Özgür Özel ağır konuştu resti de çekti: Bu vakitten sonra bu işin dönüşü yok

Özgür Özel ağır konuştu resti de çekti: Bu vakitten sonra bu işin dönüşü yok
CHP Lideri Özel, İBB soruşturmasındaki tutuklamalara ve servis edilen gözaltı görüntüsüne ateş püskürdü. Özel, Saraçhane eylemlerine işaret ederek, "'Bir daha görürsem dağılmamak üzere toplanırız. Buradan mesajı alacak olan alsın. Bıçak kemiğe dayandı.. Bu vakitten sonra böyle haysiyetsizlikler yaparlarsa. Onlar sertleşirlerse ben de sertleşeceğim. Bu vakitten sonra bu işin dönüşü yok" dedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Tele1'e konuk oldu. İBB soruşturması ile ilgili konuşan Özel, tonunu daha da sertleştirdi.

"Bu vakitten sonra bu işin dönüşü yok" diyen Özgür Özel, iddianame olmadan belediye başkanlarının tutuklanmasına isyan etti. Özel, iktidar ne kadar sertleşirse o kadar sertleşeceklerini ve Saraçhane'de olduğu gibi Anayasal haklarını kullanacaklarının altını çizdi.

GAZİOSMANPAŞA'DA MECLİS AKP'NİN! ÖZEL YALOVA ÖRNEĞİNİ HATIRLATTI

Özel, Gaziosmanpaşa Belediyesi’nde meclis çoğunluğunun AKP’de olduğunu hatırlatarak, "Gaziosmanpaşa'nın bir önemli durumu var. Belediye meclisi çoğunluğunun bizde olmadığı tek ilçe. Belediye başkanı görevden uzaklaştırıldığında belediye başkan vekilliği onlara geçebiliyor. Bunu daha önce Yalova'da da görmüştük" dedi.

"BAHÇETEPE, RÜŞVET ALDIYSAM BENİ ASSINLAR DEDİ"

Gözaltılarla ilgili bilgi veren Özel, CHP’li Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’ye yönelik suçlamaların dayanaksız olduğunu vurguladı. Bahçetepe'nin suçlamaların yöneltildiği saatlerde halka çiçek dağıttığını ve öğrenci programlarına katıldığını belirtti. Özel, “Hakan Bahçetepe ‘Genel Başkanım eğer bir kuruş rüşvet aldıysam beni Taksim’de assınlar’ dedi. Bu kadar inanıyor çocuk kendine” ifadelerini kullandı.

Operasyonun delil yaratma amacı taşıdığını öne süren Özel, itirafçı yapılan Aziz İhsan Aktaş’ın beyanlarıyla sürecin şekillendiğini belirtti. "Önce suçlayacağı kişiyi buluyor, baz kayıtlarını alıyor, iftira edeceği kişinin çakışan yerlerini fosforluyor" diyen Özel, kurulan düzenin kumpas olduğunu savundu.

"BUNLAR BENİM İFADELERİM, TV KANALLARINI BAĞLAMAZ"

Operasyonlar sırasında gözaltına alınanlara yönelik uygulamalara da sert çıkan Özel, "Bir daha aileleri, evlatları, anneleri, babaları üzecek bir görüntü görürsem bunun altında kalmam. Seni pişman ederim. Bunun altına imzamı atarım. Ne Tele1’i bağlar ne bunu yayınlayan televizyonları bağlar. Benim ifademdir" dedi.

Özel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kadar insan onuruyla oynamak olmaz. 50 yıl 4 ay kamu hizmeti yapmış olan Hasan Akgün’ü en öne koymuşlar. Bu insanlar suçları ispatlanana kadar masumlar bir kere. Bunu söylüyorum. Dedim ki ‘Bir daha görürsem dağılmamak üzere toplanırız’ bu da şu; ‘Daha fazla ileri gitmeyin, daha fazla ileri gideriz.’

Bak bir daha söylüyorum, ne anlıyorlarsa onu söylüyorum. Nerede toplanırız bilmem. Ne kadar dağılmayız bilmem. Buradan mesajı alacak olan alsın. Bıçak kemiğe dayandı. Bu vakitten sonra böyle haysiyetsizlikler yaparlarsa, onurumuzla oynamaya devam ederlerse, suçsuz insanları içeri atarlarsa, bir belediye için 36 yaşındaki hiçbir suçu olmayan kişiye bunları yaşatırlarsa, bu işler böyle, bu seyirde ve bu ritimde devam ederse, adil bir yargılanma ve arkadaşlarımızın kendilerini ifade ederek masumiyetlerini ortaya koyacakları bir adil yargılanma rejimi kurulmazsa, onlar normalleşmezse, sertleşirlerse ben de sertleşmeye devam edeceğim. Ne anlıyorlarsa onu yapacağım. Bu vakitten sonra bu işin dönüşü yok, bunu söylüyorum yani.”

