Ayşenur Arslan
Tutmayan Dizinin Erken Finali Gibi
Yayınlanma:
“Teoman’dan özür dileyerek, Teoman’ın müziği bırakması gibi değerlendiriyorum. Erdoğan İstanbul’da seçimi kaybedeceğinin çok farkında ve 'Abilerim ablalarım inanın dilenci değilim ama bir istirhamım olacak' taktiğiyle siyasi dilencilik yapıyor. ‘Vallahi bu benim son seçimim bana oy verin yazık olur bana’ diyerek duygu sömürüsü yapıyor.”
TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Erdoğan’ın “bu benim son seçimim” çıkışını böyle yorumladı.
Seçmeni Reis’in sözlerini ne kadar ciddiye aldı..
Teoman bu benzetmeye alındı mı..
Medya ahalisi Erdoğan’ın 2009’dan bu yana “vallahi bu son” deyip durduğunu hatırlamadı mı..
Kim bilir!
Ama görüp anladığımız şu: Memlekette doğrunun hükmü kalmayınca yalan en büyük silahınız olur. Nasılsa cephanesi bedava!
*. *. *
Oysa daha büyük balonlar bekliyorduk!
Yeni bir petrol rezervi mi olurdu artık, yoksa 1990’ların başında Çiller’in “herkese bir ev bir araba” vaadi gibi bir fıkra mı..
Belki de bir savaş müjdesi!
Dün, tam da Erdoğan’ın “bu son” çıkışı öncesi böyle bir “müjde” üzerine yazmaya hazırlanıyordum.
*. *. *
Tarih 6 Ocak 1991. Irak’ın Kuveyt’i işgalinin üzerinden henüz birkaç ay geçmiş. Ama dünya alem biliyor ki ABD -belki Batı koalisyonu- buna göz yummayacak. Harekete geçecek.
Nitekim, daha sonra tarihe KÖRFEZ SAVAŞI olarak geçen o kanlı sürecin hazırlıkları tamamlanmak üzere. ABD Başkanı Baba Bush Kuveyt’i kurtarmaktan söz ediyor.
Saddam Hüseyin de Irak Ordusu’nun kuruluş yıldönümünde konuşurken halkına müjde.. Batı’ya, özellikle ABD’ye gözdağı veriyor:
“Bugün tüm dikkatinizi yönelttiğiniz savaş bütün SAVAŞLARIN ANASIDIR.”
O dönemde çok konuşulan bu ifade birkaç gün önce yine karşıma çıktı.
Nerede mi?
Hürriyet’in keskin kalemlerinden Abdülkadir Selvi’nin köşesinde. Yazısının başlığı olarak:
“Irak’a operasyonların anası geliyor”
*. *. *
* Emekliye verecekleri paramız yok. Bunu bizzat cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı.
* “Yardımcısı da enflasyonla mücadelenin 2025’te hızlanacağını söyledi. Yani “bu yıl bir şey beklemeyin” demeye getirdi. Zaten TÜİK’in enflasyon oranını görenler bunu çoktan anlamıştı.. Hatta 2025’e de umut bağlanamayacağını fark etmişti.”
* Dolar Cumhuriyet tarihinin tüm rekorlarını paramparça edip “İLK KEZ 32 TL’Yİ GEÇTİ”* * “Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervi, 1 Mart haftasında EKSİ 40,8 milyar dolar oldu.”
Unutmadan.. Yerel seçimler nedeniyle ötelenen doğalgaz vs zamları, koşmaya başlamak için çıkış çizgisine geldi.
Eeeee?
Böyleyken savaşa mı gireceğiz.
Hadi ayıp olmasın, savaş demeyelim de Abdülkadir Bey gibi “operasyon” diyelim. Bu, her ne yapılacaksa “anası” olacağı anlamına gelmiyor mu!
Asker analarının yanacağı.. Ekonominin de iyiden iyiye dibe vuracağı bir operasyon mümkün mü sahiden!
Yoksa yerel seçim öncesi, siyaset cephanesi tükenen Reis milliyetçi oyları sandığa koşturma hesabı mı yapıyor!
*. *. *
Yalan değil.. Pek çok yandaş kalem özellikle İstanbul’da AKP için işlerin hiç iyi gitmediğini biliyor, yazıp söylüyor.
Ahmet Hakan bile sonunda dayanamadı. Köşesinden Erdoğan’a “YETİŞ REİS” diye güvercin uçurdu:
“Bundan üç ay önce bana “Erdoğan, İstanbul seçimlerinde sahaya çıkmalı mı?” diye sorsalardı vereceğim yanıt şu olurdu: “Hiç karışmasa en iyisini yapmış olur.” Ancak en son gelinen şu “başa baş” noktasında ben artık farklı düşünüyorum. Ve diyorum ki Erdoğan, İstanbul’da sahaya inmeli. İlçe ilçe, semt semt mitingler yapmalı. Karadenizliliğini konuşturmalı. AK Parti’den kaçacak oyların kaçmasına engel olmalı. Seçim kazanma deneyimini devreye sokmalı. Seçmenini konsolide etmeli.”
*. *. *
Galiba bir tek Murat Kurum farkında değil, AKP teşkilatı Kurum yüzünden diz dövüyor. Gafları.. Anlattığıyla yüzüne yansıyan duygunun zıtlığı.. Fıkra gibi!
Kusura bakılmasın ama, aday açıklanmadan önce “Favorim Murat Kurum” diye yazmıştım.
Eksik olmasın Reis beni hayal kırıklığına uğratmadı! Ama şimdi belli ki “biz ne yaptık” diyor!
Elbette artık çok geç. Erdoğan çaresiz ilçe ilçe dolaşacak. Murat Kurum’un dolduramadığı alanları doldurmaya çalışacak.
Tabii doldurabilirse! Zira iktidar cephesinde sıkıntı -aslında seçmenin neredeyse hiç birini beğenmediği- adaylardan ibaret değil. Erdoğan da eski performansından / gücünden / oy potansiyelinden uzak. Bazı kentlerde meydanlar dolmuyor. İstanbul’da taşıma seçmenle maksat hasıl olacak mı, bilmiyorum..
*. *. *
Sinemanın en önemli yönetmenlerinden, başlı başına bir ekol olan Alfred Hitchcock gerilimin de kitabını yazmıştı.
Formülü şuydu: Diyelim ki kalabalık bir lokantada çiftimiz yemek yiyor. Masalarının altında bir saatli bomba var ve sinir bozucu bir geri sayımla patlamaya hazırlanıyor. Oysa o sırada ne çiftimiz farkında bunun, ne de lokantadakiler..
Gerilimin sırrı, işte burada! Yani onların bilmediğini bizim bilmemizde.
Yaklaşan seçimler de bana bu duyguyu veriyor.
Sanki şu anda ekonomik verilerin Cumhuriyet tarihinin en feci rakamları olması yetmezmiş gibi, seçim sonrasında bombanın patlayacağını biliyoruz!
Peki bu ne anlama geliyor? İktidar ne yapabilir?
Selvi’nin söz ettiği gibi “OPERASYONLARIN ANASI” ile Irak topraklarına dalacak mıyız sahiden.. Yoksa seçim öncesinde / sırasında / sonrasında bir şeylere hazır mı olmalıyız!
Mesela..
*. *. *
Adı zaman zaman Saray’la ilgili iddialarda geçen Talat Atilla son yazısında Erdoğan’ın iki temel arzusu olduğunu vurguladı: Yakın zamanda İstanbul’u almak.. Ve yeniden cumhurbaşkanı seçilmek..
“Bunu bilmeyen mi var” diyorsunuz herhalde. Doğru, bilmeyen kalmadı.
Ama Talat Atilla konuyu burada bırakmıyor.
Ona göre, Reis’in bu arzusunun yerine gelmesi öyle kolay değil.
Darbe teşebbüsünden tutun da sokak kaosuna ve hatta suikastlere kadar pek çok ihtimal var.
Bu yüzden “devlet umarım teyakkuz halini kırmızı seviyesinde tutuyordur” diyor Talat Atilla.
Bir bakıma o da bizi operasyonların anasına hazırlıyor!
*. *. *
Boşuna!
Reis “seçimden sonraki operasyonu ben ne yapayım” dedi herhalde. Selvi’nin heyecanı kursağında kaldı.
Ya Talat Atilla’nın akla getirdiği 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasındaki o kanlı süreç? Yeniden sahnelenebilir mi? Ankara Gar katliamı sonrasında AKP’lilerin utanmadan “anketlerde çıkışa geçtik” dediği unutulmuş olabilir mi?
Ne operasyonu ne ekonomisi! Bakmışlar ki Reis zorda..
Saray’daki bol danışmanlı toplantılarda strateji “duygulara hitap etmek” üzerine kurgulanmış:
“Abilerim ablalarım inanın dilenci değilim ama bir istirhamım olacak”