İmamoğlu'ndan dikkat çeken yanıt: En iyi herhalde Erdoğan bilir

İmamoğlu'ndan dikkat çeken yanıt: En iyi herhalde Erdoğan bilir
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'neden önünüzü kesmek istiyorlar' sorusuna, "Bunu en iyi herhalde Erdoğan bilir" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mardin'de yerine üçüncü kere kayyum atanan Ahmet Türk'ü ziyaret etti.

Ekrem İmamoğlu, Mardin'deki Deyrülzaferan Manastırı'nın önünde Halk TV'den Ferit Demir'in sorularını yanıtladı.

Demir, barışın sembolü bir zeytin ağacının önünde olduklarını da hatırlattı.

Ferit Demir, Ekrem İmamoğlu'na Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile girdiği polemiği hatırlatıp, "Sizin önünüzü neden kesmek istiyorlar? Yargı sopasını neden hep kullanmak istiyorlar?" sorusunu yöneltti.

Ekrem İmamoğlu, şöyle konuştu:

  • "Vallahi ben,bunu en iyi herhalde Erdoğan bilir ona sorsunlar ben bilmiyorum. Yani neden kesmek isterler? En iyi Sayın Cumhurbaşkanı bilir ona sorabilirler. Neden kesmek isterler bilmiyorum."

Ekrem İmamoğlu, Ahmet Türk'ü kayyum vesilesi nedeniyle ziyaret etmesinin üzücü olduğunun altını çizdi. İmamoğlu, 1000 yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşanıldığını vurguladı.

Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu:

"BÖYLE BİR ZİYARETİN VESİLESİ KAYYUM OLMAMALIYDI"

  • Şu anda da Deyrülzaferan, önemli bir, Süryani, kültürü ve inancı açısından önemli bir manastırdayız. Süryani vatandaşlarımız için çok kıymetli bir yer. Mardin'deyiz ve insan, Mardin'e, böyle hem şaşkınlıkla hem hayranlıkla bir yanı ile ne kadar zengin olduğunu kendisine hissettiren varlığıyla çok güçlü, kuvvetli, köklü bir şehrimizdeyiz. ve burada,bütün, inançlarıyla, bütün etnik kökenleriyle bir arada binlerce yıldır var olan bu ortamdayız. Biz neredeyse, bin yılı aşkındır burada bir devlet kültürüyle harmanlanan yapımızın, son, bölümünde Türkiye Cumhuriyeti devletimizin 101. yaşındayız. Böyle bir zenginliği ziyaret etmemizin vesilesi bir kayyum olmamalıydı. Yani, bu kadar derin, bu kadar büyük, bu kadar zengin, bu kadar köklü ve bu kadar iç içe milletin birbiriyle, huzur, barış ve güven içinde, bir yurttaş olma, bir özgür yurttaş olma, eşit hak ve hürriyetlere sahip olma, bu toprakların eşit hissedarı olma, tebaayı unutan, unutturan bir cumhuriyet döneminde demokrasisiyle güçlenme arzusu içinde olan böylesi bir ortamda ben, gelip Sayın Ahmet Türk'e geçmiş olsun 101. yılda dememeliydim. Ama onun için geldik Mardin'e. Bir yanı ile bütün o bahsettiğim hayranlık dolu cümlelerimin, kelimelerimin, sonuna ne yazık ki eklemek zorundayım.

"BU HATA NİÇİN YAPILIR?"

  • Ne yazık ki, biz,cumhuriyetimizin 101. yılında, daha güçlü bir demokrasiyi, adaletin,güçlü bir şekilde var olduğu, her doğan bebeğin kendini emin bir biçimde bu topraklarda yaşayacak ve yaşatacak bir devletin var olduğunu bileceği bir ortamı yaşamak ve daha büyükleri, daha yukarılara taşıma hedefi ile koşarken, ne yazık ki seçme ve seçilme hakkına müdahale, kötü bir uygulama kayyum atayarak, ne olduğu belli olmayan, ne için olduğu belli olmayan ve yani bunu burada üç keredir yapıp, üç keredir yine burada vatandaşın takdirinin çok daha fazla bir oranla destekleyip seçtiğini de göre göre, bu hata niçin yapılır? Bu eksiklik neden yapılır? Bu insanlara zulüm niçin yapılır? Anlamış değilim. İnşallah yani zeytin bir yandan barışı ama bir yandan o kadim dediğimiz o duyguyu besler. Çünkü gerçekten bazen hani yaşı yoksa bir ağacın, o zeytin işte yani yaşı yok. Binlerce yıllık, yaşını,bilemediğimiz zeytin ağacına bile rastlarız. Biz neyiz ki yani? İnsanoğlu nedir ki fani olarak? Hele hele makam nedir ki yani? O kadar gelip geçici ki bunun hissedilmesini isterim Mardin'den. O duygularla ben, bütün bu köklü duygularımla bütün ülkeme sesleniyorum ki, bir an önce özellikle hükümetin yetkililerine ve ne yazık ki bu kötü uygulamanın uygulayıcısı olan kim varsa hepsine şunun için sesleniyorum. Lütfen bu zulmü bu millete yapmayın. İşimiz mücadele olabilir, müzakere olabilir. Bakınız, yarışabiliriz, ama iyilikte yarışalım. Adalette yarışalım, kalkınmada yarışalım. Eğitimin daha iyi olması için yarışalım. Demokrasiyi daha fazla güçlendirmek için yarışalım. Ama yani makam korumak için, koltuk korumak için bunu yapmayın. Yaptıkları zaman böyle işte güzelim şehrimizi biz bir kayyum geçmiş olsun için yapabiliyoruz yani üzüle rak.

"O SİSTEM BAŞINIZ BELA OLUR"

  • Açıkçası orada işte kişisel itirazlar ya da bir kendi dönemini, koruma hırsı, ülkenin o bahsettiğiniz hukukun üstünlüğü ya da hukukun üstünlüğü yanısıra güçler ayrılığının muhafaza edilmesinin yerine kendimi nasıl korurum? Makamımı ne kadar daha fazla uzun sürdürebilirim çabası geçerse işte o sistem başınıza bela olur. Ağları örer yani. Şu anda ne yazık ki 2017'den beri özellikle ki bunun ilk temelleri 2010'dan beri atılıyordu ki o atılan ilk temellerin, atıcıları ya da destekleyicileri bizi 2016'da giriştikleri darbe girişimiyle rezil rüsva ettiler bütün dünyaya ama sonrasında onun kalıntılarıyla 2017'den bu yana başka bir rejimin, mücadelesi ve müdahalesi yapıldı ve bu da kendi içinde sefaletlerle dolu. Yani baştan ilköğretimi ikiye ayırıyorsunuz. Bunu ben demiyorum.

"DEPREMİN GÖBEĞİNDE SÖYLEDİ"

  • Sonuçta seçime giren ve o sistemi savunarak giren hem bir partinin genel başkanı hem de bir sistemin rejimin başındaki cumhurbaşkanı kimliğiyle ister istemez toplumu ikiye bölen bir, sürece evrildi Türkiye'deki model, ve ondan sonra ne oldu? Benden olanlar, olmayanlar. Benden isen ihya, benden değil isen bertaraf olursun dendi bu. Meydanlarda söylendi.
  • Orada burada söylendi. Yani bana oy verirsen hizmet alırsın dendi depremin göbeğinde Hatay'da. Yani depremi yaşamış bir şehirde bir seçim için bu cümle kuruldu. Dolayısıyla sorun sistemde, rejimde o bakımdan, kesinlikle bu ülkede kurulacak o söylediğim adaletli düzen, ve gerçekten o kuvvetler ayrılığının kalıcı bir biçimde sağlamlaştığı bağımsız bir yargı, iyi bir eğitim ve bu toprakların gücünün, nimetinin farkına varan, aidiyet duygusu yüksek bireylerin olduğu 86 milyon yurttaşın olduğu bir Türkiye Cumhuriyeti devleti muktedir, güçlü, ama vatandaşına karşı şefkat dolu.
  • Vatandaşına karşı iyilik dolu, gücünü kötülüklere karşı, kudretini kötü niyetli olanlara karşı gösteren o Türkiye Cumhuriyeti devleti o canın bayrağının altında 86 milyon insanını böyle pırlanta gibi yaşatır.

