Neden 'sözde cumhurbaşkanı' dedi: Madde madde saydı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi'nin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu gerçekleştirdiği konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kullandığı 'sözde cumhurbaşkanı' ifadesinin sebeplerini madde madde saydı.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
"Sorunlarımız var. Türkiye'nin, halkın sorunları var. Siyaset kurumunun temel görevi sorunları çözmeye kilitlenmesidir. Kısır tartışmaların Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmayacağını da artık herkesin çok iyi bilmesi lazım.
CHP olarak biz, ne söylüyorsak yüzde 100'ü doğrudur. Çünkü biz, her alanda, her yerde, her ortamda halkın nabzını birebir tutan partiyiz. Bir yurttaşımız nerde olursa olsun sorununu bir şekilde bize aktarır. Bizim görevimiz o soruna kilitlenmek ve siyasi iktidara çözüm önermek. CHP olarak biz, gerek pandemi sürecinde, gerek ekonomide, dış politikada, her alanda çözümleri siyasi otoritenin önüne koyduk. Hiç kimse "CHP sadece eleştirir, hiçbir soruna çözüm üretmez" diyemez. Şiddetle reddediyorum. Kimin sorunu varsa, o sorunla ilgileniyoruz. Beylerin görmediği, bilmediği sorunlarla ilgileniyoruz. Saray iktidarının bize teşekkür etmesi lazım. "Benim göremediğim sorunu sen gördün, çözümü de ürettin teşekkür ederim" demesi lazım ama derin bir yarılma var Türkiye'de."
Erdoğan'a açık çağrı
"Sarayın gündemi ile halkın gündemi farklı. Bir yapay gündem bir de gerçek gündem. Biz yapay gündemler ile Türkiye'nin zaman kaybetmesini doğru bulmuyoruz. Erdoğan'a açık çağrı yapıyorum. Suni gündemler ile bu sorunlar çözülür diyorsan oturup konuşalım. İşsizliği yapay gündemler ile çözeceksen otur konuşalım. Yapay gündemler ayrı gerçek gündem ayrı. Atık soğanlardan sağlam bir iki tane bulabilir miyim diye malzeme bulmaya çalışıyor insanlar. Bu gerçek gündem acaba iktidarın gündeminde mi? Saray'ın gündemi bununla mı ilgili, asıl soru bu. "
AKP ve MHP'ye oy veren vatandaşlara seslendi
"Keçiören'de oturan vatandaşın gündeminde olur, Saray'da oturan kişinin gündeminde böyle bir şey olmaz. Esnafın ne derdi var, hangi AK Parti milletvekili çıkıp TBMM kürsüsünde açıklama yaptı. AK Parti'ye oy veren, MHP'ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. Gün beraber düşünme günüdür. Bir dert varsa bu derdi beraber çözme günüdür. Ayrışmaya, ayrıcalığa izin vermiyoruz. Çöpten yiyecek toplayan kadın bizim vatandaşımız, kardeşimiz. O soruna siyaset kurumu kayıtsız kalıyorsa görevini yapmıyor demektir. Herkesin, parlamentoda olan bütün vekillerin Türkiye'nin sorunlarını dile getirmektedir. Asıl görev AK Parti'li ve MHP'li vekillerindir. Siz bu sorunu çözmek için meclise kanun önergesi getirdiniz de karşı mı çıktık? Siz bu sorunu çözmek için araştırma komisyonu kuralım dediniz karşı mı çıktık? Tam tersi bizim getirdiklerimi reddettiniz. Bunların yatacak yeri yoktur. Sefaletten, açlıktan bunlar sorumlular. Bu tablo Parti Meclisi'mizin bilmesi gereken bir tablodur. Onlar esnafa gidemiyor, biz gidiyoruz. 65 yaşında kadın eve temizliğe gidecek otobüse binemezsin diyorlar. "Nasıl kazanacağım, nasıl geçineceğim" diyor. Görmüyorlar. Türkiye'nin gerçek gündemi bu. "
"Gerçek gündemi görmeyen iktidar devleti çürütmeye başladı"
"Gerçek gündemi görmeyen iktidar devleti çürütmeye başladı. Devleti çürütmeye başladılar. Liyakat sistemini yok ettiğiniz zaman devlet çürümeye başlar. Dolayısıyla devletti çürüttüler. Türkiye İstatistik Kurumu açıklama yapmış. "2021 yılında işsizlik azaldı" diye. Tam komedi. Orada görev yapanlar siz gerçekleri görmüyor musunuz? Milyonların açlığını, sefaletini görmüyor musunuz? Her yaştan her eğitim düzeyinden on binlerce işsiz var. Bir çiftçiyi düşünün, dişinde tırnağından arttırıp çocuğunu üniversiteye gönderiyor. Kendisinden daha iyi bir hayatı yakalasın, el alame muhtaç olmasın, alın teri ile kazansın diye. Bitiyor üniversiteyi şimdi işsiz. Bu annenin dramını bilen var mı? Biz biliriz onlar bilmezler. İktidar sahipleri Türkiye gerçeğinden kopmuş durumda. Türkiye gerçeğinde açlık var. "
"Nereye gitti bu paralar?"
"Erdoğan senden bekliyorum. Tek başına devleti yönetiyor, istediğin her şeyi yapıyorsun. Ben sana sokaktaki vatandaşın sorduğunu soruyorum. "Nereye gitti bu paralar?" Vergi verenlerin torunlarını borçlandırdın. Sen ne yaptın? Bana çık de şurda şu fabrikayı kurdum, şu kadar işçi çalışıyor diye. Tek fabrika dahi kurmadın. Nereye gitti bu paralar? 83 milyonu bir avuç tefeciye mahkum ettiler. 18 yıldır ekonomiyi faiz ve döviz ekseninde yürütüyorlar. Yerliyiz, milliyiz diyorlar. Yerli ve milliysen neden yabancılara el avuç açıp dileniyorsun gelin yatırım yapın diye. Beşli çeteye 83 milyonu neden mahkum ettin sen? Sizin yatacak yeriniz var mı?"
"CHP İstanbul İl Başkanı ile uğraşacağına işsizlik sorunu ile uğraşsana"
Devleti yöneten iktidar yapay gündemler ile halkın gündemini unutturmaya çalışıyor. Tutturmuş CHP İstanbul İl Başkanı. Sen, CHP İstanbul İl Başkanı ile uğraşacağına işsizlik sorunu ile uğraşsana. Eyy Kılıçdaroğlu diyor. Buyur ne diyorsun? Benimle uğraşacağına çöpten yemek toplayanlarla uğraş, senin görevin o değil mi? Bu memlekette açlık, yoksulluk var bunu çözeceğim diye kafa yorsana, çalışsana."
"Millet İttifakı olarak biz çözeceğiz"
Bakıyor bütün çocuklarının işi gücü iyi, cepleri dolar dolu, Saray'a bakıyor bir maaşı değil beş ayrı maaşı var. Onların da keyfi yerinde. Yolsuzluk deseniz diz boyu, o konuya hiç girmiyorlar. Peki memleketin sorununu kim çözecek. Millet İttifakı olarak biz çözeceğiz. Haram yemeyeceğiz, haram yedirmeyeceğiz. Her kuruşun hesabını millete vereceğiz.
"Ben onun hakkında bir paralık tazminat davası açıyorum"
"Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zath. Kendisine, 'Sözde Cumhurbaşkanı' dedim diye çok alınmış. Bremen Mızıkıcıları gibi çıktılar hep birlikte, Meclis Başkanından tutun herkes saldırıyor. Acaba bir yapay gündem oluşturabilir miyiz. Vatandaşın gündemindeki açlığı, yoksulluğu karartabilir miyiz. Yaratan sensin kardeşim. Oluşturan sensin kardeşim. Milleti açlığa mahkum eden sensin. O nedenle ben sana sözde cumhurbaşkanı diyorum ve söylemeye de devam edeceğim. Efendim bir de tazminat davası açmış. Bir milyon lira. Teşekkür ederim en azından bir paralık açmadı. Ben onun hakkında bir paralık açıyorum. Ederi o çünkü. "
Madde madde saydı
"Yemin ettikten sonra Cumhurbaşkanı oluyor. Sadık kalması lazım bu yemine. Sadık kaldı mı? Görevini Türkiye'yi yüceltmek ve büyütmek için çalışmadığı için 'Sözde Cumhurbaşkanı' diyorum. Cumhurbaşkanlığı yemininden maddeler sayacağım.
1. Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak.Süleyman Şah türbesini kaçırdı? Kim bayrağı indirdi? Kendi toprağından kaçan adamın ülkesinin şan ve şerefini koruduğuna inanıyor musunuz?
2. Cumhurbaşkanı bulunduğu ülkenin, temsil ettiği ülkenin, bayrağın şanını ve şerefini korur. Herkese eşit mesafededir. Kendi ülkesinin şanını ve şerefini korumak için ödün vermez. Trump ,kendisine mektup yazıyor ve 'Aptal' diyor. Sen bana 'Aptal olma' diyemezsin dedi mi? Demedi. Aptal olma kime diyor? Türkiye Cumhuriyetine, temsil ettiği makama söylüyor. Ben rahatsız oluyorum, ben itiraz ediyorum. Ben buna sözde demeyeyim de ne diyeyim?
3. Ne dedik "Taç giyen baş akıllanır". Attığı adımı, söylediği sözü düşünerek söylemesi lazım. Kalktı şu açıklamayı yaptı. "Bu can bu bedende olduğu sürece papazı alamazsın" dedi. Sonra ne oldu? Bir telefon, bir tehdit. Papazı teslim etti. Bu mudur Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak.
4. İdlib'te 36 askerimiz şehit edildi. Vuranlar Rusya'ydı. Koşa koşa Putin'e gitti Erdoğan. 36 askerimizin hesabını sormak için gitti herhalde oraya dedik. Putin'in kapısında dakikalarca bekletildi. Bu mudur Türkiye'nin şan ve şerefini korumak. Benim ağrıma gidiyor. Sonra da kalkıp ben cumhurbaşkanıyım bana sözde diyemezsin diyor. Daha ağırını söylemek istiyorum aslında. Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin şanını ve şerefini yok ettin. Her gelenin tokatladığı bir ülke haline getirdin sen Türkiye Cumhuriyeti Devletini.
5. Her türlü konuşmayı yapıyor, aslan kesiliyor içeride. Çıktılar bir açıklama yaptılar. "Erdoğan bak bizi kızdırma, yoksa senin mal varlığını araştırırız" Ne demek bu? Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumak isteyen kişi çıkar şunu yapar, "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin şanını ve şerefini korumak benim görevim. Mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz" demesi lazımdı. Ağzına bant çekti ve yerine oturdu. Bunları söylüyorum, beyefendi yine ağaca çıkacak. Çıksın. Mısır'daki sağır sultan duyana kadar söyleyeceğim. Devleti yönetemiyorlar.
6. Akdeniz'in ortasında bizim bir gemimizi arıyorlar. 4 saat ulaşılamıyor. Bir Allah'ın kulu çıkıp bizim gemimizi arayamazsınız diyemiyor. Sen mi koruyorsun Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini? Kimsin sen? Sahtekârlığa prim veren adam Cumhurbaşkanı olabilir mi ya? Sahtekârlığa ses çıkarmazsanız o suça ortaksınız demektir.
7. Sen cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş işgal etmişsin. Yeminini tutmuyorsun. Sahte diplomalı adamı alıyorsun kamu bankasının yönetim kuruluna atıyorsun.
8. 15 Temmuz Darbe girişimi oldu. Şehitler oldu. Beşiktaş'ta terör saldırısı oldu çok sayıda polis hayatını kaybetti. Tuttunuz bir bağış kampanyası başlattınız. Bu milletin fakiri fukarısı, bağış kampanyasına katkıda bulundular. Bir ülkenin cumhurbaşkanı şehitler için vatandaşın verdiği paraya çöker mi? Vermediler para hala vermiyorlar. Yemin metninde var milli dayanışmayı sağlamak. Buna aykırı bir şeydir. Ettiğin yemini tutmuyorsun sen. Paraya çöktüler sonrada kalkıp bana milli dayanışmadan söz edecekler. Sen onu benim külahıma anlat.
9. AK Parti'ye, MHP'ye oy veren ya da sandığa gitmeyen kardeşim söylesin. Cumhurbaşkanı olan bir kişi, rüşvet alan bir kişiyi devletini temsil etmek üzere büyükelçi olarak atasın. Bu mudur devletin şanını ve şerefini korumak. Utanmadan yapıyorsunuz. Ben isyan etmeyeyim de kim etsin? Ben bu ülkenin soyuna bağlıyım. Haksızlığa karşıyım. Kalkmış bana neden sözde cumhurbaşkanı dedin diyor. Sana cumhurbaşkanı demek hata. Ne cumhurbaşkanı? Sen AK Parti'nin Genel Başkanı değil misin? Erdoğan son bir soru sormak isterim. Sayın Erdoğan senin için namus ve şeref ne anlama geliyor? Bir daha soruyorum senin için namus ve şeref hangi anlama geliyor? Söylediklerimin yüzde 100'ü doğru. Bütün bu saydıklarımı bana açtığı davada hakimin önüne koyacağım. Kime üzülüyorum biliyor musunuz? Hakime üzülüyorum. Ne yapacak?
Havuz medyasından rica ediyorum, olur ya ‘Kılıçdaroğlu yine şeyler söyledi’ diye bu dokuz maddeyi yayımlasalar ya, kendi okuyucu ve izleyicileri görsün. Veremezler, konuşamazlar, karşıma çıkamazlar, hepsi korkak."