"Açık ve üstü kapalı tehditler aldım" dedi, Kanal İstanbul'un bilirkişi heyetinden çekildi

"Açık ve üstü kapalı tehditler aldım" dedi, Kanal İstanbul'un bilirkişi heyetinden çekildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘çılgın projesi’ Kanal İstanbul için oluşturulan bilirkişi heyetinden Yıldız Teknik Üniversitesi’nde akademisyen olan H.A. "Açık ve üstü kapalı tehditler aldım" diyerek çekildi.

İktidarın 'felakete neden olur' denilen 'çılgın proje'si Kanal İstanbul'da ısrarını sürdürüyor. Proje için oluşturulan bilirkişi heyetine 16 Aralık 2020'de atanan Yıldız Teknik Üniversitesi'nde (YTÜ) akademisyen H.A. 22 Ocak tarihinde davaya bakan İstanbul 10. İdare Mahkemesi'ne dilekçe göndererek görevlendirmesinin iptal edilmesini talep etti. H.A. tehdit aldığını belirtti. 

Projenin kamuoyuyla paylaşılmayacağı söylenmiş

H.A. söz konusu dilekçesinde, 2013 yılında özel bir firma ile İstanbul Karayolları Bölge Müdürlüğü’nden bir kişinin kendisiyle irtibata geçtiğini ve Kanal İstanbul için rapor hazırlatmak istediklerini belirtti. H.A., dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: "Kanal İstanbul projesi ile ilgili ilk ilişkin Nisan-Mayıs 2013 tarihinde olmuştur. Bu tarihlerde YTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı olduğum dönemde Karayolları İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden bir kişiyle birlikte özel bir firma yetkilisi benimle irtibata geçerek Kanal İstanbul projesini anlattılar ve İTÜ ile birlikte iki tane de ‘vakıf üniversitesi olmak üzere dört üniversiteden teknik rapor almak istediklerini’ belirttiler. Projenin gizli olduğu ve güzergâh belirlenmeden kamuoyu ile paylaşılmayacağı bilgisi de verildi. Ben de Döner Sermaye İşletmesi kapsamında bu işin yapılabileceğini belirttim ve gizliliğe binaen özel firma üzerinden fakülteye müracaat edildi. Bizden talep edilen, Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün topoğrafyaya göre kabaca ve yaklaşık olarak belirlediği dört güzergâhtan hangi güzergâhın hidrolojik ve çevresel etkilerinin en az olacağı güzergâhın tespit edilmesiydi. Ben de Çevre Mühendisliği Bölümü’nden olan Dekan Yardımcım ile birlikte raporu hazırladım ve talep sahiplerine ilettim."

"Açık ve üstü kapalı tehditler aldım"

H.A. hazırladıkları raporun beğenilmediğini, kendilerinden yeniden rapor istendiğini aktardı. Bu süre içinde de tehdit edildiğini ifade eden H.A.'nın dilekçesinde şu ifadeler yer aldı: "Bizim rapor ve İTÜ’den alınan raporların Kanal İstanbul’un seçilecek güzergâhı ile ilgili değerlendirmeleri kendilerince uygun bulunmadığından, bizden raporun yeniden düzenlenmesi talebinde bulunuldu. Biz de bunun bizim bilimsel değerlendirmemiz olduğunu, isterlerse başkasından rapor alabileceklerini söyleyerek kabul etmedik. Bu arada İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü ve Hidrolik Anabilim Dalı’ndaki arkadaşlarımdan benim raporun İTÜ’de herkesin malumu olduğunu ve hukuksuz bir şekilde deşifre edildiğini haber aldım. Bu süreçte açık ve üstü kapalı tehditler aldım. Ancak raporun bilimsel olduğu konusunda ısrar ettim."

Beşiktaş’taki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden bakanlıktan yetkilileriyle ‘gayri resmi’ bir toplantıya katıldığını dile getiren H.A., dilekçesinde şöyle dedi: "Bundan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nün Barbaros Bulvarı’ndaki binasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yetkililerin katılımıyla İTÜ’deki diğer hocalarımızla birlikte gayri resmi bir toplantıya çağırıldım. Bu toplantıda bizden güzergâhla ilgili çekincelerimizi detaylıca incelememizi ve tekrar değerlendirmemizi talep ettiler. Ben de yaşadığım yıpratıcı süreci göz önüne alarak, çalışmaya katılamayacağımı kendilerine ilettim. İTÜ’deki akademik grup çalışmaya devam etti. Ben de bu tarihten sonra hiçbir şekilde sürece katılmadım. Daha önce bir şekilde sürece dahil olmam ve bunun İTÜ’deki tüm akademik camia tarafından da açık bir şekilde bilinmesinin gerek davalı ve gerekse de davacılar tarafından gündeme getirilebileceği aşikârdır. Bu sebeplerle, dava sürecinin etkilenmemesi bakımından resen atandığım bilirkişilik görevinden affımı talep ediyorum."

Ne olmuştu?

75 milyar liraya mal olacak Kanal İstanbul projesi için hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu 24 Aralık 2019'da açıklanmıştı. Askıya çıkarılan rapor, kamuoyunun görüşüne açıldıktan sonra 10 gün boyunca askıda kalmıştı. Bu süre içinde projenin iptal edilmesini isteyen yurttaşlar Türkiye’nin dört bir yanında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı il müdürlükleri önünde uzun kuyruklar oluşturmuştu. 

Ancak, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, ÇED Raporunu 17 Ocak 2020’de onayladı. Bunun üzerine İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ile Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin ÇED olumlu kararının iptali istemiyle dava açtı. İstanbul 10’uncu İdare Mahkemesi’nde açılan davada bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verildi. Bilirkişi heyetini oluşturması için Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi yetkilendirildi ama bu üniversitede mahkemenin heyette yer almasını istediği bölümler yoktu. Mahkeme daha sonra bilirkişileri re’sen belirledi. H.A. mahkemenin oluşturduğu 15 kişilik heyette yer alıyordu. 

Etiketler :