Türkiye, ABD'ye Karşı Tutum Almalı

CHP Parti Meclisi, her hafta toplanıp belirlediği belediye başkan adaylarını açıklıyor.

Ardından doğal olarak itirazlar, tepkiler geliyor, tartışmalar yaşanıyor.

Bu hafta açıklanan kararlar içinde en çok dikkati çeken Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yeniden aday gösterilmemesiydi. Anlaşılıyor ki CHP’nin yeni yönetimi Büyükerşen’den aday olmamasını istedi. Büyükerşen de kabul etti ve yerine birlikte çalıştığı Eskişehir
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce aday yapıldı.

Büyükerşen, tüm belediye başkanlarının örnek alması gereken bir isim. Rektör ve belediye başkanı olarak Eskişehir’i üniversiteler ve müzeler kentine dönüştürmenin yanı sıra, bozkırda yeşil bir kent yaratmasıyla Porsuk çayında nehir otobüsleriyle, gondollarla kenti bir turizm merkezine de dönüştürdü.
Örnek bir çağdaş kent yarattı. Eskişehir’i Türkiye’de “Eskişehir’i gördün mü, Eskişehir’e gittin mi” sorusunu sorduracak kadar bir efsane haline getirmeyi başardı.

Büyükerşen bir dönem daha belediye başkanlığı yapabilirdi. Ama olmadı.

Yerine aday gösterilen Ünlüce’in seçilmesi halinde Büyükerşen Hoca’nın yolundan gideceğine şüphe yok.

Adaylığı tartışılan isimlerden biri de ünlü sanatçı Erdal Beşikçioğlu’ydu. Beşikçioğlu, CHP’nin Etimesgut Belediye Başkanı adayı olması önerisini kabul etti. Etimesgut CHP’nin garanti seçim kazanacağı bir ilçe değil. Buna karşın Beşikçioğlu’nun bu öneriyi kabul ederek kariyerinin zirvesindeyken böyle bir siyasi risk üstlenmesi takdir edilmesi gereken bir tutumdur.

Türkiye hızla demokratik, laik sosyal hukuk devleti ilkelerinden, Atatürk devrimlerinden uzaklaşırken “Ben sanatçıyım işime bakarım, etliye sütlüye karışmam” diyerek süreci izlemekle yetinen sanatçıların aksine Beşikçioğlu’nun elini taşın altına koyması örnek bir karardır.

Adaylar arasında çok tartışılan bir diğer isim ise yeniden Hatay Belediye Başkanlığı’na aday gösterilen Lütfü Savaş oldu.

Savaş’a gösterilen tepkinin haklı nedenleri var.

Savaş, depremde yerle bir olan Hatay’ı uzun süredir yöneten belediye başkanı.

Hatay’daki binaların yarısından fazlası yıkıldı, on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti. Yıkılan binalar arasında Savaş’ın yönettiği dönemde yapılmış yeni binaların olması da dikkati çekiciydi.

Hatay’da yıkılan binalarda ve can kaybında belediye başkanı olarak Lütfü Savaş’ın sorumluluğu olmadığını düşünmek mümkün değil.

Ayrıca deprem sonrasında yıkılan rezidansların müteahhitlerini savunmuş olması da Savaş’ın hanesine eksi olarak yazıldı.

Elbette deprem sonrasında yaşananlar konusunda da Savaş’ın sorumluluğu var, Hatay’da hala depremzedelerin önemli bir kısmı çadırlarda ve konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor. Hala su sorunu büyük sıkıntı yaratıyor. Yağmur yağdığında çadır ve konteynerler su içinde kalıyor.

Aradan bir yıla yakın süre geçmesine karşın depremzedelerin çok kötü koşullarda bırakılmasında ilgili bakanlık gibi Hatay Belediyesi’nin de sorumluluğu olduğunu unutmamak gerekir.

Bu gerekçelerle Savaş’ın yeniden aday gösterilmesine itiraz edilmesi, tepki gösterilmesi haklı nedenlere dayanıyor.

CHP yönetiminin buna rağmen Savaş’ı niye yeniden aday gösterdiğini kamuoyuna açıklaması gerekir. CHP’nin yeni yönetiminin belediye başkan adaylarını belirlerken tabanda bölünme yaratmamayı esas alması en çok dikkat etmesi gereken yöndü.

Özellikle kurultay yarışındaki çekişmeleri geride bırakarak kazanma olasılığı en yüksek adayı belirlemesi en doğru karar olur.

Ancak bazı bazı büyükkent, il ve ilçelerde aday belirlenmesinin son günlere bırakılması yeni yönetimin kurultayın etkisinde kaldığını gösteriyor.

CHP yönetimi, sona bıraktığı seçim bölgelerinde kurultayı esas alarak hareket ederse büyük hata yapar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi