Ücret artışlarında eşel-mobil sisteme geçilmeli

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bir kez daha “Yeni Ekonomi Programı” (YEP) açıkladı. 

Cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemine geçtikten bu yana yaklaşık 1,5 yıllık süre içinde bu üçüncü ekonomi programı.

Son açıklanan ekonomi programı “dar ve sabit gelirli” olarak tanımlanan işçi, memur, emekli ve küçük esnaf açısından pek iyi sinyaller vermiyor. Bu kesim için YEP’in hedefleri klasik IMF önerilerinden farklı değil.

Ekonomik krize girmiş Türkiye ve benzeri ülkeler için IMF’nin klasik reçetesi; kamu ağırlıklı, talep esnekliği düşük ürünlerin, döviz fiyatlarının ve vergilerin artırılması, kamu harcamalarının ve ücretin düşürülmesidir. Böylece talep düşürülür, kamu gelirleri artar, cari açık dengelenir veya fazlaya geçer, ithalat düşer, ihracat görece artar, bütçe açığı azalır. Ülkenin dış borç ödeme kapasitesi yükselir. Böylece krizdeki ülkenin gelişmiş batı ülkeleri ve finans merkezlerine olan borcunu ödemesi garanti altına alınır. IMF’nin de asıl amacı zaten budur. 

ÜCRET ARTIŞI

YEP’te öngörülen model, önümüzdeki dönemde çalışanların ve emeklilerin maaşlarındaki artışı gerçekleşecek enflasyonun çok altında olacağını gösteriyor. Programda, ücret artışlarının, gerçekleşen enflasyona göre değil hedeflenen enflasyona göre artırılacağı yazıyor. 

Hedeflenen enflasyon hükümetin belirlediği bir orandır. Son dönemlerde de hükümetin enflasyon konusunda hiçbir öngörüsünün tutmadığı ve gerçekleşen enflasyonun her zaman hedeflenen enflasyonun çok üzerinde olduğu biliniyor. YEP, önümüzdeki dönemde ücretlerin enflasyonun altında artacağını açıkça ilân ediyor.

EŞEL-MOBUL SİSTEMİ UYGULANMALI

Oysa yıllardır hayat pahalılığı karşısında ezilen çalışanlar için uygulanması gereken sistem “eşel-mobil” sistemidir. 

Eşel-mobil sistemi ücretlerin herhangi bir pazarlığa gerek olmadan enflasyon kadar otomatik olarak artırılması sistemidir. 

İşçi, memur ve emeklilerin satın alma güçleri ancak bu yöntemle korunur. Tabii eşel-mobil sisteminin getirdiği enflasyon oranındaki artışın üzerine refah payı da eklenmelidir. 

Demokrasisi gelişmiş ülkelerde sendikalar toplu sözleşme görüşmelerini bu sistem üzerinden yaparlar.
 
Eşel-mobil sisteminin çeşitli uygulama modelleri vardır. Ücretlerin aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak eşel-mobil sistemiyle artırılması mümkündür. Keza eşel-mobilin asgari ücrete, asgari ücreti aşan ücretlerin asgari ücret tutarına veya ayırım yapılmaksızın tüm ücretlere uygulanması seçenekleri de vardır.

Asgari ücretin çok düşük olduğu ve vergilendirildiği, ortalama ücret düzeyinin de OECD ülkeleri arasında en düşüklerden biri olduğu Türkiye’de, eşel-mobil sistemi bir yana ücretlerin hükümetin arzu ettiği enflasyon kadar artırılacak olması, dar ve sabit gelirlerinin yaşam koşullarının daha da kötüleşeceğine işarettir.

YEP’in öngördüğü enflasyona göre ücret artışı modeli karşısında özellikle sendikaların eşel-mobil sistemini savunmalarını gerekir.

EMEKLİLERİN DURUMU

Çalışanlara göre çok daha az maaş olan emeklilerin durumu daha vahimdir. 

Emekli aylıklarındaki artışlar oransal olarak yüksek ilân edilse de ele geçen para olarak çok düşüktür. 

Bir önceki YEP’te yer alan bu kez açıklanan YEP’te ise yer verilmeyen “kıdem tazminatı fonu” projesi ile yeni YEP’te yer bulan özel emeklilik fonu öngörüsü emekliler ve emekli olacaklar açıdan iyi haberler değildir. 

SGK’nın mali dengesinin her geçen yıl biraz daha bozulması, bu alanda getirilecek kısıtların faturasını emekliler üzerine yıkacaktır.

EYT’LİLER ZOR DURUMDA

Emekli kesimin, “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” (EYT) grubunun sürüklendikleri darboğaz konusunda YEP’te bir çözüm öngörüsü yer almıyor. 

Çıkarılan bir yasa ile görece genç yaşta emekli olanlara yıllarca emekli maaşı bağlanmıyor. Yoğunluğu 45 yaş civarında olan bu kesim, emekli maaşı alabilmek için genç, yeniden işe girebilmek için ise yaşlı sayılıyor. Yasayla yaratılan bu sorunu devletin yine yasayla çözmesi gerekiyor. 

--Hem ücretinden hem emekli aylığından mahkûm olan bu kesim aileleriyle birlikte milyonları buluyor.--

Bu haliyle YEP’in, daha önceki IMF programları gibi dar ve sabit gelirlileri daha da ezeceğini söylemek abartı olmayacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi