CHP'li Özkoç: 18 yıldır her seçim dönemi doğalgaz müjdesi veriliyor

CHP'li Özkoç: 18 yıldır her seçim dönemi doğalgaz müjdesi veriliyor
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, düzenlediği basın toplantısında gündeme değinerek, "18 yıldır her seçim dönemi, aynı şekilde doğalgaz müjdesi veriliyor" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Gündemi değerlendiren Özkoç, şunları söyledi:

“Seçim arifesi yine doğalgaz müjdesi. Dün, kabine toplantısı yapıldı. EYT’liler, emekliler, çiftçiler, esnaf; herkes, ‘Ne diyecek acaba, kabinede ne konuşuldu bizimle ilgili, ne açıklayacaklar’ derken… Erdoğan yine doğalgaz müjdesi verdi. Nasıl bir doğalgazmış bu? Bu doğalgazı bulup bulup da ne yapıyorlar gerçekten merak ediyoruz. 18 yıl oldu. 18 yıldır her seçim dönemi, aynı şekilde doğalgaz müjdesi veriliyor.

Sene sene doğalgaz müjdelerini saydı

9 Eylül 2004… Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Osman Saim Dinç Akçakoca açıklarında ekonomik ve ticari doğalgaz keşfini açıkladı. ‘Yıl sonuna kadar doğalgaz karaya çıkartılacak’ dedi. Çıktı mı, hayır. Bilgimiz yok.

20 Mayıs 2007… Dönemin Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Hilmi Güler ‘Akçakoca açıklarında çıkartılan doğalgaz Türkiye’de konutlarda tüketilen doğal gazın 10’da 1’ini karşılayacak’ açıklaması yaptı. Sonuç, yok.

26 Ağustos 2007… Dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler; Karadeniz’de petrol bulunduğu müjdesini verdi. Müjdeli haber Meclis’te tam da Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci tur oylamalarının olduğu saate denk geldi.

17 Haziran 2010… TPAO’nun Batı Karadeniz açıklarında sürdürdüğü doğalgaz arama çalışmalarında bin 600 metre derinlikte yeni rezerv bulunduğu haberi duyuruldu, Anadolu Ajansı tarafından. Sonuç, yok.

'Bu yalana gerçekten inanan var mı?'

25 Ağustos 2012… Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Hakkari yakınlarında petrol bulduklarını söyledi. ‘Hem özel sektör, hem TPAO; petrolü terör nedeniyle aramaya başlayamadık’ dedi.

28 Haziran 2020… Enerji Bakanı Fatih Dönmez yine, Akçakoca’da bir doğal gaz keşfi olduğunu duyurdu. Sonuç, yok. Dönmez, 'Rezervi yakaladılar, Batı Karadeniz tarafında böyle bir keşfimiz ve üretimimiz var’ diye açıklama yaptı.

Erdoğan da dün seçim takvimine uygun olarak 2023’ü gösterdi, ‘Yerli doğal gazı 2023’te hizmete sunacağız’ dedi. 20 yıldan beri bulup bulup bir türlü hizmete sunamadıklarını Tayyip Erdoğan açıkladı; ‘Biz önümüzdeki yıl yani seçimlerden sonra doğal gazı artık sunacağız’ diyor. Bu yalana gerçekten inanan var mı?

'Emekliler yoksulluk ve açlık sınırının altında'

Erdoğan, ‘2023’te aya ayak basacağız’ demişti. Gerçekten tüm Türkiye, ne zaman ayak basacak bunu merak ediyor. Erdoğan’ın 2023 için bir başka sözü daha vardı. Demişti ki, ‘Enflasyon tek haneli rakama düşecek.’ Bugün gerçek enflasyon yüzde 200’leri buldu. Yalan söylenir de böyle mi söylenir? TÜİK’in enflasyonu bile yüzde 84. AKP’nin yeni 2023 enflasyon hedefi yüzde 20. Kendi açıkladığınız enflasyon hedefi bile tek haneli rakamlarda değil. Bu nasıl milletle dalga geçmektir? Bu nasıl yalan söylemektir? Erdoğan dün, ‘2024’te tek haneli enflasyon’ dedi. 20 yılda yapamadıklarını nedense seçimden sonra yapacaklarını söyledi.

Yalanlar tükendi. Millet ‘Yeter artık’ diyor. Bugün vatandaş pahalılıktan dolayı kombisini açamıyor. Elektrikte asgari tüketim olarak kabul edilen 240 kilowatt saatin faturaya yansıması 417 lira. Isınma için günlük 10 metreküp doğal gazın aylık tüketim faturası bin 716 lira. Ne yapacak vatandaş?

Bir vatandaşın bugün sadece elektrik ve doğalgaz faturası 2 bin 133 lira. Bunlar asgari fiyatlar. 8 bin 500 liraya yükselttiğimiz asgari ücretin 4’te 1’i sadece enerjiye gidiyor. Emeklilerin durumu daha ağır. En büyük dert kira ve faturaları. İnsanımız aç, emeklilerin büyük bir çoğunluğu 3 bin 500 lirayla 5 bin lira arasında ücret alıyorlar. Yoksulluk ve açlık sınırının altında. Türkiye’de yaşayan emekliler yoksulluk ve açlık sınırının altında. Onlar aylık gelirleriyle yaşam mücadelesi veriyorlar.

'Vatandaş açlıkla baş edemediği için böbreğini satıyor'

Dün Cumhuriyet Halk Partisi’nin 3 grup başkanvekili, bir yasa teklifi verdik. En düşük emekli maaşının net asgari ücret tutarında olması gerektiğini söyledik. Yani 8 bin 506 TL. Ayrıca genel başkanımızın önerisi üzerine getirilen emeklilere yılda 2 kez dini bayramlarda ödenen ikramiyenin net asgari ücret tutarında olmasını da talep ettik.

İnsanlarımız aç, ama saray bunu duymuyor. İnsanlarımız aç, çaresiz ama saray etrafı yağla, balla, kaymakla besleniyor. Açlık ve çaresizlikte gelinen nokta vatandaş faturalarını ödeyemediği için, açlıkla baş edemediği için böbreğini satıyor. ‘Acil satılık böbrek.’

Bunun gibi birçok örneği defalarca biz kamuoyunda duyduk, fotoğrafları gördük ama saraydan ‘çıt’ çıkmıyor. Muhalefet insanların çocuklarının karnını doyuramadığını bas bas bağırıyor, kirasını ödeyemediğini bas bas bağırıyor, faturalarını yatıramadıkları için böbreklerini sattıklarını bas bas bağırıyor.

'Erdoğan bir suçlu bulmuş: Marketler'

Erdoğan bunun suçlusunu bulmuş. Vatandaşın böbreklerini satmasının nedeni, marketler. Süpermarketlerin pahalı satışından dolayı vatandaş böbreğini satar duruma geldi. 2019’dan beri stokçularla, marketlerle savaşıyor. Dün hala ‘Tarım Kredi mağazalarında 600 ürün en ucuz fiyatla satılacak’ diyor. Tarım Kredi’de fiyatlar ucuz mu? Hayır. Bu mağazalara herkes gidemiyor. Market zincirleri pahalı da mahalle bakkalları ucuz mu? Pazar yeri ucuz mu? Gerçekten saray eşrafından bir kişiyi gönderseler bakkala sorsalar, manavlara sorsalar onların rakamlarını görseler ne diyecekler? Suçlu pazarcı mı, marketçi mi, bakkal mı?

TÜİK’in Kasım ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi yüzde 169 artmış. Suçlu kim? Bakkal. Suçlu kim? Pazarcı, market. Üreticinin maliyeti artarsa ürün fiyatı artar. Bunu insanların gerçekten bilmediğini mi düşünüyorsun Tayyip Erdoğan? Sorun marketlerde, stokçularda falan değil. Bir adım ötesi üreticilerde. Üretici üretemiyor, girdi fiyatlarından dolayı. Çünkü sen her ay 2-3 zam yapıyorsun. Çünkü sen çiftçiyi bitirdin. Çünkü sen esnafı bitirdin. Çünkü ekonomi yürümüyor, üretim yok. Üretenleri de eşit rekabet koşullarında dünya seviyesinde bir üretim sağlatamadığın için doğru teşvikler vermediğin için Türkiye yoksullukla boğuşuyor.

'Gerçek suçlunun kim olduğunu herkes bilmeli'

Erdoğan çözümünü dün açıkladı. Son bir yılda TÜİK rakamlarına göre yüzde 257 artan gübre için yüzde 13. Yüzde 164 artan yem için yüzde 5 indirim yapacakmış, Allah’tan kork. Milletten korkun yok, vicdanın yok ama hiç olmazsa Allah’tan kork.

Çiftçinin üretmemesinin de hayat pahalılığının da tek bir sorumlusu var adı Recep Tayyip Erdoğan’dır, AKP iktidarıdır. AKP politikaları enflasyonu düşürmeye, ekonomiyi düzeltmeye yaramıyor. Bu süreçte elbette marketler, esnaf sorumlu davranmalı. Ama gerçek suçlunun kim olduğunu herkes bilmeli. AKP iktidarı ve onun genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Türkiye’de 128 milyarı cayır cayır yakan kimse, bir gecede yok eden kimse işte bunun sorumlusu da odur. İsrafı kim artırıyor; onlarca, yüzlerce makam araçları ve korumalarla sokakta kim geziyorsa işte odur. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan politikaları 20 yıldan beri ısrarla kim uyguluyorsa, işte odur bunun sorumlusu. Üretimi artırıcı politikaları izlemeyenler, ekonominin önemli koltuklarında liyakatsiz bir şekilde oturup gözlerinin içine bakılmasını isteyenlerde, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını hiçe sayanlarda, demokrasiyi zedeleyen, adaleti yok eden insanlardır bu açlıktan bu yoksulluktan bu fukaralıktan sorumlu olan.

'Hesabını vereceği günler yakındır'

Bütçe yetkisi Meclis’e aittir. AKP bir yasa maddesiyle, Meclis’in bütçe yetkisini Recep Tayyip Erdoğan’a verdi. Milletten toplanan vergilerin nasıl harcanacağına karar vermesi gereken makam, yer Türkiye Büyük Millet Meclisi. Onun seçtiği bakanlar, onun seçtiği başbakan olmalı. Ama yetki bir kişide. Tayyip Erdoğan’ın 311 milyar lirayı kafasına göre kurumlara dağıtma yetkisini de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kalkan parmaklarla, AKP ve MHP’nin kalkan parmaklarıyla geçirdiler. Yasal mıydı? Meclis’in bütçe hakkının gaspıdır bu. Hukuki ve meşru bir zeminde yapılmadı. ‘Kaynakların israfına yol açar’ dedik, ‘Yapmayın’ dedik, ‘Hukuki değildir’ dedik ama onlara dinletemedik. Aynen limanlarla ilgili maddede olduğu gibi, bu da yine talimat ve sayısal çoğunlukla Anayasa’ya aykırı olduğu biline biline yasalaştı. Anayasa Mahkemesi’ne götürdük ve bugün karar yayınlandı. Anayasa Mahkemesi yetkiyi iptal etti ancak AYM kararı çıkıncaya kadar Erdoğan 311 milyar lirayı kendi kafasına göre harcadı bitirdi. Bu skandal değil midir? En az 128 milyar dolar kadar skandal değil midir? Kendi yasal yetkisi olmadan bu parayı göz göre göre harcaması üstelik de bunun hesabını vermemesi skandal değil midir? Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı hiçbir şey skandal sayılmıyor. Ne yaparsa yapsın yandaş basın başka bir kahramanlık öyküsü yazıyor.

