Kılıçdaroğlu: Söz Millet İttifakı'nındır, yeter be yeter artık
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz haftaki grup toplantısında kullandığı ‘Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir" ifadesine yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan sonunda çıktı konuştu. 'Yeter söz milletindir' diyor. Eyvallah, eyvallah. Sanki 20 yıldır yok da şimdi diyor. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda. Acizliğinden şehit Menderes'i bile malzeme yapmaktan çekinmiyor. Bak Erdoğan, bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir. Bu konuda haklısın, yeter söz milletindir. Ey Erdoğan, yeterse senin saraylarına yeter. Yeterse, senin çocuklarının milyon dolarlık vakıflarına yeter. Yeterse, senin beşli çetelerine yeter. Yeterse senin mafya babalarına, uyuşturucu baronlarına yeter. Yeterse Sinan Ateş'i öldürttüğünüz torbacılara yeter. Yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter. Yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter. Hırsızlıklara, çakallara, SADAT'a, Asrika'ya yeter. Yeter söz milletindir. Söz Millet İttifakı'nındır. Yeter be, yeter. Yeter artık" diye konuştu.
Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu'na ilişkin ifadelerine yönelik konuşan Kılıçdaroğlu, "YSK ile ilgili söylediğim bir şey tartışılıyor. YSK'ya güvenmediğimi Mısır'daki sağır sultan duydu. YSK'nın hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracağız, YSK hukuka, anayasaya uygun karar verecek. Allah aşkına, akıl var mantık var. İradesini saraya ipotek eden adama hakim mi denir? Hala bunu öğrenmediniz mi? Eğer YSK'ya güvenseydik özel olarak bir sandık güvenliği için çalışmazdık. Biz her sandığın güvenliğini almak zorundayız. Neden? Güvenmiyoruz yargıya, YSK'ya" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Bizim için önemli olan bayrağımız ve vatanımız. Bunun için gözümüzü kırpmadan hayatımızı verebiliriz, veririz de. Asla ve asla bayrağımız ve vatanımıza gölge düşmesini dahi istemeyiz. Siyasetçinin ahlaklı, zenginleşmemesi, bir gruba değil bir sınıfa değil 85 milyona hiçbir ayrım yapmadan hizmet etmesi gerekir. Eğer siyasetçi bu ülkenin çıkarlarını düşünüyorsa kendi çıkarlarını, ailesinin çıkarlarını geri plana atması lazım. Böyle bir siyasetçi, böyle bir yönetim istiyoruz.
Kamer Genç bunlardan bir tanesiydi. Elinde bir fenerle Meclis kürsüsüne çıktığı zaman her türlü saldırıya rağmen düşüncelerini özgürce ifade ederdi. Onu rahmetle anıyoruz. Uğur Mumcu böyleydi. Uğur Mumcu bir siyasetçi değildi ama Uğur Mumcu kalemini satmayan, yürekli bir gazeteciydi. Elbette kalemini satmayanlara baskılar, tehditler, yıldırmalar olacaktır. Hatta onlara yönelik olarak cinayetler de işlenebilecektir. Uğur Mumcu bunlardan bir tanesiydi. Kalemini satmadı, dik durdu, onurlu durdu ama hayatına kastettiler. Her yıl Uğur Mumcu'yu binlerce kişi anıyor ve hatırlıyorsa ve onu saygıyla anıyorsa onun bıraktığı kalıcı iz daha sonraki gazetecilerin tümüne örnek olsun istiyoruz. Havuz medyası değil özgür medya istiyoruz. Televizyonlara çıkıp gazeteci kisvesiyle iktidarın bütün yanlışlarını savunanlara gazeteci demiyoruz. Orhan Erinç de aramızdan ayrıldı. Hem Cumhuriyet Gazetesine, ailesine, basın camiasına baş sağlığı diliyoruz. Her birimiz zorunlu olarak o yolculuğa bir gün çıkacağız. Önemli olan arkada bıraktığımız güzel şeyler. O güzel şeylerle anılmak isteriz.
İsveç'te iğrenç bir olay oldu. Büyükelçiliğimizin önüne bir soytarıyı getirdiler, ona bir provokasyon eylemi yaptırdılar. Kutsal kitabımızı, elçilik önünde yakılması söylenmiş geldi yaktı o sefil kişi. Amacının ne olduğu o kadar aşikar ki, resmi görmek için özel bir zeka düzeyine sahip olmak gerekmiyor. İsveç yönetimi devlet zekasından yoksun, seyretti durdu bu provokasyonu. Bu oyunun oynanmasına açıkça izin verdiler. O pislik, o kadar alçalmış bir adam ki iğrenme duygusundan başka bir şey hissetmiyor insan. Her inanca saygılıyız, her kimliğe saygılıyız. İnançlara saygı göstermek insan olmanın da bir gereğidir.