"O ZAMAN FİLİSTİN'DE ZULÜM OLMAZ"

  • O zaman ne olur biliyor musunuz? Filistin'de zulüm olmaz. O zaman hemen güneyimizdeki ülkeler birbirine girmez. Suriye'de insanlar birbirini öldürmez. Yani doğusu batısı Balkanlar Balkanlardaki ülkeleri düşünün. Avrupa'nın ortası bile artık Türkiye'nin iyi olmak zorunda olduğunun farkında. Çünkü her yer huzursuz oluyor. Türkiye bu kadar aslında bu toprakların, bu coğrafyanın, Ortadoğu'nun, Kafkasların hatta Ukrayna Rusya savaşının dahi böyle derinleşmesini engelleyecek ya da belki olmasını bile engelleyecek güce sahip olduğunu bilelim.

Çünkü burada başka bir medeniyetten bahsediyoruz.

"EN İYİ ERDOĞAN BİLİR"

  • Vallahi ben,bunu en iyi herhalde Erdoğan bilir ona sorsunlar ben bilmiyorum. Yani neden kesmek isterler? En iyi Sayın Cumhurbaşkanı bilir ona sorabilirler. Neden kesmek isterler bilmiyorum.
  • Sonuçta bu ülkede Adalet Bakanı adaletsizlik feryadı edenlerin sesini duyan kişi olmalı. Hükümetin sesini, yani yansıtan değil. Adaletsizlik feryadı olan insanların sesini duyan yani bırakın Ekrem İmamoğlu'nun kızgınlığını feryadını bırakın bir kenara benim ne söylediğimi yargı tacizi.
  • Ya bir tek şu hakimin ifade vermesine dahi ya bu nedir bu ses? HSK'ya gidip ben olsam Adalet Bakanı giderim HSK'ya ya niye çağırmıyorsunuz? Niye davet, yani öneride bulunurum HSK'ya. Yani niye çağırmıyorsunuz böyle bir şeyle biz yargılanıyoruz bir çağırıp hakimi bir dinlesinize niçin çağırmıyorsunuz derim.

"BU MİLLET İLE DALGA GEÇEMEZSİNİZ"

  • Bunu demiyorsun Ekrem İmamoğlu yargı tacizi demiş. Ekrem İmamoğlu bunu demiş şunu demiş. Yani ama bu niye biliyor musunuz? Herkes yani kendini temsil etmiyor ki. Bir rejim var ortada bir sistem var ortada ve o sistem neyi ifade etmesi gerekiyorsa onun aslında, sözcüklerini tekrar ediyorlar.
  • Bakıyorsunuz bir yıl önce iki yıl önce üç yıl önce başka bakanlar o gün başka koşullarda ne diyorlardı? Şimdi neyi normal buluyorlar ya da ne söylüyorlardı bugün niye koşullar değişti.
  • Şimdi başka bir şey söylenmesi gerekiyor haydi bir terminoloji değişiyor. Bu olmaz. Bu millet ile dalga geçemezsiniz alay edemezsiniz zaten ettirmeyecek. Ben bu milletin ferasetine vicdanına adalet duygusuna inanıyorum.
  • Tekrar ifade edeyim gerçekten ayıp ediyoruz bu topraklara gerçekten ayıp ediyoruz gerçekten mahcubiyet içerisindeyiz. Gerçekten başımızı öne ediyoruz. Gerçekten itibarımızı yerle bir ediyorsunuz her şeyimizi kötü etkiliyor bu. Ekonomiden sorumlu bakana gitsin sorsunlar bakalım şu işlerin dünyadaki ekonomi ile kurduğu irtibatın olgunlaşmasında iyileşmesinde itibarlarını yerle bir ediyor mu etmiyor?

"MEHMET ŞİMŞEK AÇIKLASIN"

  • Ya da açıklasın yok ya her şey güllük gülistanlık Sayın Şimşek açıklasın. Desin ki her şey güllük gülistanlık bizim hiçbir sorunumuz yok.
  • Bu yapılan adalet ile ilgili yapılanlar şununla bununla ilgili yapılanlar kayyumlar bizim ekonomimizi çok iyi yapacak desin bütün sözlerim geri alacağım diyemez. Çünkü böyle bir kural yok. O bakımdan arzumuz dileğimiz Mardin'den bu güzel duyguları bütün ülkeye iletmek.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi