Hükümete yakın yazar Abdülkadir Selvi açıkladı! İmamoğlu'nun seçim zaferi sonrası AKP'de değişim olacak mı?

Hükümete yakın yazar Abdülkadir Selvi açıkladı! İmamoğlu'nun seçim zaferi sonrası AKP'de değişim olacak mı?
Hükümete yakınlığıyla bilinen yazar Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında herkesin merakla beklediği o sorunun yanıtı verdi. Selvi, seçim sonrası AKP'de değişim olup olmayacağı konusunda "güçlü bir değişim iradesini gördüğümü söyleyemem" dedi.

Hükümete yakınlığıyla bilinen yazar Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında herkesin merakla beklediği o sorunun yanıtı verdi. Selvi, seçim sonrası AKP'de değişim olup olmayacağı konusunda "güçlü bir değişim iradesini gördüğümü söyleyemem" dedi.

İşte o yazı; 

YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal etmesi üzerine toplanan kalabalığa Ekrem İmamoğlu, ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını katlayıp “Her şey çok güzel olacak” diye seslenmişti. Kitlelere umutsuzluk vermemiş, tam aksine yeni bir umudun fitilini ateşlemişti. O yüzden 31 Mart’ta 13 bin 729 farkla aldığı İstanbul’u 23 Haziran’da 800 bin oy farkıyla kazandı.

Ekrem İmamoğlu, bugün mazbatasını ikinci kez alıp ikinci kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturacak. Belli ki YSK kararıyla belediye başkanlığının elinden alınması milletin içine sinmemiş.

Tarihi kırılma anları vardır.

Refah Partisi kapatıldığında Erbakan, “Bu alınmış olan karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Bu kabil kararlardan tek bir inanç çıkar, o da Refah inancının tek başına iktidarı” demişti. Refah Partisi tek başına iktidar olamadı ama 3 Kasım 2002 tarihinde millet, AK Parti’yi iktidara getirdi.

Erdoğan, Pınarhisar cezaevinin kapısında yaptığı konuşmada “Halkımıza ayrıca bir mesaj vermeyi doğrusu gereksiz buluyorum. Zira son 1 aydır Anadolu’yu dolaşıyorum. Halkımız engin tarihi tecrübesiyle, basiret ve ferasetiyle her şeyi ama her şeyi iyi görüyor. Hepimizden doğru değerlendiriyor. Şimdi yapmamız gereken şey, halkımıza mesaj vermek değil, halkımızın verdiği mesajı almaktır” demişti.

İstanbul seçimlerinin ardından Erdoğan, AK Parti grubunda “İstanbul halkının kararının başımız üstünde yeri vardır. Bizim siyaset anlayışımızda millete küsmek, millete darılmak, hele hele milleti suçlamak asla ve asla yoktur” deyince yukarıdaki konuşmayı hatırladım.


AK Parti zaferle çıktığı seçimlerin ardından dahi eksikliklerine ışık tutan raporların ışığında seçim sonuçlarını değerlendirirdi. 7 Haziran seçimlerindeki başarısızlığın ardından strateji heyetinin yaptığı tartışmalar, FETÖ’cüler tarafından medyaya servis edilmişti. Güya AK Parti’yi vurmak için. Oysa tam aksi oldu. Millet sandıkta verdiği mesajın doğru anlaşıldığını görerek, 1 Kasım’da AK Parti’ye teveccüh etti.

2011 seçimlerine gidiliyordu. Kılıçdaroğlu yeni genel başkan seçilmişti. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu eleştirirken “soy sop” işine girmişti. Sahada gelen veriler, AK Parti’nin oylarının gerilediğini gösteriyordu. Bunun üzerine Erdoğan’ın Çorum mitingi iptal edildi, kapsamlı bir sunum yapıldı. O andan itibaren kampanyanın dili değişti. Soy sop işine girilmedi kucaklayıcı bir dil hâkim oldu. AK Parti seçimleri büyük bir farkla kazandı.

DEĞİŞİM SİNYALİ VAR MI?

AK Parti siyasi hayatının en kritik dönemeçlerinden birinde. İstanbul seçimlerine yönelik yapılacak tespitler ve bundan sonra izlenecek yol, AK Parti’nin kaderini belirleyecek. AK Parti’nin en büyük şansı, çok güçlü bir liderinin olması. Erdoğan, süreci tersine çevirebilecek bir etkiye sahip. Bu yüzden Erdoğan’ın yapacağı hamleyi tespit etmeye çalışıyorum. Henüz sürecin başındayız ama şu ana kadar güçlü bir değişim iradesini gördüğümü söyleyemem. Durmak yok, yola devam durumu...

AK Parti MYK’da ve ondan bir gün önce İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seçim sonuçlarına ilişkin iki ayrı sunum yapılmış. Oy hareketleri üzerinden bir tablo çıkarılmış. Ekonomi, işsizlik, Suriyeliler, YSK’nın iptal kararı, Öcalan’ın mektubu gibi nedenlere pek girilmemiş. Kampanyanın dili üzerinde durulmamış.

HAYATİ YAZICI’NIN İTİRAZI

Cumhurbaşkanı Erdoğan önemli değerlendirmeler yapmış. Erdoğan’ın değerlendirmesinde “Eski arkadaşlarımızın ihanetine uğradık. Sırtımızdan hançerlendik” şeklinde bir bakış açısı hâkimmiş. Cumhurbaşkanı bir ara Ordu Havalimanı’nda yaşanan VİP olayına değinmiş. Seçim kampanyası sırasında da bu konu üzerinde durmuş “Yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte (İmamoğlu’nun) önünü kesebilir” demişti.

Erdoğan benzer değerlendirmeyi MYK’da yapıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ise “Bu söylediğiniz hukuken doğru değil. Suçlu bulunsa dahi belediye başkanı görevden alınamaz, en fazla kınama cezası verilir” diye itiraz ediyor. Bunun üzerine Erdoğan ile Yazıcı arasında bir gerginlik yaşanıyor.

Ordu Valisi Seddar Yavuz’u tenzih ederim. Geçmişte Tansu Çiller, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir yüzünden CHP ile koalisyonu bozdu. 28 Şubat sürecinde Menzir, DYP’yi parçalayıp DTP’yi kuran ekip arasında yer aldı. Yasaklar referandumunda Antalya Valisi Bahattin Güney, Özal’ın gözüne girmek için Demirel’i miting meydanına sokmadı. Ama Antalya’da Demirel’i “Kurtar bizi baba” diyen on binler karşıladı.

AK Parti’nin devletin sesine değil, milletin mesajına odaklanmasında yarar var.