İsraf edilen bu milletin parası ne olacak? Kim soracak hesabını? Bu hukuksuz harcanan para Erdoğan’a rücu edecek mi? Hayır. Erdoğan bugüne kadar yaptıklarının hesabını hiç vermedi. Ama hesabını hukuk karşısında vereceği günler yakındır.

'Milyonlarca insanın hayaliyle oynayan bir iktidarla karşı karşıyayız'

Çok güzel bir tweet okudum. ‘EYT’li olacağına, sondaj gemisine direk olsaydın, hiç olmazsa 15 dakika konuşulurdun’ diyor. EYT bekleyen milyonlarca insan var. Milyonlarca insanın hayaliyle oynayan bir iktidarla maalesef karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı ve Çalışma Bakanının her konuşmasından önce EYT’liler için müjdeli bir haber, umut var. Bir şey açıklayan yok. Kabine toplandı bununla ilgili doğru, umut verici tek bir söz yok. 20 yıldan beri tekrarladıklarını söylediler. ‘Petrol bulduk’ dediler. Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı söz verdi. Sonuna kadar bunun takipçisi olacağız. Onlar çıkartmazsa millet Allah’ın izniyle bize iktidarı nasip ettiğinde göreceksiniz 1 yıl içerisinde vatandaşımızın en acil sorunlarına, Türkiye’nin en acil sorunlarına çözüm getireceğiz.

Bombacı var. Hani şu hain terör örgütüne mensup olduğunu itiraf eden Albashir adlı Suriyeli kadın. Ne diyor ifadesinde, ‘Benim gibi bir eylemde kullanılacağını düşündüğüm bir kadın daha var’ diyor. Ne diyordu İçişleri Bakanı? ‘Benim ülkemde terör örgütleri, yabancı ajanlar cirit atıyorlar’ diyordu. Ne diyor terörist kadın, ‘Benden başkaları da var.’ Ne zaman, nerede bombanın patlayacağını bilmediğimiz, kimin patlatacağını bilmediğimiz terör örgütü mensupları, tam da İçişleri Bakanı’nın söylediği gibi fink atıyorlar.

Bu İçişleri Bakanı ve bu adalet mekanizması öyle bir noktada ki… Benim hemşerim Gaffar Okkan herkesle dost olan, efsane Emniyet Müdürü Gaffar Okkan. Onunla ilgili ve şehit edilen diğer polislerle ilgili 18 yıldan beri tutuklu kalan Hizbullah tetikçisi Suat Çetin bile dün tahliye edildi.

Kim sorumlu? Hani diyorlardı, ‘Faili meçhul yok Türkiye’de’, hani diyorlardı, ‘Biz gereğini yapıyoruz’ diye. Benim hemşerim, ben Sakaryalıyım, kardeşim bununda hesabını soracağız. Sen kendi Emniyet Müdürüne sahip çıkamıyorsun. Sen kendi polis teşkilatında şehit olan insanlara sahip çıkamıyorsun. Sen Beşiktaş’ta şehit olup aileleri için toplanan paranın onlara ödenip ödenmediğini dahi sorgulamıyorsun. Senin bir dakika dahi o İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturmaman gerekiyor. Senin savunduğun baronlar, senin savunduğun kara para aklayıcıları Türkiye’de tamda senin dediğin gibi fink atıyor. Biz ne sana bu ülkeyi bırakırız ne senin genel başkanın olan Recep Tayyip Erdoğan’a. Çünkü bu millet kendi geleceği için, bu ülkenin çocukları kendi gelecekleri için bu ucube Cumhurbaşkanlığı Sistemine ‘Artık yetti’ diyecekler."

Kaynak:ANKA Haber Ajansı