Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Saray ve Medya(sı)nın ‘Maskesi’

İspanyol Gribi, Korona vesilesiyle hatırlandı, yazılıp çizildi. Peki, küresel çapta 100 milyon kadar insanın hayatına mal olan salgına neden 'İspanyol' adı verilmişti? İspanya'da patlak verdiği için olabilir mi?

Yanıtı bilenler vardır elbette. Bilmeyenler, yazının sonunu beklemek zorunda.

Çünkü önce bazı sözcüklerin (hatta harflerin) kökenine inip, o köklerin bizlere nasıl toplumsal/sosyal öyküler anlattığına bakacağız.

Örneğin; 'X' harfi. Hem matematikte karşılığı vardır hem de 'x ışını' diye hayatımızda somut yer tutmuştur. Bilir misiniz, 'x' modern matematik/fizik/astronomi/uzay bilimindeki paha biçilmez varlığını Ömer Hayyam'a borçludur. Hani günümüzde siyasal islamcıların içip içip rubailer yazan ayyaş mertebesine indirdiği o büyük bilim insanı... Matematikçi, astronom Ömer Hayyam'a... Cebirde bilinmeyenin yerine 'şey' demiş. Terimi Araplar'dan alan İspanyollar kendi dillerine uyarlayıp 'xay' demiş. Ve 'x' doğmuş!

Örneğin; 'oğul' sözcüğünün kökeni... Eski Türkler'de anneye 'og' denirdi. Ondan doğana da 'ogul'... Sözcük zamanla 'oğul' olmuş, bal peteklerinden de hatırlayacağınız bir isim/terim olarak hayatımıza katılmış. Öksüz kelimesi de, 'og'dan yoksun anlamında ortaya çıkmış. Tuhaf olan şu: Og'un hayat verdiği canlı, yani 'ogul' bir insanı anlatıyor. Erkek ya da kadını değil. Ne var ki, eski Türkler'den sonra köprülerin altından akan sular, erkeği kıymetli sayınca, ogul da 'eril' oluvermiş.

Keşke yerim daha fazla örnek vermeye yetse.Ama bu ikisi bile herhalde çok şey anlatmıştır.

***

Gelelim, İspanyol Gribi'ne... Tarihin gördüğü (umarız göreceği) en büyük salgınlardan biri, adını gerçekten de İspanya'dan almış. Ancak o topraklarda patlak verdiği için değil.

Zira salgın 1918 yılında ABD'de patlak vermiş. Oradan başta Avrupa kıtası, dünyanın pek çok köşesine sıçramış. İspanya o salgındaki ülkelerden sadece biriymiş. Ne var ki, diğerlerinden çok ama çok farklı bir özelliğe sahipmiş.

Birinci Dünya Savaşı'na katılmadığı için, katılan ülkelerdeki (savaş bahanesiyle getirilen) yasaklar/sansür İspanya'da işlemiyormuş. Dolayısıyla, salgınla ilgili ilk haberler, ilk bilgiler İspanyol basınında yer bulabilmiş. Başta ABD, diğer ülkelerin medyası ölümlerin üstünü örter, salgınla ilgili bilgileri saklarken, karanlığı yırtan İspanyol gazeteciler olmuş.

Bu da, belli ki "salgın İspanya'dan başladı" algısına yol açmış. Gribin adı da yüz yıldır böyle kalmış.

***

2020 yılına damgasını vuran Corona salgını ise, herhalde Çin Virüsü diye kayda geçecek.

Ya 2020 medyası? Dünyada ve bizde nasıl hatırlanacak?

Son yüzyılda demokratikleşme yolunda sancılı da olsa epey mesafe alan Batı medyası, sınavda iyi not alacak olmalı. Gazeteciler, kendi yöneticileri/başkanları/karar vericileri hakkında her şeyi apaçık yazıyor. Milyonları gerçekler hakkında bilgilendiriyor.

Türkiye'de ise, Çin'den İran'a... Suudi Arabistan'dan Türkmenistan'a tıkır tıkır işleyen sansür/otosansür hüküm sürüyor.

Milyonlarca kişi açlıkla salgın arasında tercihe zorlanırken..

'Açız' diyene 'GEBER' yanıtını veren AKP'li bürokrat sadece görevden alınır... Gazeteciler, sıradan insanlarsa bir tweet yüzünden hapse giderken...
Saray ve medyası ne yapıyor?

Türkiye'deki gerçeklerin üstünü örtüp, dünyayı kötülemeye... Ve Saray'ın yaptığı her şeyi 'mucize' gibi sunmaya çalışıyor.

Dünyada bir taneymişiz, örneğin! Şaka değil, tam da böyle manşetler attılar. Halkına kolonya ve maske veren bir tek Türkiye varmış. Avrupalılar bizi kıskanıyormuş.

İşten/aştan vazgeçtik, bari kolonya ve maskeyle avunalım diyeceksiniz. O da 'masal'! İktidar maske dağıtmayı... Bırakın dağıtmayı, temin edilmesini sağlayamadı...

Belediyeler dağıtacak diye ödü koptuğu için de başta İstanbul, 'kaybettikleri' büyükşehirlerin başkanlarını kötüleme yarışına girdi. Belediyeleri ve tabii muhalefeti kötülerken de iktidara alkış tutmak için çocukça işlere kalkıştı.

CHP'nin 'sağlıkta şiddet yasasına' dair önerisini AKP-MHP oylarıyla reddedip, hemen ertesi gün yasayı AKP adına Meclis'e getirmek... Ve dünü hemen unutup, bu adımı alkışlamak..

Sermayenin (Emin Çapa'nın ifadesiyle) 'göbek atarak' karşıladığı 'işten çıkarma yasağı' adı altındaki düzenlenmeyi 'çalışana destek' diye sunmak..
Daha nice ayıp! Nice saçmalık!

Belli ki gerçekten hazırlıksızlardı.

Belli ki kafaları, bilimin gerekleriyle 'inanç' adına saplandıkları dogmalar arasında gelgit yaşarken karışmıştı.

Hem iktidar, hem de medyası.. Diğer bütün masalları bir kenara bırakın, maske konusundaki acıklı beceriksizlikleriyle hatırlanacaklar.

2020 yılı, ileride Saray ve medyası için 'MASKELERİN DÜŞTÜĞÜ YIL' olarak kayda geçecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi