İmamoğlu'ndan Erdoğan'a Amasya'da ikinci 'çivi' cevabı
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Amasya’da vatandaşlarla bir araya geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Millet İttifakı’nın Amasya milletvekili adayları, Altılı Masa’nın Amasya il başkanları ve belediye başkanlarının eşlik ettiği İmamoğlu, Anıt Meydanı’nda düzenlenen “Halk Buluşması”nda konuştu. İmamoğlu, yağmura rağmen alanı dolduran vatandaşlara özetle şunları söyledi:
“UMUTLA GELECEĞE BAKACAĞIZ”
“Bolluk ve bereketle, milletimizle beraber ıslanacağız. Gözyaşıyla değil, umutsuzlukla değil; umutla, umutla, umutla, bereketle, bollukla, birbirini severek, coşarak, ayakta, yağmurla da tatlı tatlı ıslanacağız. Güneş açacak. Ona bakın. Umutla, geleceğe bakacağız. Güzel kızların gözlerinden bakacağız. Yakışıklı delikanlıların gözlerinden bakacağız. Memleketimin her insanını kalbinden geçen, en güzel duyguların var olacağı bir bahar geliyor. Ve milletçe başaracağız. Amasya, başka bir duygunun şehri. Burası; Cumhuriyet’in, Atatürk'ün adım adım attığı Cumhuriyet izinin şehri. Amasya, ‘Bu milletin istiklalini kurtaracak olan, milletin azmi ve kararlılığıdır’ sözünün çıktığı yer. Amasya, Atamızın coştuğu yer. Bu yolculuk, Amasya'dan Sivas’a, Sivas'tan Erzurum'a, tekrar Sivas’a… Daha sonra kongreler biter, Hacıbektaş'a uğrar. Milleti adına dertleşir kadim topraklarla. Ve Atatürk Ankara'ya varır, bir söz söyler: ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ Ve benim çok sevdiğim o güzel şiirin bir sözü, bir mısrası; 86 milyon insanımızın özgürlüğüyle ilgili, kararlılığını ifade eden, ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım.’ İşte biz, demokrasi aşığı bir milletiz. Özgürlüğünden taviz vermez bir milletiz. Bizi kimse zapt edemez, bastıramaz, alıkoyamaz, gasp edemez. Belki bu girişimi yapar, ama asla buna fırsat vermeyiz.”
“ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN BURADAYIZ”
“Çocuklarımızın geleceği için buradayız. Çocuklarımızın geleceği için toplandık. Gençlerimizin umudu için buradayız, yüzü gülsün diye buradayız. Kadınların toplumdaki yeri güçlensin diye buradayız. Kadına şiddete karşı olduğumuz için buradayız. Kadının emeğini, hak ettiğini elde etmesi için buradayız. Erkekler, beyefendiler; onurludur, gururludur. Çalıştığının karşılığını almak ister, işsiz kalmak istemez. Cebinde beş kuruş olmadan, hiç kimse yaşayamaz. Millet, fakirlikle yüzleşiyor. Bugün ülkemizin 5 yıl öncesine dönük bir oran yaptığımızda, yarı yarıya fakirleştik. Benim güzel annelerim var burada. Çok güzel hanımefendiler, genç hanımefendiler var.
Sormak istiyorum: Sevgili hanımefendiler, bayram geliyor. Bayramda gönlünüze göre bayramlık alışverişi yapabilecek misiniz? Sizler evinizde misafiri ağırlarsınız. Günler yaparsınız. O günlerde komşularınız ağırlarsınız. Zengin sofralar hazırlamak, bizim milletimizin geleneğinde vardır. O sofraları kurabiliyor musunuz hanımefendiler? Kıyma olmuş 300 lira. Et alabiliyor musunuz? Sevgili gençler; halanız, dayınız, tanıdığınız, ahbabınız, çavuşunuz olmadan, o partiye üye olmadan işe girebilir misiniz? Hayır. İşte biz, o emek, hak, hukuk zincirini yeniden tamir edeceğiz ve şunu kuracağız: ‘Ben çalışırsam, olur’. ‘Ben istersem, olur’. Bu ülkede, bu milletin ürettiği hangi değer varsa, 86 milyon insanımızla paylaşılacak bir dönemi başlatacağız.”
“NEDEN KURTULACAĞIZ?”