ERDOĞAN'IN GEÇMİŞNİ HATIRLATTI

Özel, geçmişte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın şiir okuduğu için yargılandığını ancak hiçbir zaman gözaltına alınmadığını hatırlatarak, şu sözlerle tepkisini dile getirdi:

"Tayyip Erdoğan bu suçlamaların hepsinden yargılandı. Bir gün evinden alınmadı, gözaltında tutulmadı. Hüküm kesinleşti, davul zurnayla uğurlandı. İçerideyken gelen ziyaretçi sayısıyla hala övünüyor. Ekrem İmamoğlu evinden gözaltına alındı, dört gün Vatan Emniyet'te iğrenç bir yerde tutuldu, tutuklandı, tutuklu yargılanıyor, ziyaretçi kısıtlaması var ve resminin asılması yasak. Öbürü şiir kitabı yayımladı.”

Yaşanan süreci “darbe” olarak niteleyen Özel, “O 28 Şubat Darbesi, bu 30 Şubat Darbesi. Böyle bir şey yok. Böyle bir insafsızlık, vicdansızlık yok. Arkadaşlarımızın ve partimizin onuru, şerefi, bu insanların aileleri için mücadele veriyoruz” ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik suç örgütü iddialarını da değerlendiren Özel, bunun bir kurgu olduğunu belirtti:

“Ekrem İmamoğlu, gelecek seçimde cumhurbaşkanı olmaya hazırlanıyor. Son derece motive. 'Ekrem İmamoğlu suç örgütü' kurgularını ispatlıyorlar”

"BU ANKARA VE ANTALYA BAŞSAVCILARINA KÜFÜRDÜR"

Özel, hakkında açılan soruşturmaların nedenini de şöyle açıkladı:

“O soruşturmalardan birisi Akın Gürlek’in hırsından bana açtığı soruşturma. Ama ikinci soruşturma çok güzel bir rövanş. Akın Gürlek, Antalya’da yaptığı bir konuşma yüzünden Ümit Özdağ’ı Ankara’da yemek yerken gözaltına aldırmış, İstanbul’a getirmişti. Bu Antalya ve Ankara başsavcılarına küfürdür.”

"ERDOĞAN İMAMOĞLU'NU YENEMEME PSİKOLOJİSİ İÇİNDE"

Özel, Erdoğan’ın asıl hedefinin iktidarda kalmak olduğunu söyledi. “Karşısında Beylikdüzü Belediyesi’ni alan, İstanbul’da üç kez adaylarını yenen Ekrem İmamoğlu var” diyen Özel, şunları ifade etti:

“Tayyip Bey Ekrem Bey’i yenememenin psikolojisi içinde ‘Gelecek seçimlere gidemeyiz, rakibim bu olmamalı’ diyor. Ya rakibi ortadan kaldıracak, ya seçimi ortadan kaldıracak. Biz o sandığı Tayyip Bey’e kaptırmamaya çalışıyoruz. O sandık bize Mustafa Kemal’den, İsmet İnönü’den emanet. Bugün Erdoğan bu kazanımı elimizden almaya, demokrasiden diktaya geçmeye çalışıyor. Darbe yapıyor. Kamuflaj yok, savcı cübbesi var.”

Erken seçim tartışmalarına ilişkin de konuşan Özel, “Erken seçime ne Özgür Özel karar verebilir ne Erdoğan. Halkın kendisi karar verir” dedi.

ÖZGÜR ÖZEL'DEN DEM PARTİ YORUMU

Özgür Özel, devam eden İmralı Süreci ile birlikte DEM Parti'nin Cumhur İttifakı'na katılıp katılmayacağı hakkında konuştu.

Özel, DEM Parti'nin tutumuna karşı bir yorum yapamayacağını fakat İmralı Süreci'ndeki tutumlarının tutarlı bulduğunu ifade etti.

Özel, DEM Parti'nin geçmişte yaşadıklarını hatırlatarak siyasi partilerin ittifaklarının sonuçlarının seçmen nezninde her zaman değerlendirileceğine dikkat çekti.

Özel şunları ifade etti:

  • Benim bu konularda böyle bir öngörü söylemem doğru değil, haksızlık olur. Bu, DEM Parti meselesine elbette eleştirel yaklaşanlar, şüpheyle yaklaşanlar olabilir.
  • Ama ben DEM Parti'nin bugüne kadar bizimle yaptığı görüşmelerde ve topluma açık söylediği söylemlerinde bunca yıllık mücadeleleri, bunca yıllık ortaya koymuş oldukları,, perspektif, dile getirdikleri siyaset açısından bu yaklaşımı bir fırsat olarak görmeleri ve buna ciddi bir destek vermelerini son derece anlaşılır buluyorum.
  • Nasıl ben tarihsel bir tutarlılık içinde bir masa olursa demokratikleşme, oraya geliriz, otururuz diyorsak onlar da yıllardır söylediklerini ve söylediklerinden hatta ilerisini devlet bey söylemişken, devlet sahiplenmişken, iktidar bunu taahhüt ediyorken, ne yapsındı DEM Parti yani? Ama şunu da biliyorum.
  • DEM Parti'nin söylediklerinin, taleplerinin karşılanacağı bir zemin vaat ediliyorsa DEM Parti şey mi diyecek, kardeşim, biz burada yokuz falan, diyemez
  • DEM Parti'nin bu noktada hiçbir partinin dışlanmaması konusunda hassasiyet gösteriyor olması da önemli. Diyor ki, herkes burada olmalıdır, kimse dışlanmamalıdır falan filan. Buradan sonra bunun bir iktidar partisiyle şimdi, sekiz dokuz yıldır Selahattin Demirtaş içeride tutulmuş. DEM Parti'nin bana anlattıkları yani sevgili,, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk görevden alındıktan sonra bir sohbetimiz olmuştu ne zor olduğuna dair. "Aynı sandığa," diyor, "dört kere sandık görevlisi atıyorsun, dördünü de terör örgütüyle irtibatlı veya KCK, ha HDP, bir şey söyleyip tutukluyorlar," diyor. "Sandığa," diyor, "artık görevli bulamıyorsun," diyor, bizim burada. 6.000 sandık görevlimiz tutuklandı falan diye bir şey söylediler.
  • Rakam yanlış olabilir doğrusu ama böyle inanılmaz rakamlar. Dünya kadar HDP'de siyaset yapmanın, DEM'de siyaset yapmanın terör örgütü üyeliği kabul edildiği neredeyse bir süreç yaşandı.
  • Bundan sonra yaşananlarla kimseye hani hiçbir seçmene de akıl verecek, bilmem ne yapacak değilim ama kendi adıma bir okuma yapıyorum.
  • Bundan sonra yaşananlarla Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın aynı anda Türkiye'de bütün savcılarınki, hiçbirinin birbirinden haberi olmamasına rağmen gizli soruşturma, düğmeye bir yerden basılarak, biri Kırıkkale'ye, biri Edirne'ye gideceği yerler, uçaklar bile hazırlanmış, bilmem ne falan böyle bir şey olmuş. Böyle süreçler yaşandıktan sonra, bu kadar, benim mesela Türkiye Gazeteciler Birliği'ndeki misafirhane arkadaşım Hüseyin Olan bir gün bana dedi ki, Türkiye Gazeteciler Birliği Denetleme Kurulu'ydu benim. "Ya başkan, senden bize bulaştı," dedi bu. Ne oldu? Tabii geçmiş bir politik geçmişi var ama aktif siyaseti yok. "Ya," dedi, "bana belediye başkanlığı teklif ediyorlar." "Abi, kabul et." dedim. "Tam senin iş. Çok tertemiz bir insandır Hüseyin Olan. Yani böyle her yönüyle dört dörtlük bir yerel yönetici tipolojisi. "Abi," dedim, "kabul et. Vallahi yaparsın." "Ya kabul edeyim mi?" "Et." dedim. Göreve geldi, altı ay sonra eş belediye başkanlığı sistemi var ya, efendim, kamunun kendine verdiği yetkiyi paylaşma suçundan ağır da bir yere sokmuşlar. Bir attılar, yedi yıl hapis yattı. Gittim ziyarete, Yakmışsınız adamı. Gittim ziyarete. Belediye başkanı. Camın arkasından konuştuk. Telefonla, melefonla, elimizi böyle koyduk, gözlerim doldu. "Yaktın beni." dedi. Aynen dediğiniz gibi. Altı buçuk yıl sonra çıktı. Şimdi milletvekili, meclise geldi Hüseyin Olan, sevgili Hüseyin Olan. Hüseyin Olan, sütte leke var, Hüseyin Olan'da leke yok.
  • Altı yıl hapis yattı. Şimdi bunları gören, bu kadar politik bilinci yüksek Kürt seçmen, bu olanları görüp, bundan sonra yaşayacaklarımıza bakıp Cumhur İttifakı'na DEM'i yakıştırır mı? DEM oraya gider mi falan? Bunların hepsini göreceğiz. Ama ben bugüne kadar yapılanlarda DEM Parti açısından bir tutarsızlık, bir şey görmüyorum.
  • Bu süreci, bu süreci hepimizin birden Türkiye'nin demokratikleştiği hiçbir siyasi partiye, siyasi gerekçelerle bugün bize, dün DEM'e yapılanların yapılamayacağı bir demokratik düzleme getirmek lazım Türkiye'yi. Bu güvenceyi sağlamak lazım. Bence esas mücadele bu. Ayrıca Erdoğan'ı yenecekse partiler yenmeyecek ki.
  • Erdoğan'ı yenecekse büyük bir demokrasi ittifakı yenecek. Sen demokrasi ittifakının seçmenini kolundan sürükleyip bir yere götüremiyorsun. Yerel seçimleri düşünün. Tabii. CHP 11 ay önce beş parti yüzde 25 oy almış. 11 ay sonra tek başına hiçbir ittifak yokken ve Altılı İttifak ortada karşısında çok sert siyaset yapıyor, en güçlü adayları çıkarıyorken yüzde 38 oy aldık.
  • Ben Manisa'da ilk aday olduğumda Sayın Baykal'a, "Ya bir önceki yerel seçimin oyu yüzde 6." dedim. Bu seçim alınamaz. Baykal bana dedi ki, Allah rahmet etsin. "Manisa alınacak." dedi. Bu seçim değil ama bir seçim alınacak ve sen alacaksın, dedi. Sen şimdi partinin bayrağını taşımaya gidiyorsun. Biz Manisa'da yüzde 6'yı da gördük, son seçimdeyüzde 60'ı da gördük. O yüzden Manisa, merkez sağın kalesi. Manisa, AK Parti'nin kalesi. Altı, hatta bir ara yedi millet, altı milletvekili çıkardı AK Parti Manisa'da. Bugün o Manisa'da AK Parti, MHP birlikteliğine karşı yüzde 60 oy aldık.
  • Son ankete göre bizim, Gökan Zeybek parmak hesabı yapar, böyle olağanüstü, hesap makineleriyle o sonucu zor bulursun. Gökhan Zeybek'e göre altı çıktı, yediye gidiyor Manisa'da CHP 10 milletvekilinden. Bana göre beş çıktı, altıya gidiyoruz. O noktada, o yüzden bir şehrin ya da bir ülkenin sandıktaki davranışını hangi fikirle, hangi anlayışla ittifak ettiği duygusu değiştiriyor artık Türkiye'de. AK Parti'nin altı yedi milletvekili çıkardığı yerde yüzde 60'la CHP belediye kazanıyorsa yüzde 6'dan gelir. Kastamonu'yu kazanıyorsa CHP, Afyon'u, Uşak'ı Sivas'ın doğusuna, ne diyordu Tayyip Bey, "Hey, Deniz Bey." diyordu. Sivas'ın doğusunda hiç göremiyorum seni, böyle yapıyordu değil mi? Ege'de hiç göremiyorum. Türkiye'de yedi bölgede il belediyesi olan tek partiyiz biz. Yedi bölgede il belediyemiz var. AK Parti'nin yok. Neden? Bütün Ege'yi almışız. Ege'deki bütün büyükşehirler ve il belediyeleri bizde. "E, Tayyip Bey, göremiyorum Ege'de seni." demedim hiç ona. Niye demedim biliyor musunuz? Siyaset kibri cezalandırır. Siyasette kibri millet cezalandırır, doğrusu bu. Siyasette tepeden bakmayı, kendini üstte görmeyi, hor görmeyi, alaycılığı millet cezalandırır. Son seçim sonucunun sırrı odur.

Kaynak:Tele1