Yandaşa bir dokun, bin ah işit: Kendimi çok yaralanmış hissediyorum

Yandaşa bir dokun, bin ah işit: Kendimi çok yaralanmış hissediyorum
Erdoğan'ın Sisi ile tokalaşması tepkilere neden olurken yandaş Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan bugünkü yazısında görüşmenin içine sinmediğini belirterek, "Kendimi çok üzgün, çok yaralanmış hissediyorum o görüntü karşısında" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Katar'da Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi'nin elini sıkması tartışmalara ve tepkilere neden oldu. Yıllar sonra yapılan ilk görüşmenin ardından, Erdoğan'ın geçmişte Sisi hakkında söylediği sözler tekrar gündeme geldi. Erdoğan-Sisi görüşmesini yandaşlardan bazıları görmezken bazıları ise tepkilere kulaklarını kapadı. Fakat yandaş yazarlar köşelerinde tepkilerini dile getirdi. Dün Yeni Akit gazetesinin Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, "Ben o fotoğrafı görünce yıkıldım" diye yazdı. Yandaş Sabah yazarı ve SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ise Türkiye'nin Mısır ile normalleşme politikasını 3 nedene bağlayarak, Erdoğan'ın verdiği fotoğrafı 'Yunanistan'ın hamlelerini boşa çıkarmak' olarak yorumladı.

'Sisi'den nefret ediyorum'

Erdoğan'a bir tepki de Yeni Şafak'tan geldi. Yandaş Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, bugünkü "İki meselenin peşinde" başlıklı yazısında Erdoğan'ın Sisi ile el sıkışmasının içine sinmediğini belirterek, "Sisi’den ve onun temsil ettiği değerlerin tümünden nefret ediyorum. Mursi’ye ve onun temsil ettiği değerlere ise en derinden bağlıyım" diye yazdı.

'Kendimi çok yaralanmış hissediyorum'

"Burada ne 'ama', ne 'fakat', ne de 'lakin' diyeceğim" diyen Kılıçarslan, kendisini çok üzgün ve yaralanmış hissettiğini belirtti ve "Sadece 'ancak' diyeceğim o yüzden" diye kaydetti. Kılıçarslan, Erdoğan-Sisi görüşmesine ilişkin olarak 4 madde sıralayarak şunları ifade etti:

"O görüntünün nasıl ve hangi şartlarda oluştuğuna dair bir bilgimiz yok. Elde var bir. Devletlerin menfaatleri icabı aks değiştirebildiklerini defalarca görecek kadar uzun yaşadım. Bu iki. Reel politikten, hele uluslararası arenada neredeyse nefret eden biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki onlar emperyalist emellerinden vazgeçmeden benim bir birey olarak Sisi’ye, İsrail’e, Amerika’ya, İran’a, Rusya’ya karşı tavrım değişmeyecek. Ancak “devlet aklı” dediğimiz şey zaman zaman “kan kusup kızılcık şerbeti içmeyi” gerektirir. Bu üç. Recep Tayyip Erdoğan’ın Sisi’den benim Sisi’den nefret ettiğimden daha çok nefret ettiğine adım gibi eminim. Bu da dört…"

'Edebiyle susmayı bilmesi gerekir'

Kılıçarslan yazısını şöyle sonlandırdı:

"Yeri gelmişken şunu da tarihe not olarak düşeyim. 'Biz Kahire’nin ara sokaklarında ne olduğunu adımız gibi biliyoruz' diyen küçük enişte vaktiyle kendisine yapılan bütün uyarılara kulak tıkayıp İhvan’ı bu denli gaza getirmeseydi, İhvan Mısır’da 'bir geçiş hükümetinin' tarafı olarak kalabilseydi ne Tayyip Erdoğan sonradan Mısır’a 'laiklik iyidir' önerisi yapmak zorunda kalacaktı ne de şimdi Sisi’nin elini sıkmak durumunda. Kendi bencil hırsları ve devasa kibriyle sadece Türkiye’deki İslamcıların değil, Mısır’daki İslamcıların da kolunu kanadını kırmakta “başat aktör”lük yapan küçük enişte şimdi haftalarca Mursi için ağıt yakacak da o bakımdan diyorum. Türkiye’nin Mısır’da ele geçirdiği imkânı hovardaca harcayan adamın hiç olmazsa edebiyle susmayı bilmesi gerekir.

Edebimizle susmak, evet! Söz konusu Mısır, İhvan ve Mursi olduğunda sadece utancımızdan yerin dibine geçebiliriz, hepsi budur."

Kaynak:halktv.com.tr

Etiketler :