“Neden kurtulacağız? ‘Ben ne dersem o olur’dan kurtulacağız. ‘Ben ne dersem onu yapacaksınız’dan kurtulacağız. Hayatı boyunca, ‘Ben, ben, ben, ben, ben’ diyenden kurtulacağız. ‘Biz’ demeye geliyoruz, biz. Birlikte yönetmeye geliyoruz. Onun için Altılı Masa kıymetli. Onun için Millet İttifakı, vazgeçilmez yolculuğumuzdur. Bu dönem, bu seçim başka bir seçim. Amasız, fakatsız, onun sapı, bunun çöpü demeden, bu süreçte bölünmeyeceğiz. Biz, bu zaman diliminde birleşeceğiz. Birliğin gücünü göstereceğiz. Birlikte kazanacağız, birlikte. Ben, bu birlikte kazanmayı iyi biliyorum. İstanbul'da, Millet İttifakı'yla kazanmanın ne olduğunu iyi biliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'yla, Sayın Meral Akşener'in yan yana nasıl bir güç yarattığını biliyorum. İstanbul'u, tabii ki sadece iki partiyle değil, büyük bir konsensüsle kazandık. Aslında Millet İttifakı’nın temeliyle kazandık. Onun için kazanmayı biliriz be. Biliriz kazanmayı. Kazananlar kulübü değişti. Eskiden bir avuç insandı. Şimdi millet kazanıyor, millet. Milletin dönemi başlıyor, bir avuç insanın dönemi bitti, bitiyor, bitecek. Biz kazanacağız, birlikte kazanacağız.”
“MEMLEKETİMİN 86 MİLYON İNSANI MUTLU OLACAK”
“İstanbul'da 4 yıldır görev yapıyor. 4 yıldır millete ait parayı ahlaklı kullanıyoruz. Hesap veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Alnımız ak. Milletin huzuruna çıkıyoruz, kimseyi birbirinden ayırmıyoruz. Bir şehrin yöneticileri, kamu yöneticileri. Ben de kamu yöneticisiyim. Tek farkım, beni millet seçti. Örneğin, valiyi devlet atadı. Devlet, eğer sen CHP'liysen, bir bürokratını senin açılışına bile yollayamıyor. Bırakın açılışı; örneğin depremi konuşacağız, bilimi konuşacağız… Senin toplantına onu bile yollayamıyor. Böyle bir düzen. Ben ne yapıyorum? 39 ilçeye eşit hizmet yapıyorum. 39 ilçeye gidiyorum. Hangi partiden seçilmiş, önemli değil. Benim için millettin seçtiği, en önemli şey. Belediye başkanını davet ediyorum, konuşuyoruz, dertleşiyoruz. Projeleri, onların isteğine göre yapıyoruz. Şu anki akıl ne yapıyor biliyor musunuz? Şöyle ortadan burayı bölüyor. Diyor ki, ‘Benden olanlar, benden olmayanlar.’ Allah aşkına, bu milletin ötekisi, berikisi olur mu? Bir de bunlarda bir cihaz var, senin gözlerine bakıyor, diyor ki, -haşa Ramazan ayındayız, Ramazan’ınız mübarek olsun- ‘Sen inançlısın, sen değilsin.’ Benim Yaradan'la arama Allah aşkına kim girebilir? Bu akıl, o akıl. Biz ise, öyle değil. İnancı ne olursa olsun, ona kurban olurum. O, insan. Benim 16 milyon insanım mutlu olacak. Bakmayız kim olduğuna. Benim memleketimin 86 milyon insanı mutlu olacak.”
“BU AKIL 4 YILDIR BENİMLE UĞRAŞIYOR; MİLLET ANLIYOR KİMİN UĞRAŞTIĞINI”
“Bir de bu akıl, başka bir şey daha yapıyor: Dört yıldır benimle uğraşıyor. Siz anladınız kimin uğraştığını. Bana arkadaşlar diyor ki, illa ismini söyle. Millet anlıyor kimin uğraştığını canım. ‘Efendim, dört yıldır İBB'de çivi çakılmamış.’ Bir insanın Allah gönül gözünü kör eylemesin. Öyle olunca hiçbir şey görmüyor bunlar. Koca eserleri göster -mesela 10 tane metro, onlar başaramamış, becerememiş, biz yapmışız- onları göster; görmezler. Onun için bunların gönül gözleri de körleşmiş. Ama olsun, onları da iyileştireceğiz, göreceksiniz. Ben diyorum ki, ‘Allah aşkına, bu lafları bana yetiştireceğine, hala masanda duran, seçime bir ay kaldı, bir ay sonra zaten gidiyorsun, giderayak bir imza at. Neyin imzasını at? 300 otobüs alacağız, onun onayının imzasını at. Metroya kredi onayı alacağız; onun imzasını at. İmzayı atmaktan bile geri duran insanlar bunlar. Ben şimdi bir şehre gidiyorum. O şehrin belediye başkanını ararım. Hiç partisine bakmam.”
