İmamoğlu: Siz batıksınız batık, ama bu milleti batıramayacaksınız
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Kastamonu’da Daday Belediyesi Kapalı Pazar Yeri Açılış Töreni’ne katıldı. İmamoğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
'16 milyon İstanbullunun Kastamonu'ya selamını getirdim'
“Biz buraya bir açılış yapmaya geldik ama burada açılıştan fazlası var, bunu görüyorum. Genel başkan yardımcımız Sayın Seyit Torun ile muhtelif noktalarda yaptığımız açılışlara gidiyoruz, evet bir coşku var ama burada başka bir durum var. Burada niçin olduğunuzu biliyorum. Siz diyorsunuz ki ‘Milletin iradesine kimse dokunamaz’. Bu mesajı çok kuvvetli veriyorsunuz.
Çocuklarımıza, bugün bizi yalnız bırakmayan gençlerimize biz mahcup olmayacağız. Onlara asla ve asla adaletsiz; hakkın, hukukun çiğnendiği bir Türkiye bırakmayacağız. Şimdi konuşacaklar, ‘İmamoğlu neden Kastamonu’ya gitti’ diye soracaklar. ‘Kardeşim, Kastamonu’da ne işin var’ diyecekler. Ben, 16 milyon İstanbullunun Kastamonu’ya selamını getirdim; bu bir. İkincisi; yüz binlerce Kastamonulu hemşerimin İstanbul’dan selamını getirdim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, yüz binlerce Kastamonulunun yaşadığı İstanbul’dan Kastamonu’ya, Daday’a veya diğer ilçelere yardımcı olmayacağım da ne yapacağım? Tabii ki olacağım.
'İstanbul eşittir Türkiye'
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’nin her noktasına sorumlu bir kurumdur. Bunu tüm yüreğimizle görevimizin başından beri hissediyoruz. İstanbul’un Türkiye demek olduğunu ben söylemedim, kendileri söylüyor, hepimiz söylüyoruz. İstanbul, gerçekten eşittir Türkiye. Türkiye, İstanbul’da yaşanır. İstanbul, Türkiye’nin her yerinden insanımızın var ettiği, dünyanın en önemli şehirlerinden birisidir. Onun için Daday’da olmaktan, Kastamonu’da olmaktan, sizlerle bir arada olmaktan, bu güzel Daday’a böyle bir hizmet kazandırmaktan çok mutluyum, çok gururluyum.
Bazen ben de ‘Her şey çok güzel oldu’ diyorum ama aslında ‘Her şey çok güzel olacak’, sürdürülebilir bir mutluluk felsefesi. Hiçbir gün, sabah kalktığınızda, ‘Evet, her şey çok güzel oldu’ demeyeceğiz. Daha iyisini hedefleyeceğiz. Milletimizi, memleketimizi daha ileri taşımak için hep daha iyiye koşacağız. Onun için, ‘Her şey çok güzel olacak’, tam da bizim ruhumuza göre. Olduğuyla yetinmeyeceğiz. Kaldı ki bugün gerçekten kötü işleri, kötü konuları konuşur durumdayız. Adaleti konuşuyoruz, düşünsenize. Memleketimizde iftirayı konuşuyoruz, memleketimizde ne yazık ki kötülüğü, ayrışmayı konuşuyoruz. İnsanlarımızı bir gün inancından dolayı ayrıştırıyoruz, bir başka zaman etnik kökeninden dolayı ayrıştırıyorlar. Bir başka zaman insanlarımızı inançlarından dolayı ayrıştırıyorlar.
'Milletimizin beklentisi siyasetin edepli, haysiyetli bir mücadele olmasıdır'
Ben, bu güzel cennet vatanı evimiz gibi görüyorum ve bu evin tapusu bu ülkenin 86 milyon insanına ait. 86 milyon insanı, bu evin, bu cennet vatanın eşit hissedarı. Kendini bu memleketin sahibi gören kişiyi ya da bir avuç insanı bu millet, 2023 yılının mayıs ayında yollayacak. Milletçe coşkuyla; milyonlarca, on milyonlarca vatandaşlarımızla yiğitçe, mertçe bir mücadeleyle demokrasinin tüm kurallarını gözeterek ve demokrasiye zarar vermelerine asla müsaade etmeden, 2023’te hep birlikte büyük bir zafer elde edeceğiz. Milletimiz için elde edeceğiz.
Siyaset iddialı rakipler arasında mertçe ve yiğitçe yapılır ama bugün ne yazık ki bu kuralı çiğneyeler var. Karşınızda rakipler değil de düşmanlar varmış gibi davranmaya başlarsanız her şeyi yapar olursunuz. Nifakı sokarsınız, siyasete kavgayı sokarsanız, her şeyi yapmaya gayret edersiniz. Halbuki milletimizin beklentisi, siyasetin edepli, haysiyetli bir mücadele olmasıdır. Peki ne yapıyorlar? Onlar, Ekrem İmamoğlu’na ceza vermeye kalkıyorlar. Yetinmiyorlar, her gün bir soruşturma uydurma gayreti içinde oluyorlar. Baktılar oradan da bir şey çıkmayacak, ‘Hadi dönelim, Ekrem İmamoğlu’nun 6-7-8 sene önceki görevinden bir şeyler bulmaya çalışalım.’
'Siz batıksınız batık, ama bu milleti batıramayacaksınız'
Şimdi, ölü dosyaları dirilterek iddianame ortaya koyma çabası içerisindeler. Soruşturma açıkçası o kadar mesnetsiz, o kadar kapalı dosyalar ki üstüne hiçbir şey ekleyemiyorlar, ‘Bari dava açtıralım, buradan bir şey çıkartamasak da leke atarız, kirletmek için elimizden geleni yaparız’ diye düşünüyorlar. Yetinmiyorlar, Fatih Sultan Mehmet’in tablosunu aldık diye soruşturma gayreti içerisinde olan, ne yazık ki devletimizin teftiş ahlakını temsil etmeyen, siyasi partinin milletvekili adayı kimliğiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne teftiş değil talimatı yerine getirmek için yol alan müfettişler soruşturma açma gayretindeler. Bu, tam da iflas etmiş bir esnafın veresiye defterini karıştırması gibi. Karıştırmaya siz devam edin, siz batıksınız batık, ama bu milleti batıramayacaksınız.
Kendilerini milletin üstünde görenler, yargıyı siyasetin silahı gibi kullanmaya gayret edenler, milletin vicdanında asla kazanamazlar. Siyaset, milletin hakemliğinde yapılan edepli bir iştir. Türkiye, bugün, az önce söylediğim kötülükleri yapma gayreti içinde olan bir iradeyle, hükümetle karşı karşıyadır. Ülkenin dört yanında insanlarımız şu mesajı veriyor; ‘Milletin kararını ancak millet değiştirir. İstanbul için adalet, Türkiye için adalet’ diyorlar. Yetinmiyorlar, ‘Hak, hukuk, adalet’ diyorlar. Bu ses, hep yükseklerde çınlıyor. Bizde her yaştan insanımız, bu süreci haysiyet mücadelesi olarak kabul etmiş durumdalar.
'At da bizim, Üsküdar da bizim'
Bugün ne yazık ki İstanbul’da açılan bir davayla ortaya konan bir ceza sonrasında üst yargının ne yapacağına dair dedikoduların, yorumların yapıldığı günleri yaşıyoruz. Gündemleri ne yazık ki İstanbul, Ekrem İmamoğlu. ‘Ceza alırsa şöyle olur, siyasi yasak alırsa böyle olur’ gibi her gün bu konuyu tartışaduruyorlar. Ben, asla bu işlerden etkilenecek seviyede bir demokrat siyasetçi değilim. Hatta söyledim; ben, ılık su demokratı değilim, asla olmayacağım. Bu millet, açıkçası yorumları yapan, sahayı ve toplumu etkilemek isteyen insanlara cevabını verir. Koltuktan güç aldıklarını zanneden insanlar, yarın çay kahve içecek kahvehane bulamayacaklar. Milletin yüzüne bakamayacaklar. Bu millet seçim gecesi gereğini yapsın, bak bakalım bugün bu lafları edenler, göze girmeye çalışanlar nasıl bir gecede kalıp değiştirecekler. O iri iri cümleleri kullananların nasıl kağıttan kaplan oldukları ortaya çıkacak.
Ben sırtımı Türkiye’mize yasladım, ben sırtımı Kastamonu’ya yasladım, ben sırtımı 16 milyon İstanbulluya yasladım. Ben çok rahatım, çünkü milletimizin vicdanına güveniyorum. Millet yanınızdaysa hangi çılgın size zincir vuracakmışşaşarım. Öyle yok atı alıp Üsküdar’ı geçmek. İstanbul’da o iş bitti. At da bizim, Üsküdar da bizim.
Bizim yapacak çok işimiz var. İcraata odaklıyız, üretime odaklıyız, çözüme odaklıyız. Bizim gözümüz başka bir şey görmez. Memleketimizin bir köşesinde sorun varsa koşar gideriz. İstanbul’umuzun 39 ilçesine eşit hizmet götürdüğümüz gibi yurdumun her insanına, her köşesine gücümüz, bütçemiz yettiği ölçüde katkı sunma gayretinde olduk, olmaya devam edeceğiz. Biz; birliğe, paylaşıma ve kardeşliğe odağız. Milleti bölmek isteyenlere; çocuklarımıza, gençlerimize geleceği konusunda ümitsizlik vermeye çalışanlara karşı mücadele içerisindeyiz.
'Ben, milletimin kalbine girmeye adayım'
Bugün de işte İstanbul'da başlayan bu güzel birliktelik, Altılı Masa’nın, diğer siyasi partilerimizin de iş birliğiyle Gelecek Partisi’yle, DEVA Partisi'yle, Saadet Partisi'yle ve Demokrat Parti'yle birlikte Türkiye'mizi tekrar güçlü bir demokrasiyle buluşturma mücadelesinde bizim belediyelerimizin ortaya koyduğu erdemli, ahlaklı, adaletli bir duruşla bütün Türkiye'ye yaymanın gayreti içerisindeler. O gün, bugün. Yani o yıl, bu yıl olacak. Milletle bu süreci hep birlikte başaracağız. Ben, milletimin kalbine girmeye adayım. Makamların en güzel yeri orası. İstanbul'da ben bunu yaşadım, yaşamaya devam edeceğim.
Bana, Beylikdüzü'nde ilk belediye başkanı olduğumda demişlerdi ki ‘Hedefiniz ne?’ ‘Burada yaşayan herkesin kalbine girmek; oy versin, vermesin.’ Şimdi ben hem İstanbul’umuzun hem de ülkemizin, milletimizin, bütün milletimizin kalbine girmek istiyorum. İyi dinleyerek, güzel konuşarak ve en güzel mesajları vererek, siyasetin kirli dilinden uzak durarak… Çocuklarla konuşurken dikkat ederiz öyle değil mi? Onların yanında kötü söz söylemek yanlıştır. Dolayısıyla sizlerle konuşurken ben, aslında sizin evlerinizdeki çocuklarla, bebeklerle bile konuşuyorum. Onların kalbini incitecek tek bir laf dahi etmeme gayreti içerisindeyim. Onun için burada, Daday'dayız ve bu güzel pazar yerini insanlarımızın hizmetine sunuyoruz.
'Pazar kurulacak, oyun bozulacak'
Burada görüyorum ki inşaatı bitmiş olan bu alanda sadece belediye başkanımız bir pazar yeri hedefi koymamış, aynı zamanda burada çok çeşitli etkinlikleri yapacak bir alan da oluşturmuş. Yani bir bakmışsınız milletimiz mayıs ayında ‘Yeter, söz milletin’ demiş, zaferi kazanmış, hava da biraz yağmurluysa burada demokrasi bayramı yapıyormuş gibi düşünün. Tabii ki Kastamonu'nun Daday’ında da varız, Araç’ta da Cide'de de bütün ilçelerinde varız. Kapımızı çalan her ilçesine katkı sunarız, yanlarında oluruz. Onun yanında olmak, şehrin insanlarına katkı sunmak güzel bir şey. Kastamonu'nun böyle derviş gibi güzel sözleri vardır. ‘Pazar kurulacak, oyun bozulacak’. Aslında burası onun da mesajını veriyor. Evet, pazar kuruldu, oyun da bozulacak.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da siyasi yasak alacakmış. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nu bunlar cezaevine atacakmış. Ya da İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na kayyum atayacakmış. Ben de onlara diyorum ki vallahi benim iman dolu bir göğsüm var, Allah şahit. Bu kadar insanın o güzel duygusu, o vicdan dolu bakışı olduğu sürece siz, milletin İstanbul'da iradesini temsil eden Ekrem İmamoğlu’nun saçının teline dokunamazsınız.
'2023’te coşkuyla demokrasi kazanacak, her şey çok güzel olacak'
Hep birlikte çok güzel işler başaracağız. İnandığımızda neler yapacağımızı gördük. Biz, İstanbul'da insanlarımıza yapılan haksızlığa, hukuksuzluğa karşı 13 bin oy farkını nasıl 806 bin oy farkına çıkarttığımızı gördük. Bütün partilerin oyunu aldım. ‘Allah'ım’ diyorum, ‘en mutlu insanım’. Yüzde 55’e yakın, İstanbul'un tarihinin en yüksek oyunu alan belediye başkanı oldum. Heyecanım o kadar yüksek ki kendimi o kadar genç hissediyorum ki dere tepe gezeceğiz. Memleketimizin her yerini dolaşacağız ve göreceksiniz, 2023’te coşkuyla demokrasi kazanacak, her şey çok güzel olacak diyorum.”