MHP mesajını bu sefer Meclis kürsüsünden verdi! Gizli tanık ve tutukluluk uyarısı
TBMM Genel Kurulu’nda yüksek yargı kurumlarının bütçesi görüşülürken söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, hukukun evrensel ilkelerine ve yargı uygulamalarındaki hassasiyetlere vurgu yaptı.
Konuşmasında doğrudan İBB soruşturması veya CHP’li tutukluların isimlerine vermese de Yıldız, tutuklama ve gizli tanık beyanları konusundaki değerlendirmeleriyle dikkat çekti.
Yıldız, CHP'nin iddianamesiz bir şekilde siyasetçilerin yüzlerce gün tutuklu olması ve sadece gizli tanık beyanlarını delil olarak kullanılmasının hukuk ilkelerine aykırı olduğunu yüksek sesle dile getirdiği dönemlerde de benzer değerlendirmeler yapmıştı.
"Sayın Milletvekilleri, toplumsal hayatın vazgeçilmez şartı hukuk düzenidir. Bize düşen görev hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalarak onu hayata yansımasını sağlamaktır" diyen Yıldız, ceza yargılamalarındaki temel ilkeleri sıralayıp tutuklama kararları hakkında şunları ifade etti:
- "Bütün yargılama önlemleri gibi tutuklamada geçici niteliktedir. Tutuklama bir ceza değil, maddi gerçeğe ulaşmada ceza davasının yürütülmesinde ya da ileride verilecek bir olası cezanın infazını sağlayan geçici bir araçtır"
"BİN DÜŞÜNEREK TUTUKLANMALI"
Tutuklamanın kişi özgürlüğünü kısıtladığı için özenle değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yıldız, "Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin sınırladığı için çok dikkatli hareket edilmeli, bin düşünerek bir kere karar verilmelidir" dedi.
"GİZLİ TAKIM HÜKME ESAS DEĞİL"
Feti Yıldız, son dönemde kamuoyunda sıkça eleştirilen gizli tanık uygulamalarına da şöyle değindi:
- "Gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınmaması hukukumuz için büyük bir kazanımdır. Eğer bu yola mecbur kalınırsa mecbur kalınmadan başvurulmamalıdır. Başvurulduğu takdirde savunma hakkına saygı gösterilmeli, sanığın gizli tanığa soru sorma hakkını mutlaka gözetmeliyiz"
Yıldız ayrıca, "Ceza yargılamalarında yanlış delille doğru sonuca varılmasının mümkün olmadığını defalarca söyledim. Yani delilsiz ispatla bir vakada anca zan ve tahminden ibaret kalır diye kürsüden altını bir defa çizmek istiyorum" diyerek delil esaslı yargılamanın önemine işaret etti.
Konuşmasında Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yıldız, vatandaşın başvuru koşulları konusunda yeterince bilgilendirilmediğini belirtti:
"Vatandaşımız uğradığı her haksızlıkta Anayasa Mahkemesi'ne sonuç olarak bir daha oraya gitmektedir. Biz bu meseleyi doğru dürüst anlatamadık. Vatandaşın suçu yok. Haksızlığa uğradığı kanaatinde ise son olarak bir daha Anayasa Mahkemesi'ne gideyim diyor. Ama oradan çıkan kararlar daha hayal kırıklığına varıyor. Çünkü başvurunun şartları dahi yok"
Bireysel başvuru sisteminin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Yıldız, "Biz bireysel başvuruyu yeni baştan düzenlemeliyiz. Ve vatandaşımıza tek tek anlatmalıyız" dedi.
Yıldız konuşmasında gizli tanık kısmına vurgu yaptıktan sonra CHP'li TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl, bir dakika ek süre verdi. Bu sırada İYİ Parti sıralarından itiraz geldi. Tutanaklara da o kısım şöyle yansıdı:

Yıldız, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Türkiye'nin toplumsal dinamizmi, devlet kapasitesi, bölgesel etkisi, tarihsel birikimi büyük ve kutlu bir kaynaktır. Devlet aklının sorulara, sorunlara çözüm üretme, milletimizin hayrına dönüştürme, tehditleri bertaraf etme gücünü neoemperyalist odaklar engelleyemeyecektir. Terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşılacaktır. Bu mesele, üzerinde boşboğazlık yapılacak, polemiğe girilecek meselelerden değildir diyorum; bu, bir devlet meselesidir, millet meselesidir."
Öte yandan Yıldız'ın konuşmasının tam metni de şöyle:
"Sayın Milletvekilleri, toplumsal hayatın vazgeçilmez şartı hukuk düzenidir. Bize düşen görev hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalarak onu hayata yansımasını sağlamaktır.
Hukukun evrensel kurallarına uygun olması önemlidir ancak bu kuralların bozulmadan uygulanması daha da önemlidir.
Mutlak hakikati bulmak bir hayaldir belki ama hukukun hedefi hatasız adalet olmalıdır. Bu elbette bulunabilir. Biraz gayret edildiği zaman bulunmaktadır zaten. Değerli Milletvekilleri, amacımız devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak vekiller olarak Türk milletinin maddi ve manevi gelişmesi önündeki engelleri kaldırmak, hürriyet, adalet, hakkaniyet ve fırsat eşitliğini esas alan toplumsal barışı ve huzuru hakim kılmak, temel hak ve hürriyetleri, kardeşlik hukukunu ve dayanışma kültürünü geliştirmek ve terörü tarihin çöplüğüne göndermektir.
Değerli arkadaşlar, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında temel hak ve özgürlüklerden herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılabilir.
Bunun için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır. Yine anayasamızın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının niteliğine ilişkin hükümler bulunur. Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanmaz değerli arkadaşlar. Kanun koyucu gibi yalnız Anayasa Mahkemesi bu kararları verirken kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde de hüküm kuramaz. İptal kararları resmi gazetede yayınlanır. yürürlüğe girer. Ancak bazen de tehir edilir. Ancak bu bir yılı fazla geçemez. Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik içtihatlarında hukuki belirliliğin sadece kanunla değil mahkeme kararlarıyla da sağlanabildiği yönündedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi ihlalin sonlandırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması, yargılamanın da durma kararı verilmesi ve eğer kişi tutukluysa salıverilmesine hükmedilmesi de kararlar içinde olabilir. Yalnız şu hususu hiç unutmayalım değerli arkadaşlar. Bireysel başvuru kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda yani delil ve maddi vakalar hakkında derece mahkemeleri ve temiz mahkemeleri tarafından yapılan değerlendirmelere ilişkin inceleme yapılamaz. Vatandaşımız uğradığı her haksızlıkta Anayasa Mahkemesi'ne sonuç olarak bir daha oraya gitmektedir. Biz bu meseleyi doğru dürüst anlatamadık. Vatandaşın suçu yok. Haksızlığa uğradığı, haksızlığa uğradığı kanaatinde ise son olarak bir daha Anayasa Mahkemesi'ne gideyim diyor. Ama oradan çıkan kararlar daha hayal kırıklığına varıyor. Çünkü başvurunun şartları dahi yok. Yani süreyi kaçırıyor bilmiyor. Onun için biz bireysel başvuruyu yeni baştan düzenlemeliyiz. Ve vatandaşımıza tek tek anlatmalıyız. Hangi şartlarda müracaat edilir? Ne kadar sürede cevap verilir? Bunları anlatmamız lazım.
Yine Anayasa Mahkemesi'nin yükü ağır değerli arkadaşlar. Bunun için de bir yeniden bir değerlendirme yapılması, bir iş yükünün de hafifletilmesi gerekir. Arkadaşlar bu Anayasa Mahkemesi bütçesi olduğu için her konuşmamda bir değiniyorum. Ancak daha sıcak güncel meseleleri de bu kadar süre içerisinde anlatabilir miyim bilmiyorum.
Bütün yargılama önlemleri gibi tutuklamada geçici niteliktedir. Tutuklama bir ceza değil maddi gerçeğe ulaşmada ceza davasının yürütülmesinde ya da ileride verilecek bir olası cezanın infazını sağlayan geçici bir araçtır.
Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin sınırladığı için çok dikkatli hareket edilmeli, bin düşünerek bir kere karar verilmelidir.
Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın faydalandığı, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hakimlerin görev yaptığı, duruşmaların haleli, davaların makul sürede sonuçlandığı, delillerin vasıtasız olduğu, insana saygının duyulduğu, kurucu adaleti kuran yargı denetimine bağlı olan özel aktüel geçici bir durum gözetmeyen, önceden saptanmış, soyut şekilde uygulayan, insan onurunu koruyan ceza hukukunun bir cezalandırma hukuku değil koruma hukukunu benimseyen devletler hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir.
Değerli arkadaşlar, ceza yargılamalarında yanlış delille doğru sonuca varılmasının mümkün olmadığını defalarca söyledim.
Yani delilsiz ispatla bir vakada anca zan ve tahminden ibaret kalır diye kürsüden altını bir defa çizmek istiyorum.
Gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınmaması hukukumuz için büyük bir kazanımdır.
Eğer bu yola mecbur kalınırsa mecbur kalınmadan başvurulmamalıdır.
Başvurulduğu takdirde savunma hakkına saygı gösterilmeli, sanığın gizli tanığa soru sorma hakkını mutlaka gözetmeliyiz.
Türkiye'nin toplumsal dinamizmi, devlet kapasitesi, bölgesel etkisi, tarihsel birikimi büyük ve kutlu
bir kaynaktır. Devlet aklının sorulara, sorunlara çözüm üretme, milletimizin hayrına dönüştürme, tehditleri bertaraf etme gücünü
neoemperyalist odaklar engelleyemeyecektir, Terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşılacaktır.Bu
mesele, üzerinde boşboğazlık yapılacak, polemiğe girilecek meselelerden değildir diyorum; bu, bir devlet meselesidir, millet
meselesidir."