Özgür Özel'den hakkında açılan soruşturma için açıklama
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Genel Merkezi'nde DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile görüştü. Liderler, toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özgür Özel soruşturmasında süreç nasıl işleyecek
CHP Lideri Özgür Özel, hakkında açılan soruşturmaya ilişkin şunları söyledi:
- "Şimdi, yalnızlık kötü şey. Bazen aynalarla konuşmaya başlarsınız. Ve bu hiç hayra alamet değildir. Akın Gürlek, Akın Gürlek'e karşı kullandığım ifadelerden dolayı Akın Gürlek'in hak ve menfaatlerini korumak üzere hakkımda kamu davası açmaya kalkmış.
- Akın Gürlek, Akın Gürlek'i şu an tebrik ediyor olabilir. Öbürü, öbürünün tebriğini kabul ediyor olabilir. Allah selamet versin kendisine. bıraksaydı benim hakkımda zaten kendisiyle dayanışma gösterecek başka makam ve merciler soruşturma başlatabilirlerdi.
- Ama yine maalesef tabii bu aynayla konuşma hali sağlıklı bir hal olmadığı için bana şundan soruşturma açıyor. Kendisine göreviyle ilgili hakaret ettiğimi söylüyor.
- Akın Gürlek'e şunu sorarlar: Sen mahkeme mahkeme gezip özel olarak seçilmiş ve siyaseten cezalandırılması gereken kişilere sırf sana bu talimat verildi diye adalet giyotin'i olmak senin görevin mi? Yoyo gibi Ankara ile İstanbul arasında sarayın elverişli aparatı olarak gidip gelmek senin görevin mi? Yargı kısmı bitti, siyasete geçti denip Sayın Erdoğan tarafından "bakanlarımız siyasette uzak kişiler, bu boşluğu bakan yardımcıları kaldıracak, teşkilatımızla bakanlık arasında köprü olacak" denilen bakan yardımcılığı görevine geçtikten sonra ve o görevin karşılığı, önceki karşılığı müsteşarlıkken ve müsteşarların atama usullerine uygun olmayan bir şekilde geri İstanbul'a başsavcı olarak gidip adalet katletmek senin görevin mi?
- Sabahın köründe bir evin, bir eşin mahremine gitmek senin görevin mi? Avukatsız aramalar yapmak senin görevin mi? Dosyada gizlilik varken, dosyada gizlilik varken iktidara yakın medyaya dosya içeriklerini sızdırmak senin görevin mi? Sabahın köründe daha kendisi üzerine suçlamalar okunmamışken kişiyi terörist ilan etmek senin görevin mi?
- Sonra da bu sürecin tamamını büyük bir agresyonla, büyük bir gerginlikle sürdürmek, milletvekillerine izin verilmesine bile bakanlık üzerinden müdahale etmeye çalışmak senin görevin mi? Daha önceki cumhurbaşkanı daha önceki cumhuriyet başsavcısı "Arkadaşlar, taziyeden suç mu olur? Telefon etmiş diyorsunuz, bundan suç mu olur? 10 yıl önceki şeyden suç mu olur? Bir banka hesap hareketinden suç mu olur?" deyip savcılara geri attığı soruşturma evrakını düştüğü yerden toparlamak, oradan bir soruşturma uydurmak, yalan yalan ifadelerle tutuklamaya sevk etmek, sonra da itirazda bile "bunlarla tutuklama olmaz ama yine de bir gizli tanık bulunmuş, o yüzden tutukluluğun devamına" denecek operasyonu yönetmek senin görevin mi?
- Görevinden dolayı hakaret etmiş. Benim hakaretim bunları yapana. Bunları yaptım diyorsa açsın kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret. Onun görevi adalet. Onun görevi usule uygunluk. Onun görevi avukatı gelmeden sakın evde arama yapma demek. Onun görevi soruşturmada gizlilik var, bu bilgileri kim sızdırıyor demek. Bizzat bu iletişimi yürütmek değil. O yüzden kendine görev olarak bildikleri bunlarsa görevinden dolayı hakaret ettim.
- Ben bu yapılanlara itiraz ettim, o ona hemen sahiplenmiş. O yüzden aynayla konuşur hale geldiyseniz kısa vadede tatile ama en nihayetinde eğer yaptığınız iş sizi toplumsal yaşamda da komik duruma düşürecek sanrılara itiyorsa mutlaka işinizi değiştirmeniz lazım.
- Bu vakitten sonra başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir. Ben bir kez daha kendisini hızlı bir şekilde kıymetli diplomasıyla değerli mesleğini yapabileceği, kimseye zarar veremeyeceği bir başka alana davet ediyorum. Mutlaka avukatlığa dönsün. Öyle aynayla konuşan başsavcıdan bize de kendisine de fayda yok. "
Özel, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın kayyumlara ilişkin yaptığı açıklama hakkında şunları söyledi:
- Böyle bir antidemokratik uygulamayı oy birliğiyle ortadan kaldıracak adım atması her yönüyle güven arttırıcı ve milletvekilleri, Millet Meclisi açısından öz güveni gösteren, Türkiye’ye de umut verecek bir adım olacaktır. Bu yüzden buradan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Sayın Genel Başkanına ve grup yöneticilerine bu çağrımızı tekrar ediyoruz.
- Geçen hafta muhalefetin hep birlikte, bir parti dışarıda kalmadan attığı bu adıma MHP’nin dün gösterdiği yaklaşımı çok kıymetlendiriyorum. Ve bu konuda AK Parti’nin tutumunu ve olumlu bir adımını bekliyoruz. Bu konuda grup başkanvekillerimiz de AK Parti’nin grup yönetimiyle hızla görüşecekler ve bu konuda kendilerinden MHP’den ayrışmayan bir adımı bekliyoruz ki bu sorun çözülsün. Yargı süreci tamamlanmış olanların yerine belediye meclisinden seçilir eskiden olduğu gibi. Tamamlanmamış olanlara da eğer tutukluluk tedbiri uygulanmıyorsa bir yandan yargılaması sürer ama böyle adımlar atılmaz.
- Bu da dört dörtlük bir demokratikleşme adımı olur ve bugünler için de son derece güven arttırıcı bir adım olur. Ben geçmişte çok eleştirdim. Kişisel olarak iyi ilişkiler içinde olduğum yaşına da hürmetim olduğu, siyasi birikimine de hepimizin şahit olduğu birisi. Bugüne kadar hiç bir konuda benzer düşünmedik ama Sayın Fethi Yıldız’ın muhalefetin bu tutumuna gösterdiği yaklaşımı önemli ve kıymetli bulduğumu ifade etmek isterim. Biraz önce Sayın Başkan da söyledi. Sayın Devlet Bahçeli’nin bir gün meclis kürsüsünde gündem yaratan bir açıklamasından sonra ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumunu tarif etmiştim. Bunu da şöyle ifade ediyorum bir kez daha: Biz şeffaf, samimi, toplumsal mutabakata dayanan bir sürecin işletilmesini, bu sürecin işletileceği yerin mutlaka ve mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi olmasını, hiçbir partiyi, toplumun hiçbir kesimini dışlamaması gerektiğini düşünüyoruz.
- Bir toplumsal mutabakat inşasında toplumun en kırılgan kesimlerinin gözetilmesi gerekiyor. Ben bunu bizim açımızdan şehit aileleri ve gazilerin “Olmaz.” dedikleri bir sürecin olmayacağını, onların da mutlaka sürece katılmalarını söylemiştim. Kendilerine yaptığımız bütün ziyaretlerde oradan biz gerekirse yüreğimize taş basarız. “Başka şehitler gelmesin, terör bitsin.” diye her türlü sorumluluğu alırız. Ama deyip bunu siyasete alet edilmesini, siyasi menfaatlere dönüştürülmesi durumunda da hakkımızı helal etmeyiz, dediler. Bu çerçeve son derece kıymetli bir çerçevedir. Çok sorumlu bir çerçevedir. Bu çerçevedeki bu yaklaşımı da son derece önemsiyorum ve bir kez daha bunun altını çizmek istiyorum. Samimiyetle ve şeffaflıkla davranılırsa Türkiye bir bir ve bütün halinde 40 yıldır çözemediği ve Türkiye’ye çok şey kaybettirmiş, hepimize çok acılar yaşatmış, hem manevi olarak elbette ama maddi olarak da çok şey kaybettirmiş bir süreci bir toplumsal mutabakatla, toplumsal barış sürecine dönüştürebilir. Bu, Türkiye’deki herkese kazandırır. Türkiye açısından uluslararası ilişkilerde, içinde bulunduğu bölgede, coğrafyada Türkiye’yi çok sayıda riskten de kurtarır. Bu noktada ilk günkü tutumumuzda değişen hiçbir şey yoktur. Biz, kendini, bu ülkede yaşayan herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü ve bu eşitlik içinde eşitçe yaşadığı bir ülke istiyoruz ve bunun için de üzerimize düşen bütün adımları atmaya hazırız. Bundan sonraki süreçte ümit ederim partilerin, tüm siyasi partilerin birbiriyle uygun zeminlerde diyalog kurabildiği, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, şeytanlaştırmadığı, sözün değerinin olduğu bir süreci hep beraber yaşamak isteriz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçmişten gelen tüm kötü tecrübelere rağmen üzerimize düşeni göstermekte, üzerimize düşeni yapma noktasında tarihsel tutarlılığımızdan farklı bir noktada değiliz
FETİ YILDIZ NE DEMİŞTİ?
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Komisyon Başkanı AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş'un başkanlığında toplandı. Komisyonda MHP'li Feti Yıldız, kayyum düzenlemesi hakkında şunları söylemişti:
“Tutuklamalar ya da son uygulamalarla kayyum atamalarının önüne geçmek için biz, Seçim Kanunu’nu, Siyasi Partiler Kanunu'nu yeniden ele alıp soğukkanlılıkla, suçsuzluk karinesini unutmadan bu işi tartışmak zorundayız. Onun için de bu kanunlara ihtiyaç vardır"