AMASYA BELEDİYESİ’NE “EMRE CAN BAĞA” TEŞEKKÜRÜ
“Bizim burada genç bir evladımız öldü. Allah rahmet etsin. Amasya Gençlik Kolları Başkanımız Emre Can Bağa. Ona rahmet diliyorum. Ruhu, mekanı cennet olsun. Kardeşimizin ailesine sabır diliyorum. Bizim arkadaşlar, kardeşlerim, düşünmüşler; onun adına park yapacağız. Bizden istediler. Biz de teknik ve ekipman desteğimizi sunduk ve yolladık buraya. Buradaki belediye de kabul etti. Ben Belediye Başkanı’na teşekkür ediyorum. Bu kadar basit. ‘Amasya Belediyesi şu parti, Tokat Belediyesi bu parti, İstanbul Belediyesi o parti. Siyaset yapılır. Ama siyaset nedir biliyor musunuz? Parti nedir biliyor musunuz? Millete hizmet için araçtır, amaç olamaz. Amaç millete hizmet etmektir. Milleti mutlu etmektir. Bunlardaki akıl, partiyi mutlu etmek. Hatta partiyi bile değil, bakın bir avuç insanı mutlu etmek, bir avuç. Bu dönemden kurtulacağız. Bu dönemin esiri olmayacağız. Biz, partizanlığı da İstanbul'dan söküp attık, şimdi de devletimizin bütün kurumlarından söküp atacağız.”
“14 MAYIS’TA, MİLLET AYAĞA KALKACAK”
“14 Mayıs’ta millet ayağa kalkacak. Ahlaklı ve erdemli bir siyasi dönem başlayacak ve biz o an itibariyle bambaşka bir geleceğe yelken açacağız. O geleceğe, hep birlikte yürüyeceğiz. Başka bir seçim bu 14 Mayıs. İkna edin, görev alın. Sandıkta görev alın, oy kullanın. Sandıkta oy kullanma rekoru yaşayacak Türkiye. Bu seçim, milletimizin yüzyılının seçimi, 21. yüzyılın seçimi. Cumhuriyet’imizin 10. yıl seçimi. Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılının seçimi. Onun için çok önemli, onun için biz yöneticilerin sorumluluğu çok büyük. Ama inanın, sizlerin de sorumluluğu büyük. O güzel evladım için çok çalışacağım. Her evdeki bebek için çalışacağım. Her evdeki çocuk için çalışacağım. Hep birlikte çalışacağız. 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu liderliğinde çalışacağız.”
“EN ÇOK GEZEN KİMMİŞ BİLİYOR MUSUNUZ? NE TESADÜF; O DA OYMUŞ!”
“Ben, İstanbul Belediye Başkanıyım. Efendim diyorlar ki, ‘Ekrem İmamoğlu İstanbul'u bıraktı, şehirleri geziyor.’ Şunu söyleyeyim: İstanbul Büyükşehir Belediye başkanları tarihinde, en az il dışına çıkan Belediye Başkanıyım. Kayıtlı bu. En çok gezen kimmiş biliyor musunuz? Ne tesadüf. O da oymuş. En çok gezen, vallahi oymuş. Şimdi bana da ‘Efendim çok geziyor’ diyorlar. Ben gezmiyorum, milletimizle dertleşiyorum. Önümüzde seçim büyük seçim. O benim gezmemden şikayetçi. Niye biliyor musunuz? Ne dedi? ‘İstanbul'u alan, Türkiye’yi alır’ dedi. Ne dedi? ‘İstanbul’u kaybeden, Türkiye'yi kaybeder’ dedi. Seni gidi seni. Ben gitmeyeceğim! Gideceğim tabii. Amasya'ya da gideceğim. Tokat'a da gideceğim. Yarın da Çanakkale'deyim. Ama ondan sonra, her hafta 7-8 tane İstanbul'da açılış yapacağım. Ben çalışıyorum. Hem de kiminle biliyor musun? Damadımla, kızımla, oğlumla, değil, eşimle dostumla değil; milletin evlatlarıyla çalışıyorum. Milletin liyakatlı evlatlarıyla çalışıyorum. Arkamda gözüm yok. Ama benim arkamda, İstanbul'da liyakatli insanlar var. Benim arkamda 16 milyon İstanbullu var. Ben şimdi bu zenginliği görünce diyorum ki; ‘Millet İttifakı’nın da arkasında, ben de hissediyorum, benim de arkamda artık 86 milyon var. Özellikle gençler var. Yeter ki, zenginliğimizi paylaşmayı bilelim. ‘Ben zengin olacağım’ dersen olmaz. 86 milyon insanımızı zengin etmeye geliyoruz.”