YSK ile ilgili söylediğim bir şey tartışılıyor. YSK'ya güvenmediğimi Mısır'daki sağır sultan duydu. YSK'nın hangi olaylarda nasıl karar vereceğini hepimiz biliyoruz. Sanki biz başvuracağız, YSK hukuka, anayasaya uygun karar verecek. Allah aşkına, akıl var mantık var. İradesini saraya ipotek eden adama hakim mi denir? Hala bunu öğrenmediniz mi? Eğer YSK'ya güvenseydik özel olarak bir sandık güvenliği için çalışmazdık. Biz her sandığın güvenliğini almak zorundayız. Neden? Güvenmiyoruz yargıya, YSK'ya.
Bozulma bürokrasi ile başladı, yargı ile devam ediyor. Hala hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar veren yargıçlarımız var. Hala bürokraside düzgün, ahlaklı iş yapanlar var. Zaten onların yüzü suyu hürmetine bu kırıntı kaldı. Bozulma o kadar büyük alanlara yansıdı ki TBMM'de de ciddi bir bozulmanın olduğunu görüyoruz. Ayakkabı yalayıcılığına soyunan siz hiç milletvekili gördünüz mü? Bu milletvekili Ordu'da nasıl geziyor? Erdoğan'ın ayakkabısına elini atsın yalayarak gitsin, herkes de seyretsin. Ahlak bozulursa Türkiye bu noktaya geliyor. O milletvekilinin Ordu milletvekiliyim diye gezmesine gerek yok. Sarayın oraya ya da AK Parti'nin Genel Merkezi'ne gitsin. Onun bir heykelini yapsınlar ve altına 'Erdoğan'ın ayakkabılarının eliyle yalamaktan söz eden ve bununla onur duyan milletvekilimiz' yazsınlar. Bir insan aklını kiraya verirse sonuç bu noktaya gelir. Çürümüşlüğü vatandaş görüyor ve bunları değiştirmek için sandığı bekliyor. Beraber gideceğiz, onurumuzla, gururumuzla, Cumhuriyet aşkımızla gideceğiz ve demokrasi ile taçlandıracağız. Hiç kimse endişe etmesin.
Uyuşturucu oligarklarıyla, mafyalarla da mücadele edeceğiz. Onların da tehditleri geliyor. Tehdit etmezseniz namertsiniz. Bir milim geri adım atmayacağız. Yemin ettim, garibin gurabanın hakkını ve hukukunu sonuna kadar savunacağız. Çünkü biz bu devleti inşa eden Kuvâ-yi Milliye geleneğinden geliyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği bölümünde 40 yıldır bu görevi yapıyor Prof. Cem Ersoy'u görevden aldılar. 31 yıldır Bilgisayar Mühendisi kendisi. Uluslararası makalelerde 11 bin 433 atıf yapılmış. 290 bilimsel eseri var. 35 yarışma projesini yönetmiş. Bu kişiyi görevden alıyorlar. Vicdanı olan ve AK Parti'ye oy vermek isteyen vatandaşlarıma sesleniyorum. Bu kişi Türkiye'nin adını bütün dünyaya duyurmuşsa, bir bilgeyse bu insanı neden üniversiteden alırsınız? Akıl ve mantıkla bağdaşır bir yönü yok. Bir 4-5 ay daha sabredeceksiniz ondan sonra her şey düzelecek.
Bozkurt Belediye Başkanımız burada. Benim özelliğim şikayet etmem, varsa bir sorun sorunu çözmek isteriz. Önce Şanlıurfa'da çiftçilere, 'Bize büyükşehiri verin, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz' dedim. Sonra malum zat, 'Elinden tutan mı var?' dedi. Bozkurt Belediye Başkanımız bunu yaptı. Erdoğan'ın bilmediği bir şey var bu kardeşiniz hesap uzmanı. Diğer belediyelerimiz de benzer uygulamalar yapıyorlar.
Erdoğan sonunda çıktı konuştu. 'Yeter söz milletindir' diyor. Eyvallah, eyvallah. Sanki 20 yıldır yok da şimdi diyor. Kazanmak için bütün tuşlara basmış durumda. Acizliğinden şehit Menderes'i bile malzeme yapmaktan çekinmiyor. Bak Erdoğan, bozuk saat bile günde 2 kere doğruyu gösterir. Bu konuda haklısın, yeter söz milletindir. Ey Erdoğan, yeterse senin saraylarına yeter. Yeterse, senin çocuklarının milyon dolarlık vakıflarına yeter. Yeterse, senin beşli çetelerine yeter. Yeterse senin mafya babalarına, uyuşturucu baronlarına yeter. Yeterse Sinan Ateş'i öldürttüğünüz torbacılara yeter. Yeterse her türlü pisliği ülkemize sokan fotoromanına yeter. Yeterse senin o kadınlara küfreden diline yeter. Hırsızlıklara, çakallara, SADAT'a, Asrika'ya yeter. Yeter söz milletindir. Söz Millet İttifakı'nındır. Yeter be, yeter. Yeter artık.