Serpil Yılmaz
Taşkesenlioğlu kardeşlerin serveti kimde?
Türk Hava Kurumu (THK) Üniversitesi eski Rektörü, twitter hesabındaki tanımı ile “Finansal Piyasalar” ilgilisi Prof.Dr. Ünsal Ban’ın, boşanmak üzere olduğu eşi AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenliğioğlu’nun şikayeti üzerine açılan davanın ilk duruşması 17 Ocak’ta görülecek.
Ankara Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava, son 20 yılda siyasetten beslenen sermaye hareketlerinin bir özeti olma potansiyeli taşıyor.
Bodrum’dan Betina isimli yatıyla hareket etmek üzeriyken gözaltına alınan Ban, 3 Eylül 2022’de tutuklandı.
Halen Sincan Cezaevi’nde tutuklu…
Ban'ın hakkında açılan davada “suç aleti”; boşanmak üzere olduğu eşi Zehra Taşkesenlioğlu’nun “ev haliyle” gizli çekim yaptığı video…
Başsavcılık Ban hakkında “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme”, “suç örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlarından 14 yıla kadar, Peker hakkında ise, “özel hayatın gizliliğini ihlal”, “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçlarından 10 yıla kadar hapis cezası istiyor.
Ban ile ilgili iddianamede yer alan ve bir insanı “dolar milyoneri” olarak tanımlamaya yetecek sayıda uzayıp giden gayrimenkul listesi; kamuoyuna “Bu değirmenin suyu nereden geliyor” diye sorma hakkı veriyor…
İyi Parti Genel Başkanı Başdanışmanı Turhan Çömez’in Ünsal Ban’ın malvarlığını güncellemesinin zamanlaması da moda deyimle oldukça manidar.
27 Aralık’ta Halk TV’nin “Kayda Geçsin” programına konuk olan Çömez, bu yayında; suç örgütü lideri Sedat Peker ile telefonda görüştüğünü, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’de dijital tecrit altında tutulan Peker’le görüşmek üzere resmi başvuruda bulunduğunu açıklamakla kalmadı; Peker’in ifşaatları arasında yer alan Ünsal Ban dosyasını da güncelledi…
Çömez’in hatırlattığı; “Ban ailesine ait” malvarlıklarından Ankara’daki 5 yıldız otel ve Bolu Mengen’deki değeri 300 milyon TL olarak ifade edilen çiftlik, Zehra hanımın açıkladığı servetin yanında devede kulak kalır.
Türkiye’de hakkında yakalama kararı bulunan Peker’in sosyal medya hesaplarından 28 Ağustos’ta yaptığı son paylaşım Ban’ın çektiği “aile içi şiddet/cinnet” videosuydu.
Peker bu videoyu “Ban’ın can güvenliğinden endişe duyduğunu söylemesi” üzerine paylaştığını ileri sürmüştü.
Basın yasağı konan boşanma davasının kamuoyuna yansıma biçimi bile tarafların gerginliğini ortaya koymaya yetiyor.
Zehra Hanım'ın 18 Ağustos 2022’de verdiği boşanma dilekçesi kamuoyuna, Ankara Gölbaşı 2 Asliye Hukuk Mahkemesi koridorlarından sızmadı.
Aynı gün Ban’ın twitter hesabından “Benden 2.5 milyon dolar istiyor” iddiasına yer verdiği paylaşımdan öğrenildi.
Çiftler arasındaki anlaşmazlık bu “küçücük” rakamdan ibaret değildi.
Peker’in Twitter’dan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) eski Başkanı ve Zehra Hanım'ın ağabeyi Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun (A.F.T) servetiyle ilgili yağdırdığı bilgiler, iş dünyasından bürokrasiye uzanan geniş bir cephe açıyordu.
Halk TV’de 31 Ağustos’ta yayımlanan “Sözüm Var” programına çıkan iş insanı Mine Tozlu Sineren Peker’in iddialarını ete kemiğe büründürüyordu.
Sineren bu yayında, kurucusu olduğu Marka Yatırım Holding’in sermaye artırım iznini almak için 2018 yılında SPK’ya yaptığı başvurunun reddedilmesi sürecinde karşısına “rüşvet organizasyonu” çıktığını ileri sürüyordu.
Sineren açık açık anlattı:
“Başvurduğum herkes rüşvetini ver al iznini dedi. A.F. T ile SPK’da sorun çözmenin yolu aracılara rüşvet vermekten geçiyor. Benden de 12 milyon istendi. Bunların bütün kayıtlarını Savcılığa teslim ettim.”
Peker’in paylaşımı ve Sineren’in açıklamalarıyla; kamuoyunda A.F.T döneminde Borsa İstanbul’da (BİST) yapılan işlemler sorgulanır oldu.
