Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Şiddet kime uygulanmalıyı konuştular

Furkancılar dolayısıyla bunu da görmüş olduk

Kötüydü tabii. Hiç de sempatik bulmamakla beraber Furkancılar olarak bilinen Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı üyelerine yönelik polis şiddetinin savunulacak yanı olmadığını elbette söylemeliyim. Bu tür konularda çifte standardım yok benim de birçok kişi gibi. Dertleri nedir, neyi savunurlar, neye itiraz ederler hala anlayamadığım (çaba göstermediğim sanılmasın gerçekten anlayamadığım) Furkancılara yapılan tek kelimeyle çok kötüydü. Devlet Bahçeli hariç, Süleyman Soylu dahil çok kişinin aşırı bulduğu bir tepkiydi polisinki

Şunu belirteyim önce

Elbette Furkancılarla, liderleri Alpaslan Kuytul’la “taktik anlamda” bile aynı cephede değilim. Ortak bir demokrasi düşüncesi paylaştığım falan da yok. İktidarın hışmına uğradı diye “yol arkadaşım” olarak da görmüyorum kuşkusuz. Uzlaşmaz çelişkilerim var çünkü. Ortak bir zeminde buluşabilmemiz de “doğanın mantığına” aykırı. “Sert müdahale gördüler” diyorsam sert müdahale gördüklerindendir, hepsi bu. Ama memleket ahalisinin ilk defa gördüğü bir sertlik olduğuna inanmam da beklenmemeli tabii. Bu ülkenin solcuları âlâsını yaşamıştır bunun. Mitinglerinde öldürülen kardeşleri vardır solcuların.

Furkancıların gösterisinde başörtülü bir polisin başörtülü bir göstericiye şiddeti çok konuşuldu biliyorsunuz. “Başörtülü bir polisin, başörtülü birine bunu yapmaması” üzerine kurulu son derece tehlikeli bir noktadan ele alındı konu. Dolayısıyla, şiddeti toptan reddeden değil, “bir mağduru” ayırarak “diğerlerine” yapılan şiddeti kabul eder duruma düşülmüş oldu. Aferin. Polise, “sen de başörtülüsün, başörtülüye vurma” demek, kendisine yakın olana farklı davran demektir özünde. Bakın şu söylense (yine sorunludur ama) anlardım; “sen başörtülüsün, diğer polisler gibi olma”. Söyleyenin, inancının şiddetten yana olmadığına vurgu yaptığı anlamına gelirdi bu pekâlâ.

Buna ilk kez tanık olduk

Polisin, çoğunlukla karşı olduğum yetkileri kanunla belirlenmiştir malum. Furkancılara şiddeti kanunun belirlediğinin çok ama çok üstünde. Başörtülü ya da değil polis orantısız şiddet uygulayarak nasıl yasanın dışına düşmüşse, başörtülü polise başörtülü göstericiye vurma demek de (tabii ki vurmamalı) onu yasadışılığa davet etmek demek. Başörtülü polisten bu yönde bir beklentinin olması ciddi bir sorundur. Bugüne kadar, bu açıklıkta başörtüsü üzerinden polise taraf ol çağrısı yapıldığına rastlamadık hiç. Bu dönemde buna da tanık olduk.

Bir kez daha vurgulayayım; başörtülü polisi bir başörtülüye vurdu diyerek eleştirmek şiddeti hedefe göre reddetmek ya da kabul etmek anlamına gelir. Bu vahim bir yaklaşımdır. Polis şiddetini sadece şiddet olarak görmeyip aidiyet bağları vurgusuyla hedefin yanlışlığından ötürü eleştirmek “toplumsal parçalanmışlığımızın” boyutunu gösteriyor. O başörtülü polis, şiddeti sadece kendisi gibi bir başörtülüye uygulamasından ötürü dikkatini çekiyor kimilerinin. Kadınların gösterilerinde, işçilerin, öğrencilerin eylemlerinde önüne gelene cop sallayan başörtülü polisler nedense bu kadar dikkat çekmedi. Yaşananlardan çıkan tuhaf bir de sonuç var aslına bakarsanız; aidiyet bağı olanlara da ayrım yapmadan vuran, dolayısıyla başörtüsünün bunu yapmasına engel olmadığı bir polis görmüş olduk. Takdir edesi geliyor insanın.

Örtülü, örtüsüz herkes karşı olmalı

Poliste, jandarmada, eğitimde dinî, milli, siyasi semboller kullanılmamalıdır diyenler bu nedenle haklıydı işte. Kimi kesimlerin bu tür beklentilere girmesine yol açtığına iyi bir örnektir bu son yaşananlar.

Tabii ki anlatmak istediğim şu; kime yapılırsa yapılsın şiddet reddedilmelidir. İkincisi, başörtülü polisi ona başörtüyü hatırlatarak değil, insan haklarını öğreterek durdurmak esas olmalıdır. “Başörtülü polis başörtülüye vurmamalı” dendiği anda şiddetin en azından bir kesime yapılmasına onay verilmiş olunur. Nasıl ki başörtülü polis, örtülü örtüsüz ayırmadan copunu indiriyorsa, şiddet karşıtı olan da örtülü örtüsüz ayırmadan polisin “orantısız şiddetine” itiraz etmelidir.

Copa hedef göstermek de ne oluyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi