuş: Beyaz AKP’liler. Bu kesimin genel seçmen kitlesi içerisindeki ağırlığının da yüzde 15 civarında olduğu tahmin deliyor."
AKP'nin bu tavrının seçmen nezdinde tutup tutmayacağı ise ayrı bir tartışma konusu... Zira Atatürk düşmanı Mustafa Armağan’a hapis cezası verilmesi, AKP'nin söylemindeki değişim tartışması ile eşzamanlı gündeme geldi. Ancak Mustafa Armağan'ın 29 Ekim resepsiyonuna davet edildiği ortaya çıkınca, AKP'nin samimiyetinin sorgulanacağı yorumlandı.
Mustafa Armağan resepsiyondan fotoğrafını paylaşmış ve "Dün gece 29 Ekim resepsiyonunda Muhterem Cumhurbaşkanımızla birlikteydik. Rabbim ömrünü ve emeğini bereketlendirsin" ifadesini kullanmıştı.
AKP'nin samimiyeti, Atatürk'e hakaret edenlerle arasına mesafe koyup koyamayacağı tartışılırken, Hürriyet yazarı Gülse Birsel AKP'nin işinin kolay olmayacağını ima eden bir yazı kaleme aldı. "Yeni başlayanlar için Atatürkçülük" rehberi ile dikkat çeken Birsel, şu ifadeleri kullandı:
"Siyaset de son günlerde daha sık Atatürk demeye başladı, Allah’ım bu bir rüya mı? Fevkalade, bravo, işte böyle.
Ama tabii sadece Atatürk demekle de olmaz. Ne demişti ülkenin kurucu lideri? “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir...”
Bazıları geç anlar. Onun için vatana, millete bir hizmet olarak, yeni başlayanlar için bir Atatürk’ü anlama, daha yakından tanıma rehberi yaptım. Kendisinin meşhur bazı sözleri ve altlarında bu sözlerin acizane şahsıma ait açıklamaları var. Zira Atatürkçülük sadece lafla olmaz, aramıza yeni katılanların fikirleri de anlayıp, ona göre hareket etmesi lazım, değil mi efendim?"
Birgün yazarı Fatih Yaşlı ise farklı bir analiz yaparak, AKP'nin niyetini şöyle yorumladı:
"...Buradaki esas mesele, Atatürkçü, cumhuriyetçi kitlelerin sandığa gidip kendilerine oy vermesini sağlamak değil, bunun olmayacağını zaten biliyorlar. Mesele dışarıdan gelecek basınç arttıkça, örneğin Sarraf davası üzerinden hükümet daha çok sıkıştırıldıkça, ekonomik kriz derinleştikçe, Kürt sorununda güvenlikçi politikalar devam ettikçe ve birtakım askeri maceralara girişildikçe, Atatürkçü ve cumhuriyetçi kitlelerin tüm bunlar üzerinden yükselecek bir hoşnutsuzluk dalgasının merkezine yerleşmesini engellemeye çalışmak..."