Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Rusya savaşa çekiliyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğine kendisini hayli inandırmış olan ABD/NATO ile batı ülkeleri, sorunlu bölgelerden asker çeken, diplomatik bir yolun olduğunu sürekli tekrarlayarak dünyaya ilan eden Rusya’yı bir çatışmanın içine gerçekten çekmek üzereler.

Daha önce bir yazımda, “kırmızı çizgileri” henüz geçilmeyen Rusya’nın, Donbass bölgesine ya da Kırım’a Ukrayna’dan bir saldırı gerçekleşmediği sürece herhangi bir işgale girişmeyeceğini belirtmiştim. Ancak önceki gün Halk tv haber portalında şu haberi okudunuz: “Donbass'ta bulunan Donetsk ile Lugansk'ta tek taraflı bağımsızlığını ilan eden yönetimlerin temsilcileri, Ukrayna'nın bölgeye yönelik saldırı hazırlığında olduğunu öne sürdü. Donetsk Halk Cumhuriyeti Başkanı Denis Puşilin kısa bir süre içerisinde Kiev’in topyekun bir saldırıya geçeceğini söyleyerek, çocukların, kadınların, yaşlıların gruplar halinde organize bir şekilde Rusya topraklarına gönderileceğini söyledi".

Bu kriz yeni değil

Eğer doğruysa (çünkü Ukrayna iddiayı reddetti) bu Rusya’nın Kırmızı Çizgileri’nin aşılmak üzere olduğu anlamına gelir. Bu da ABD/NATO/Batı’nın Rusya’nın girmesini çok istedikleri savaşın başlaması demek olur. Gelişmelerin başlangıcını hesaba katmadan “filmin son birkaç karesini” izleyerek yorum yapmak yanılgıya düşürür. Vladimir Putin’in liderlik tarzı beğenilmeyebilir ya da Rusya’nın “emperyal emelleri” olduğuna inanılabilir, buna rağmen tüm bunlardan bağımsız bakılması gereken uzun bir süreç var çünkü. Yeni değil, 1995’ten beri sınırlarına doğru yayılmayı planlamış olan NATO ile sorun yaşıyor Rusya. Putin’le başlayan bir “kriz” değil bu son yaşananlar. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Rusya NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturduğunu yıllardır söylüyor. Bu nedenle NATO’dan güvenceler istiyor. Sadece bu değil, AB'nin doğuya doğru genişlemesini de tehdit sayıyor.

Ama buna rağmen NATO genişlemesine ara vermeden yayılmayı sürdürdü. AB de daha önce SSCB içinde yer almış olan bazı Doğu Avrupa ülkelerini bünyesine kattı. Tüm bunlardan sonra Rusya, kırmızı çizgisini Ukrayna’nın batı sınırı olarak belirledi. Bunun ötesine geçilmesi savaş nedeni olacaktı. Ancak AB durmadı. Ukrayna ile Ortaklık Anlaşması imzalayınca Rusya önce 2014’de Kırım’ı bünyesine aldı, ardından Ukrayna’nın doğusundaki Donbas’a müdahale etti. Ukrayna’nın tamamen batı blokunda olması durumunda buralar Rusya lehine birer tampon bölge olacaktı çünkü.

Yıllardır NATO’nun genişlemesini tehdit olarak belirleyen Rusya’nın bu tutumu bilindiği halde Ukrayna’nın NATO ittifakı içine çekilmek istenmesindeki ısrar nedir? Elbette her ülke ittifaklar konusunda özgürdür, ancak Ukrayna’nın NATO üyeliğinin, ABD’nin Rusya’yı çevreleme stratejisine uygun düşmesi Moskova tarafından kabul edilir değildir. Bunun yerine Ukrayna’nın “tarafsız” kalması, ancak resmi bağlar kurmadan dilediği ülke ya da ittifakla işbirliği yapması daha sağlıklı bir çözüm gibi görünüyor. NATO’ya üye olmayan Rusya’nın küçük komşusu Finlandiya iyi bir örnektir buna. Tarafsız bir Ukrayna ABD için de bir tehlike arz etmez.

ABD engelleyemez

İddialı görüşler ileri sürmekten hoşlanmamakla beraber şunu söylemem gerek; eğer Rusya Ukrayna’yı işgali planlıyorsa ABD’nin bunu engelleyecek gücü yok. Bunun için ortaya çıkacak maliyeti ABD bile karşılayamaz. Ekonomik yaptırımları devreye sokması da işe yaramaz çünkü Rusya Kırım’ı ilhakından bu yana karşı karşıya olduğu yaptırımlara rağmen gücünü korudu. Moskova’yı askeri güçle durdurmayı deneyecekse ABD, Rus ordusunun konvansiyonel, hibrit savaşlarda yeteneğini kanıtladığını, son derece donanımlı bir ordu olduğunu hatırlamalı. ABD’nin böyle bir çatışma durumunda kaybının çok olması mümkün. ABD, Rus füzelerini etkisiz hale getirmeden başarı olacağını düşünüyorsa yanılır. ABD kaynaklı bir saldırı Moskova’nın nükleer kullanmama taahhüdünü çiğnemesine, bu da bir nükleer savaşın başlamasına yol açar. ABD’nin Ukrayna için bu riski alabileceğine inanan var mı gerçekten? Ukrayna’da risk almasını gerektirecek “büyük” bir çıkarı mı var ABD’nin? Ukrayna şu çok meşhur “ABD ulusal güvenliği için” bir tehdit de değil, hiçbir zaman da olmadı zaten.

Çözüm: Tarafsız Ukrayna

ABD Başkanı Joe Biden, tutamayacağı sözler veriyor Ukrayna’ya. Bunu sürdürmemeli artık. 2021 yılından başlayarak önümüzdeki yılları Çin ile Rusya’yla mücadeleye adayan ABD, Rusya’nın başını ağrıtacak her soruna dalmayı bu stratejisinin bir parçası sanıyor. Ancak bu konuda yanıldığını anlayabileceği bir sürece giriyoruz.

İki değil, çokkutuplu bir dünyadayız. Hegemonyasını gittikçe yitiren bir ABD, tüm “süperliğine” rağmen bu çokkutupluluk karşısında anında zayıf düşebilir.

Sonuç olarak; Rusya’nın çatışmaya çekilmek istendiği ortada. Diplomatik kanallar kapanmamışken, Donbas’a yönelik bir Ukrayna hamlesi ciddi bir provokasyon sayılmalı. Elbette kendisinin saydığı, Rusya’nın dolaylı işgal ettiğini düşündüğü bölgeye yönelik girişimlerinde haklılık payı var ancak tam da şimdi “oldubittiye” getirerek Ukrayna sınırları içindeki, kimsenin tanımadığı Rus yanlısı cumhuriyetlere operasyon düzenlemesi Ukrayna’nın ABD/NATO’ya çok güvendiğini işareti.

Ukrayna bu güçlere güvenmekle çok ama çok yanılıyor oysa.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi