Erdoğan’a yıllarını veren isimden İmamoğlu isyanı

Erdoğan’a yıllarını veren isimden İmamoğlu isyanı
Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan'ın cezaevine girdikten sonra İBB Başkanlığını emanet ettiği Gürtuna, Kanal İstanbul'un felaket getireceğini söyledi. Erdoğan'ın bir zamanlar sağ kolu olan Gürtuna, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına da tepki gösterdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini Recep Tayyip Erdoğan cezaevine girmeden önce devralan ve uzun yıllar Erdoğan’ın en yakın isimlerinden biri olan Ali Müfit Gürtuna, BirGün’den İsmail Arı'ya konuştu.

1998-2004 yılları arasında İstanbul’u yöneten, aynı zamanda hukukçu olan Gürtuna, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının hukuki açıdan doğru olmadığını vurgularken, Kanal İstanbul projesine ise ilk günden beri karşı olduğunu belirtti.

"İMAMOĞLU TUTUKLANMASIYLA TOPLUM MİLYARLARCA LİRA ÖDEDİ"

Gürtuna, İmamoğlu ve İBB bürokratlarının tutuklanmasıyla ilgili şunları söyledi:

"Tutukluluk bir cezalandırma usulü, yöntemi olmamalı. Tutukluluk istisnai bir durumdur. Şafak vakti bir belediye başkanının evinin çok sayıda polisle basılmasını ve tutuklanmasını doğru bulmuyorum. Sonra kadınlara, çocuklara sirayet edecek boyutlara da yöneldi… Sonuç olarak milyarlarca liralık bir bedeli bu toplum ödemiş oldu. Gerek var mıydı buna? Bence yoktu."

1109p3.jpg

Delil ve süreç yönetiminin kamuoyunu ikna edici nitelikte olmadığını belirten Gürtuna, şu ifadeleri kullandı:

"Kamuoyunu ikna edecek bir delillendirme sistemi de ortaya konmamıştır. Gerekli araştırma ciddiyetle yapılıp dosyalar ikmal edilip ondan sonra harekete geçilmemiş, yolda da bulunur (deliller) şeklinde bir süreç işlemiştir… Deliller, gerekçeler inandırıcı nitelikte olmalıdır ki toplum da yapılanlara hak versin.

Sayın Erdoğan, zamanında böyle bir olaya maruz bırakıldığında ben onun yanındaydım, ona karşı oluşturulan adaletsizliğe de karşı durdum.

Kanal İstanbul projesine ilişkin değerlendirmelerinde ise Gürtuna, projenin büyük tehlikeler barındırdığını söyledi.

"Kanal İstanbul facia getirir" diyen Gürtuna, projeyi bilimsel veriler ışığında değerlendirdiğini ve karşı çıktığını belirtti.

"İSTANBUL'DA GEMİ TRAFİĞİ AZALIYOR"

2011’de projenin ilk açıklandığı dönemde de itiraz ettiğini vurgulayan Gürtuna, şöyle devam etti:

"Deniyor ki 'İstanbul Boğazı’nda gemi trafiği artıyor ve bunu rahatlatmamız lazım' ama bu tez doğru değil. İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin sayısı artmakta değildir azalmaktadır."

"TOPLUMUN ZEKASIYLA ALAY ETMEK DEMEKTİR"

Gürtuna, ekonomik ve çevresel yönleriyle de projeyi eleştirerek şunları söyledi:

"Boğaz’dan geçenlerden para alamıyoruz ama kanal yaparsak para alacağız' diyorlar. Bu toplumun zekasıyla alay etme mertebesinde. Boğaz dururken buradan niye geçsinler. Faydası olacak denilen konuların hiçbiri doğru değildir.

"İSTANBUL'UN SU KAYNAKLARI CİDDİ ZARAR GÖRECEK"

İstanbul’un su kaynakları da ciddi zarar görecektir. Bu pek bilinmez ama İstanbul bitki çeşitliği bakımından çok zengindir. Bu zenginliğe de ciddi zarar verecektir. Tuna Nehri ciddi kirlilik getiriyor ve bu kirlilik Kanal İstanbul ile Marmara Denizi’ne gelebilir. Peki trafiği zaten sıkıntılı olan İstanbul’da ulaşım nasıl sağlanacak? Belki onlarca köprü yapmak gerekecek."

"KANAL BİR FACİAYI MEYDANA GETİRİYOR"

Gürtuna, başkanlığı döneminde 25 yıllık bir plan yaptıklarını ve nüfusu azaltmayı hedeflediklerini belirterek, Kanal İstanbul’un bu planları bozduğunu söyledi:

"İki, üç milyon belki de beş milyon insan bu bölgeye gelecek. İstanbul’un nüfusu birkaç yıl sonra 30 milyon olacak ama İstanbul’un bunu kaldıracak gücü yok ki. Peki biz bu 30 milyonu nereye sığdıracağız? Hangi ulaşım akslarını hazırlayacağız? Şehircilik açısından da ele aldığımızda bu Kanal bir faciayı meydana getiriyor."

"İSTANBUL'UN ÇÖKMESİ DEMEK TÜRKİYE'NİN ÇÖKMESİ DEMEK"

Projeyi ekonomik açıdan da eleştiren Gürtuna, muhalefetin “rant projesi” eleştirilerine destek verdi:

"100 milyar dolarlık bir harcamayı, hiçbir faydası olmadığına inandığımız bir projeye mi harcayalım yoksa İstanbul’un depreme dirençli hale gelmesi için mi harcayalım. Deprem için harcasak İstanbul kurtulur. Çünkü İstanbul’un çökmesi demek Türkiye’nin çökmesi demek. Millet, devlet bu projenin bedelini ödeyecek ama ortaya çıkan ranttan küçük bir grup istifade edecek."

"475 DEPREM TOPLANMA ALANINI BEN YAPTIM"

İstanbul’un bugünkü haline dair de eleştirilerde bulunan Gürtuna, kendi dönemlerinde yapılan çalışmalara dikkat çekti:

"Bazen gazeteler yazıyor 475 deprem toplanma alanı yapılmıştı diye. Kimin yaptığını da yazmıyorlar… O, benim dönemimde olmuştu. Dünyanın en ileri deprem master planıydı. Dünyayı araştırarak AKOM’u kurmuştuk. Maalesef deprem toplanma alanı dediğimiz yerler imara açıldı."

Gürtuna, siyasi kutuplaşmanın Türkiye'de yükselmesi hakkında da şunları ifade etti:

"Bu benim hiç istemediğim bir ortam. Ayrıştırma stratejisi siyasette günlük sonuç alınan bir stratejidir ve ülkeye kalıcı olarak zarar verir. Bu bakımdan bugünkü yapıyı ben asla tasvip etmiyorum. Ben açılışlara her partiden insanları davet ediyordum. Metro açılışında mesela bütün partililer vardı. Eski belediye başkanlarının yakınlarını hep davet ettim.

Kaynak:Birgun