“KILIÇDAROĞLU'NU CUMHURBAŞKANI YAPACAK MIYIZ? HAYIRLI OLSUN”
“İşi gücü ‘Ben’ diyen akla, 14 Mayıs'ta güle güle dememiz için, birliğin gücüne inanacağız. Asla bölünmeyeceğiz. Bölünmek yok. Yok efendim, birinci turda kazanılmazmış, kazanılırmış, ikinci turmuş… Öyle bir şey yok. Acelemiz var. Bir gün bile kaybedemeyiz. Ben, 14 Mayıs'ta seçimi kazanmak istiyorum. Memleketim adına istiyorum, milletim adına istiyorum. Onun için birliğin gücüne inanacağız. Biz, sizden oy istiyoruz. Aklı bir an için kızmış olabilir. Fikri değişmiş olabilir; kızma. Kızgınlıkların olabilir; yapma. Seni kucaklayacak Ekrem abin burada. Seni kucaklayacak çok insan var. Kızma, yapma. Sizi biz yanımızda istiyoruz. 15 Mayıs'tan sonra gene konuşur, dertleşiriz, eksiklerimizi görürüz, sıkıntılarımızı çözeriz. Ama bu seçimde oyunuzu bölmeyeceksiniz. Herkesten bunu istiyoruz. Acelemiz var. Ben, 15 Mayıs sabahı, enerjisi bol, yemyeşil, güneşi bol memleketime uyanmak istiyorum. Ve bunlara ‘güle güle’ demek istiyorum. ‘Hadi milletimizle çalışıp, başaralım’ demek istiyorum. Yapacak mıyız? Bir olacak mıyız? Birlikte olacak mıyız? Birliğin gücünün yanında olacak mıyız? Milletin İttifakı’nın yanında olacak mıyız? Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? Hayırlı olsun. Her şey çok güzel olacak.”
TORUN: “BİZİ YOKSULLAŞTIRAN BU İKTİDARI 14 MAYIS'TA GÖNDERECEĞİZ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da konuşmasında, “İnşallah 14 Mayıs'ta da Amasya'mızda bir güzelliği paylaşacağız ve Millet İttifakı'nı göreve getirip, 13. Cumhurbaşkanı olarak da Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapacağız. Sevgili hemşehrilerim, çok çektik çok. Bunlar var ya bunlar; iktidarları boyunca, maalesef bizi yok saydılar. Amasya'mızın her tarafı bereketli topraklarla dolu. Ne ekersen ek, fazlasıyla verir. Ama bunlar, çiftçiyi yok saydılar, üreticiyi yok saydılar. Ne yaptılar biliyor musunuz? Afrika'dan arazi kiraladılar, orada tarım yapmaya kalktılar. Yuhalamayacağız, onları göndereceğiz, hiç merak etmeyin. Artık bizi eti de otu da ithal eder hale getirdiler. Halbuki bizim bereketli topraklarımız var. Ama bunlar, rant gözlerine öyle bürümüş ki, maalesef sadece rantı düşünüyorlar. Ama vatandaşımızı düşünmüyorlar. Bunları, hep birlikte göndereceğiz. 14 Mayıs'ta, onlara sandıkta cevabını vereceğiz. Üreticiyi ‘yok’ kabul eden, yoksulu yoksul yapan, gençlerimizi dışarı gitmek zorunda bırakan ve bizi yoksullaştıran bu iktidarı 14 Mayıs'ta göndereceğiz. Artık gençlerimiz umutla bu ülkeye dönecek. Üreticimiz kazanacak, çiftçimiz kazanacak, halkımız kazanacak” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, Amasyalıların yoğun ilgisi altında kentten ayrıldı.