İlk fire Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden verildi: Sineren’in kendisine “Rüşvet vermezsen senin işin çözülmez” dediğini aktardığı Cumhurbaşkanlığı Danışmanlarından Serkan Taranoğlu görevinden istifa etti.
Ünsal Ban’ın serveti, Zehra hanım ile 28 Nisan 2019 tarihinde yapılan “görkemli” nikah töreninden sonra neredeyse geometrik bir artış kaydediyor.
Zehra Hanım'ın, habertürk.com.tr yazarı Nagehan Alçı’ya verdiği röportajda (28 Aralık) iki nokta dikkati çekiyor.
Birincisi; Ban’ın Amerika’daki çocukları ve 2016 yılında boşandığı ilk eşi üzerine sayısız gayrimenkul edindiğini vurguluyor, kendisinin ise “2.5 kilo altın dışında bir servetim yok” diyor.
Peki yargı Zehra hanımın ihbar ettiği ve Ban ailesi üzerine geçirilen sayısız gayrimenkulün hangi yollardan edindiğini sorgulayacak mı?
İkincisi; Ban’ın kendisini tehdit ettiğini söylediği A.F.T ile ticari bir ilişkisi olmuş mu?
Zehra hanım verdiği röportajda “Abim ile Ünsal Ban, o kriminal borsa işlerinde ortak değil. İnanın bana” diyor.
Bu röportajın çıktığı gün Zehra Hanım beni de aradı. Telefonunu bir toplantıda olduğum için açamadım. Kendisine bir toplantıda olduğumu sonra arayacağımı söyledim. Röportajı okudum. Araştırmalarımı sürdürdüm. Sorularımı hazırlayıp önceki gün ulaşmaya çalıştım. Yanıt alamadım.
Zehra hanımı Şubat 2015’te Uluslararası Kadınlar Forumu (IWF) adına iş insanı Demet Sabancı Çetindoğan’ın yalısında verilen davette tanımıştım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da o davetteydi…
1992 yılından beri AKP ve kök partilerinde siyaset yaptığını söyleyen Zehra hanımdan Afrika’da (Tanzanya) işlettiği bakır madenlerinin öyküsünü dinlemiştim.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Tanzanya İş Konseyi Başkanı olan Zehra hanım, 2015’de AKP’den milletvekili seçildikten sonra TBMM Ruanda Parlamenterler Dostluk Grubu Başkanı da olmuştu.
Kara Afrika ondan soruluyordu adeta…
Bunları yazmıştım.
Ünsal Ban’ın boşanmayla ilgili ilk paylaşımı buram buram “ekonomik şiddet” kokuyordu ve işin aslını öğrenmek için Zehra hanımı aradığımda, kendisine “2.5 milyon doları” sordum; “Mahkemeler talep ettiğinden daha düşük tazminat bedeli belirliyor. Onun için bu rakamı istedim..” yanıtı vermişti.
Başa sarıyorum; madenlere ne oldu? Bakırlar altına mı dönüştü?
Bu madenler için ağabeyi A.F.T’nin 16 yıl yöneticilik yaptığı Bank Asya’dan kredi kullandı mı?
Rastlantıya bakın ki Zehra hanımla ilk karşılaştığım yalı da, Alçı’nın röportajını yaptığı Pera Palas Oteli de Demet Sabancı’nın mekanı…
AKP’ye yakın olmaya çalışan iş kadınları camiasında Zehra hanımın özel bir yer edindiği muhakkak.
Bunlardan bir diğeri de AKP Samsun Milletvekili Çiğdem Karaslan’ın kocası Direnç Karaslan’ın Maslak Beybi Giz’deki ofisi…
Sedat Peker, A.F.T’nin 180 milyon dolar mal varlığı olduğu iddiasını öne sürdüğü paylaşımından önce evliliğinde bir problem görülmeyen Zehra Hanım eşi Ban ile Beybi Giz’deki davete katılıyor.
Sineren’le bu ofiste biraraya geliyor.
O günlerde Sineren de, kocasının yanında saf tutan Zehra Hanım da A.F.T’den muzdarip!
Direnç Karaslan’ın ortakları arasında yer aldığı Matriks Bilgi Dağıtım şirketinde de Ünsal Ban’ın hissesi bulunuyor.
Beybi Giz’deki ofiste 30 Aralık 2021’de kurulan BİT Finansal Teknolojiler şirketi faaliyet gösteriyor.
Sineren’e “Orada sizin ne işiniz vardı” diye sorduğumda Ban’ın kendisine BİT’te işbirliği teklif ettiğini ve kabul etmeyi hiç düşünmediğini söylüyor.
Kripto para piyasasında işlem yapmak üzere kurulan şirketin Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre tek ortağı var. O da Ahlatçı Yatırım’dan genel müdür olarak transfer edilen Süleyman Yıldırım.
Ünsal Ban taş, toprak yatırımlarından sonra sanal dünyaya yelken açmak üzereyken önce A.F.T ile anlaşmazlığa düşüyor, Peker’in ifşaatlarından sonra da Zehra Hanım'dan kırmızı kart görüyor.
İşler böyle gitmeseydi Ankara’daki Next Level ofisinde de hareketli günlere tanık olabilirdik. Ban’ın Ankara’da işin ehli finansçılara/aracılara/danışmanlara buluşma noktası.
Kimi zaman bu kulelerdeki bir başka dairesini garsoniyer olarak kullandığı bile ileri sürülüyor.
Söylenen o ki Next Level ofisinin ziyaretçilerinden Başkent Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Soner Gökten’in akıl hocalığından yararlanıyormuş.
Gökten ile Ban’ın ilk teması Next Level’daki ofis değil; ikili 2010 yılında kurulan THK Üniversitesi’nin harcını birlikte atmıştı.
Zehra hanım Alçı’ya verdiği röportajda “kadın mağduriyeti” algısı yaratarak, Ünsal Ban’ın “yasa dışı” işlerine hakim olmadığını ileri sürüyor.
Bir milletvekilinin, dahası 1992 yılından beri siyasette olan bir insanın “saflığı” ve de “güçsüzlüğü” çok anlaşılır bir durum olmasa gerek.
Aslına bakarsanız Zehra Hanım, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan kardeşi Nesrin Kahırman ile 2005 yılında Yeni Bosna’da kurduğu Maya Araştırma Danışmanlık Eğitim şirketinin AKP’li belediyelerden, devlet kurumlarından aldığı ihalelerle “gül gibi” geçinip gidiyordu.
Servet transferi konularında Ban’ın deneyimi devreye giriyor.
THK Rektörü’yken de hakkında yolsuzluk, usulsüzlük, görevi kötüye kullanma vs açılmış onca dosyası bulunan Ban’ı o günlerde pek tanımadığını söylüyor.
Ban fazla vakit kaybetmiyor; Zehra Hanım'dan ilk servet transferini evlendiklerinden 6 ay sonra Maya’yı 12 yıllık şoförü Ahmet Karakaş’ın üzerine geçirterek gerçekleştiriyor.
Zehra Hanım da “Hayrola bu da kim, niye bu kadar emek verdiğim şirketimi senin emanetçine devrediyorum” demiyor.
Mengen’deki çiftliğini de “güvenilir emanetçisi” Karataş ile kardeşi Ünal Ban bunların üzerine geçiyor.
Bana göre Zehra Hanım'da ilk uyanış Mengen değil de Bodrum’daki arsa ile oluyor.
Ban kendisine Bodrum Ortaca’da 40 dönüm arsa aldığını söylerken, söz konusu arsanın 80 dönüm olduğunu ve üstüne üstlük tapularının da eski eşi ve çocukları üzerine yapıldığını öğrenmesi bardağı taşırıyor.
Peşinden Atina’da da çocukları üzerine gayrimenkuller aldığını duyuyor.
O ana kadar “Nereden para kazanıyoruz da Gölbaşı’nda 1650 metrekarelik villada oturuyoruz, nasıl oluyor da 4.5 milyon Euro’luk teknede geziyoruz” diye sorgulamak aklına gelmiyor.
Asıl meseleden uzaklaşmamak gerek.
Önce A.F.T servetini açıklamalı.
Burada kamuoyunu ilgilendiren konu “aile içi para kaçırma” serüveni değil.
Asıl mesele; yüzbinlerce insanın parasını emanet ettiği SPK’nın başındaki insanın ki o da A.F.T oluyor; kardeşinin evini basacak kadar öfkelenen gözü kapalı bir piyon olduğuna inanmamızın istenmesi…
Son bir dip not yazacağım ama burada kelimeler kifayetsiz kalacak.
Resmini koyacağım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Aralık günü Erzurum’da miting havasında geçen toplu açılış töreninde, bölge milletvekili Zehra Hanım ile yan yana gelmediğini biliyoruz.
Bugüne kadar sesini çıkarmayan Zehra Hanım'ın Erzurum vakasından sonra Alçı’ya 3 saat dil dökmesini “kendini aklama” gayreti olarak yorumlamak mümkün.
Erdoğan tören sırasında yürürken arkasından gelen Zehra Hanım'la birlikte fotoğraf vermemeye çaba gösteriyor ve yanındaki adamın koluna yapışarak adeta baraj kuruyor…
Kola yapışarak falan bu işler temize çıkmaz, adalet yolsuzlukların yakasına yapışmalı…