Meral Akşener'den Kılıçdaroğlu'nun Adaylığına Ağır Eleştiri!

İYİ Parti'nin günler öncesinden 'Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacağı' vurgusuyla duyurduğu programda partinin genel başkanı Meral Akşener, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na ağır eleştirilerde bulundu. Mayıs seçimlerine değinen Akşener, "İki aday açık ara öndeydi paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım" dedi. Akşener, yaklaşan yerel seçimlere de vurgu yaptı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Malazgirt Zaferi’nin 952’inci, Büyük Taarruz’un 101’inci yıldönümü çerçevesinde Afyonkarahisar’da partisince düzenlenen programda açıklamalarda bulundu.

Mayıs ayında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair başta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere 6'lı Masa'yı oluşturan diğer partilere ağır eleştirilerde bulundu.

"Ben sustum 'yüzde 60'la kazanırız' diyenler susmadı"

Akşener, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde isim vermeden Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın Erdoğan karşısında açık ara farkla önde olduğunu dile getirerek, "Seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla mücadele ettik. Ben sustum ama 'Yüzde 60'la kazanırız' diyenler susmadı. Bilimsel verileri masaya koyan ben sustum o verileri yırtıp atanlar susmadı. İki aday açık ara öndeydi paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım" dedi.

Yaklaşan yerel seçimlere değinen Akşener, "Gelin tüm siyasi partiler hep birlikte ayrı ayrı seçimlere girelim ve milletimize hizmet için yarışalım" diye konuştu.

Akşener'in açıklamaları şöyle:

"Yeni bir yola çıkmak için buradayız"

"Bugün hep birlikte buradayız, inanıyorum ki her yıl artarak burada olacağız. Yeni bir yola çıkmak için buradayız.

Seçimlerin üzerinden tam 90 gün geçti. Seçim teamüllerine göre bu 90 gün önemlidir. Bu sürede biz de muhasebemizi yaptık. Buradan çıkan sonuçları sizle paylaşacağım ama öncelikle iktidarın ilk 90 günlük performansını değerlendirmek istiyorum.

İktidarın ilk 90 günlük performansına dair bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. AK Parti, seçimlerden hemen önce milletimize birçok vaatte bulunmuştu. İlk 90 güne bakıldığında bu vaatlere bırakın yaklaşmayı, her geçen gün uzaklaştıklarını görüyoruz. Biz bu vaatleri hiçbir zaman gerçekleştirme niyetinde olmadıklarını biliyorduk ama seçim biter bitmez milletimizin elinde avucunda olanı hoyratça çekip koparmalarını da beklemiyorduk.

"Siyaset seçim kazanmaktan ibaret değil"

Yapılan son maaş zamları erimeye başladı. Asgari ücret zammı daha hesaba yatmadan açlık sınırının altında kaldı. Enflasyonla mücadele edeceğiz diye başladıkları her cümle dönüp dolaşıp 'faturayı millete keseceğiz' diye bitiyor.

Yıllarca 'faiz sebep, enflasyon sonuç' diye ekonomiyi bu hale getirdiler. Kaç bakan, başkan, bürokrat harcadılar beceremediler. Milletimizi oyalamak için bahane üretip durdular oysa siyaset sadece seçim kazanmaktan ya da kaybetmekten ibaret değildir.

Siyaset, kendi insanına faydalı iş yapabilmektir. AK Parti iktidarı, memleketi kendi soktuğu krizden çıkarmak için hala ceplerine el uzatıyor. Vergiler, kiralar, temel gıda ürünlerindeki fiyatlar her gün tırmanıyor, enflasyonun bedelini milletimize ödetiyorlar.

Yeni ekonomi yönetimine sesleniyorum; siz, Türk milletine karşı sorumlusunuz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Doğruları daha fazla vakit kaybetmeden yapın. Milletimizi mağdur etmeyin. Enflasyonu düşürme yöntemini seçmek sizin elinizde. Vergileri, AK Parti iktidarlarının bugüne kadar ayrıcalık tandığı imtiyazlı kesimler için artırmak sizin elinizde. Fakir fukaradan elinizden çekin, orta direği fakir etmekten vazgeçin. Kodamanlarınızın cebinden alın.

"Körfez ülkelerine taviz vererek varlıklarımızı satıyorlar"

AK Parti'nin ne planı ne programı var. Yeni gelenlerle zaman kazanmaya çalışıyorlar. Daha dün AK Parti yönetiminin savunduğu Kur Korumalı Mevduat'tan kurtulmanın yollarını arıyorlar. Ben de buradan sormak istiyorum. Sadece KKM sebebiyle milletimize ödetilen milyarlarca lira şimdi ne olacak? Şimşek, ''2026'da rahatlayacağız" diyor. Kendisine saygım var ama kendisi de biliyor ki bu mümkün değil. Servet transferi devam ediyor çünkü. Körfez ülkelerine taviz vererek varlıklarımızı fütursuzca satarak günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Satacak bir şey kalmayınca ne yapacaklar? Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz, ülke çıkarlarının korunduğu, ilişkiler kurulduğu müddetçe elbette dışarıdan para bulunabilir. Ancak ülkemizin ihracata yönelik sektörlerimizi daha üretken yapacak, çalışanlarımızın refahını yükseltecek yabancı yatırıma ihtiyacımız var. Böyle kaliteli yatırımı çekmek için de hukukta güven ve adalet tesis etmek şart. Krizden çıkmak için de rasyonel ve tam kapsamlı bir istikrar programına ihtiyacımız var.

"Sığınmacı sorunu milli güvenlik sorunudur"

Türkiye'nin her şehri Suriyelilerle, Afganlarla doldu. Sokaklar, parklar, sayıları bilinmeyen sığınmacılarla kaynarken bunu İslami ve insani bir görev zanneden aymazlık, ne kadar konuksever olduğumuzu izahla meşgul oldu. Sığınmacı sorunu, milli güvenlik sorunudur. Türk milletinin milli kültürünü tahrip eden, beka meselesidir. Sığınmacılar gettolar oluşturup etnik yaşam adacıkları, minyatür Suriyeler kuruyorlar. Geri kalmış ülkelerde yaygın olan çocuk işçiliği, emek sömürüsü, çok eşlilik, çocuk evliliği gibi toplumsal sorunlar yeniden ortaya çıkıyor. IŞİD ve PKK gibi terör örgütleri, tehditlerini sığınmacılar üzerinden de ülkemize yönelttiklerinden, büyük bir iç güvenlik sorununa dönüştü.

Önce hiçbir sorun yok gibi davrandılar. Baktılar ki olmuyor, şimdi de geri adım atıyormuş gibi yapıyorlar. Suriye'de kentler yaparak bir kısım sığınmacıyı gönüllü olarak ülkelerine döndürdüklerini söylüyorlar.

2010 yılında Türkiye Cumhuriyet devletinin kök hücrelerine saldırmak isteyenlerin karşısında durduk. O meşhur referandumdan bahsediyorum. Hiç kimse uyarılarımı ciddiye almadı. Bu yüzde 2016 yılında milletin canına kast edenlerin karşısında durdum. 2018 yılında milletimizi sıkılmış yumrukların arasına sıkıştırmak isteyenlerin karşısında durduk. Onun için kimseye yaranamadık. Milletimize yaranalım yeter...

"2023 seçimleri... Seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla mücadele ettik"

İYİ Parti olarak Türk milletine dayatılmak istenen kötülüklerin karşısında durduk. Geldik 2023'e...

2023'te de milletin helal oyunu babadan miras bilerek seçmen iradesine ipotek konulamayacağını anlatmak istedik. Sözde kanaat önderlerin güdümünde milletin olmadığı yerden üretilen siyasetin başarılı olamayacağını söyledik. İtiraz ettik, uyardık, milletimizin gerçeklerinden bihaberlere karşı irade koyduk. Sadece iktidar mensuplarıyla değil adeta biz bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla mücadele ettik.

Bu yolda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. Meselemiz Türkiye olduğu için nefislerimizi kör odalara hapsettik. Nefsinin esiriyle olanlarla uğraştık. Biz önce memleket dedik; önce ben, önce şahsım diyenlerle uğraştık. Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik. Ama ne yazık ki koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık. Maalesef olmadı. Tüm çabamıza rağmen 2023 seçimi yenilgisine engel olamadık.

"İhanetle, hainlikle suçlandık"

Ne söylersek söyleyelim dinletemedik. İhanetle, hainlikle suçlandık. Millet iradesini savunduğumuz için işbirlikçilikle suçlandık. Peki tüm bunların sonunda ne oldu? En küçük pazarlık yapmadan çıkan bu süreçte çıkan kim oldu? En ufak kâr sağlamayan kim oldu? Allah'ıma hamdolsun ki bizler olduk, İYİ Parti oldu. Başka türlüsü mümkün müydü?

Belli ki unutanlar var. Hatırlatayım... Eğer ki ben ve arkadaşlarım makam peşine düşecek olsaydık, bize Saray vaat edilirken 'Hayır' diye haykırmazdık.

Muhalefetten işittiğimiz hakareti, karalama kampanyalarını unutmadık. Hiç merak etmeyin ben de hiçbirini unutmadım. Her dakika hatırlayacağız ve ders çıkaracağız. Bizim için siyaset hiçbir zaman kariyer hayallerin kişisel düşlerin peşinden koşulacak parkur olmadı. Hiçbir zaman yapamayacağını söyleyen ödemeyeceği bedele kefil olan ilkesizliğin mecrası olmadı.

"Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi huyu var"

Biz siyaseti milleti için milletle beraber yapanlardanız. Sonuç alınmayacak işlerin şakşakçılığını yapmak tabiatımızda yoktur. Faydasız ilimden Hakka sığındığımız gibi faydasız siyasetten milletimizin affına sığınırız. İtirazımız ilk günden beri netti hala net...

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi güzel huyu olduğunu biliyoruz. Hele ki bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmış Meral Akşener'i PKK itirafçısıyla suçlamak.. Bizim bu netliğimiz hep sinir bozdu. Bozmaya devam edeceğiz.

Peki bizim eksikliklerimiz yok mu? Tabii ki var. Seçimlerin muhasebesi konusunda suskun kalmayı seçtim bir süre... Hakikatin ortaya çıkmasına alan açmak gerekiyordu.

Ben de hem kendimize hem de bu yenilginin paydaşlarına kendi hatalarımızla baş başa bırakacağımız zaman bırakmak istedim. Ancak iyi niyetimiz yeni suiistimal alanına dönüştürülmek isteniyor.

Tek kelime söylemediğim halde her akşam televizyonlara çıkıp Akşener bunu dedi diyerek yalan konuşanların arttığını gördük. En çok susması gerekenler ilk önce konuştu. Biz hakikate yol verdik ama onlar yeniden yalanlar üretmeye devam etti.

Ben sustum ama 'Yüzde 60'la kazanırız' diyenler susmadı. Bilimsel verileri masaya koyan ben sustum o verileri yırtıp atanlar susmadı.

"İki aday açık ara öndeydi paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım"

2023 seçimlerine girerken, Sayın Erdoğan karşısında, açık farkla seçimi kazanacak, iki aday çıkardık.
20 senede ilk kez. Evet, 20 senede ilk kez. Milletimizin sevgisini kazanıp, Sayın Erdoğan’a karşı, belirgin şekilde üstünlük kuran, iki adayımız oldu. Yaptığımız tüm kamuoyu araştırmalarında, ki buna, Türkiye’nin en köklü, en itibarlı araştırma şirketleri dahildir, bu iki arkadaşımızın, rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçileceğini gördük. İstisnasız, tüm araştırmalarda, bu sonucu gördük. Bunun da ötesinde, 3 sene boyunca, il il, ilçe ilçe yaptığımız ziyaretlerde, milletimizin bize açıkça söyledikleri de, bu sonucu doğruladı.

Ve bunun üzerine, ben de, milletimize bir söz verdim. “13’üncü Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın adayı olacak.” dedim. Hatta bunun için, samimiyetimden şüphe duyulmasın diye, kendi adaylığımdan feragat ettim. Çünkü ben seçimleri kazanmak Türkiye’yi düze çıkarmak için iktidarı sandıkta yenmenin, yeterli olacağını düşündüm. Ama asıl sorunun, kendi saflarımızda olduğunu göremedim. Bu nedenle yüce Türk Milleti’nden, özür diliyorum. Ben bu iki arkadaşımızın yolunu açmak için, elimden gelen her şeyi yaptım.
Hiçbir kişisel beklentim olmadan onları destekledim. Ama onların yolunu kapatanlara maalesef engel olamadım. Özür dilerim. Önleri kesilmek istendiğinde yardımlarına koştum, yanlarında durdum. Ama onları paçalarından tutup, aşağı çekenlere engel olamadım.

Ben, milletimizin, omuzlarında taşıdığı, umudunu bağladığı, bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına, kulak vereceklerini düşündüm. Ama maalesef yanıldım.

"Hesapçı zihniyetlere geçit vermeyeceğiz"

Biz, bundan sonra da gerektiği yerde yine ve yeniden yeter ki milletimiz kazansın diye yeter ki Türkiye kazansın diye her türlü fedakârlığı yapacağız. Fakat bundan sonra bu fedakârlıktan Yalnız ve yalnızca milletimizin faydalanacağından emin olacağız. Milletimiz için yapacağımız fedakârlıklardan,
Siyasi rant devşirmeye kalkan, hesapçı zihniyetlere geçit vermeyeceğiz. Çünkü bu saatten sonra, ne bizim ne de aziz milletimizin Heba edecek oylarımız yok.

“Nasıl ittifak yapılır?” sorusunda aranmaya başladı. Partilerin aldığı oy oranlarını, gelişigüzel alt alta toplayarak seçimin kazanılacağı düşünüldü. İşte böyle bir ortamda da bizler İYİ Parti olarak milletin sesini, taleplerini ve beklentilerini, dile getirdiğimiz için oyunbozanlıkla suçlandık. Söylediklerimiz, duyulmadı, duyulmak istenmedi. Uyarılarımız, dikkate alınmadı. İtirazlarımız, sanki kazanma çabamızdan değil de ittifaka zarar verme niyetimizdenmiş gibi görüldü.

"İlkesiz siyaseti reddediyoruz"

Kimin kiminle neden olduğu belli olmayan ve sadece sayısal çoğunluğu elde etmeye yönelen ilkesiz siyaseti reddediyoruz. İnsanımızı sadece “artı 1” sayısına indirgeyen sığ siyaseti reddediyoruz. Marjinallikten ve kutuplaşmadan beslenen faydasız siyaseti reddediyoruz. İktidarın değirmenine su taşıyan etkisiz siyaseti reddediyoruz.

İYİ Parti olarak geçtiğimiz seçim sürecinin sonunda şunu çok iyi anladık ki ittifak sisteminin, bu yapısı içerisinde, millî bir siyaset mümkün değildir. İttifak sisteminin bu yapısı içerisinde sürdürülebilir bir başarı mümkün değildir. İttifak sisteminin, bu yapısı içerisinde, milletin kazanması mümkün değildir.
Bu yüzden iktidarıyla, muhalefetiyle, hepimizden Türk siyaseti için talep ettiğiniz yeni anlayışın merkezi olmaya İYİ Parti olarak talibiz. Sandıkta bizlere vermiş olduğunuz mesajı aldık. Dersimize de iyi çalıştık.
Siyaseti içerden tüketen, haklı-haksız tartışmasının yerine bir umut yolu sunacağız.

"Yerel seçimlerde göreve talip olacağız"

Biz 2019 yerel seçimlerinde hem toplumsal zeminde hem de adaylarda bu durumu gördüğümüz için bir teklifte bulunduk, ittifak kurduk ve başarılı olduk. Önümüzdeki yerel seçimlerde ise İYİ Parti olarak elbette kendi kadrolarımızla, milletimizin huzuruna çıkacağız. Ve göreve talip olacağız.

Siyasi partilere çağrı: "Gelin ayrı ayrı seçimlere girelim"

Buradan, tüm siyasi partilere de açık ve net bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, hep birlikte vatandaşlarımızın, siyasi tercihlerini, ve yerel özelliklerini yansıtacağı bir rekabet ortamı oluşturalım.
Gelin hep birlikte Türk siyasetinin bugün içinde bulunduğu ve milletimizin aleyhine çalışan, siyasi pragmatizm sarmalından çıkmasını sağlayalım. Gelin tüm siyasi partiler hep birlikte ayrı ayrı seçimlere girelim ve milletimize hizmet için yarışalım.

Yerel özellikler ve talepler doğrultusunda elbette işbirlikleri olabilir. Ancak biz İYİ Parti olarak hür ve millî siyaset anlayışımız gereği gizli gündemleri olan kendi menfaatleri için, bizim sırtımızda kurban kesen, şahsi hayallerini ve kariyerlerini önceleyen, mevcut güç ve siyasal ilişkilerine, destek arayan, marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan, hiç kimseyle, herhangi bir işbirliği yapmayacağız.

İYİ Parti olarak öncelikli amacımız partilerle ittifaktan önce milletimizin partimizle ittifak yapmasını sağlamak olacak. Yaprak gibi uçuşanlara karşı biz hala buradayız. Dün neredeysek bugün de oradayız. Bizim, hiçbir zaman, birilerinin yaptığı tanımlamalara, ihtiyacımız olmadı. Ne omuz atarak, ne de omuz vererek, birilerinin bize, istikamet çizmesine, asla izin vermedik. illetimizin bize gösterdiği istikametten başka, istikamet bilmedik.

"Her gelene 'Evet' demiyoruz"

O nedenle, şimdiden söyleyeyim biz bu yolda, gözü dönmüş hırslar peşinde yürümüyoruz. Çetele hesaplarıyla, siyaset yapmıyoruz. Öncelikle milletimizin sesine kulak veriyoruz. Dolayısıyla bu yolda, herkesi de kabul etmiyoruz. Her gelene, “evet” demiyoruz. Mesela bu yolda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşman olanlara Hayır diyoruz. Cumhuriyet değerlerimizi hiçe sayanlara Hayır Diyoruz. Demokrasimizle meselesi olanlara Hayır Diyoruz. Mesela bu yolda “Türk” demekten korkanlara, Hayır Diyoruz. Andımızdan rahatsız olanlara Hayır Diyoruz. Anayasamızın, ilk 4 maddesiyle sorunu olanlara, Hayır Diyoruz. Mesela bu yolda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milletiyle, birliğiyle, bütünlüğüyle ilgili, karın ağrısı olanlara Hayır Diyoruz. Terörle ve bölücü unsurlarla ilişkisi olanlara, Hayır Diyoruz."

Etiketler :