Serpil Yılmaz
Kilit konu ne olabilir?
Mersin’in Gülnar ilçesinde 2018 yılında temeli atılan Akkuyu Nükleer Güç Santrali‘ne (Akkuyu NGS) ilk nükleer yakıt getirildi.
Enerji uzmanlarının dünyanın ilk “Yap-İşlet-Sahip Ol” modeli ile inşa edildiğini ileri sürdüğü Akkuyu NGS’nin; yüklenicisi-işletmecisi, mülk sahibi Rus devler şirketi Rosatom, 20 milyar dolar yatırımla Doğu Akdeniz kıyısına indi!
Dün AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden çevrim içi ve Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’in video mesajı ile katıldığı törende, Akkuyu NGS’nin Türk halkına maliyeti ve deprem kuşağında yer alan bölgenin riskleri dışında tumturaklı tüm klişe ifadeler kullanıldı.
Erdoğan’ın önceki gün geçirdiği rahatsızlıktan dolayı törene fiziki olarak katılmadığı ileri sürülse de, Türkiye ve Rusya ilişkilerinin içinden geçtiği “kritik” konuların, bu kucaklaşmaya imkan vermediğini de düşünebiliriz.
Gerçi Akkuyu NGS’nin 2018 yılında yapılan temel atma törenine de Putin “video” ile katılmıştı.
İki lider arasında geliştirilen “Akkuyu ruhu” pekişiyor diyebilir miyiz?
Putin’in tören saatinden önce Erdoğan ile yaptığı görüşme hakkında kullandığı “İkili ilişkilerde kilit ve kritik konuları görüştük” cümlesi törenin başlığı olabilir.
Kritik konuları az çok tahmin edebiliriz; Türkiye’nin Rusya’ya enerji kaynak ülke olarak bağımlılığının arması önemli mesela…
Kilit konu ne olabilir?
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg geçtiğimiz hafta Almanya’ya yaptığı ziyarette gazetecilere, NATO müttefiklerinin Ukrayna'nın eninde sonunda ittifaka üye olacağı konusunda hemfikir olduğunu söyledi.
24 Şubat 2022 tarihinden bu yana Rus postalı Ukrayna’dan çıkmadan, böyle bir konunun NATO’da üst seviyede dile getirilmesi kilit konudur.
Ukrayna konusu; Türkiye’nin mesafeli yaklaştığı ne Finlandiya, ne de İsveç’in NATO’ya alınması müzakere sürecine benzer…
Rusya; NATO’da kararların müttefiklerin “oy birliği” ile alındığını unutmadan, Türkiye’nin Suriye’de alacağı pozisyonu değerlendiriyor olabilir.
Putin iki ülkenin 2022 yılında gerçekleştirdiği 62 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimin artırılması konusunda anlaşma sağlandığını söyledi.
Geçmiş yıllarda bu cümlenin ötesini duymadık değil.
Erdoğan ve Putin’in ortaya koyduğu 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefini iki lider de ağzına almadı.
Türkiye’nin 3’üncü ülkelere doğalgaz satış merkezi olması konusunda varılan uzlaşıya; tarım sektörü de eklenmiş.
Putin’in ifadesiyle, Erdoğan’ın “fakir ülkelere” un ihracatı için Türkiye’deki un fabrikalarını kullanmaları talebini karşılayacak.
Yine Putin 2022 yılında Türkiye’ye gelen 5 milyon Rus turiste dikkat çekerek, 2 ülkenin uçak seferlerini artırılacağını söyledi.
Kahramanmaraş merkezli 13 bin depremzedenin tedavisinin yapıldığı “Rusya Sahra Hastanesi” nin kurulması iki liderin birbirine verdiği “dostluk mesajlarında” kayda geçen olguydu.
Kamoyunun önünde Akkuyu terazisinin Rusya ve Türkiye kefesine nelerin konduğunu tam anlayabilmiş değiliz.
Tören sahasına alamayan nükleer karşıtı eylemcilerin sesi duyulmasa da, yazılarını okumak mümkün.
Nükleer uzmanları ve STK temsilcileri, büyük bir deprem beklenen bölgede henüz inşaatı tamamlanmayan santral için yakıt taşınması, çok riskli bir seçim yatırımı olarak değerlendiriliyor.
2011 yılında başlayan Fukuşima Nükleer Felaketi’nin yaşamsal etkilerini izleyip aktarmaya başladığı süreçte Yeşil Gazete ile tanışan ve 2015 yılından itibaren nükleersiz.org koordinatörlüğünü yürüten Dr. Pınar Demircan, Akkuyu’da “deprem riskine” yönelik endişelerini dile getiriyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu‘nun nükleer santrallerin 400 kilometre mesafeden bile büyük depremlerden etkilendiğini kabul ettiğini gazetesinde hatırlatan Demircan’ın “Akkuyu NGS’nin depremsellik risklerinin ise 25 km mesafedeki Ecemiş fayı gibi yakın bölge içi faylara dair yürütülen incelemelerle sınırlı bulunduğu deprem uzmanlarınca ifade ediliyor. Öte yandan ilgili saha parametreleri raporunda bu bilginin “güvenlik” gerekçesiyle paylaşılmadığı belirtiliyor. Oysa Namrun fayı, Kıbrıs dalma batma çukuru ya da kör fayları gibi faylar da riskin bir diğer boyutunu teşkil etmektedir” görüşü yer alıyor.
Akkuyu NGS projesi 2028 yılında tamamlandığında Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminin yüzde 10’nunu karşılayacağı ifade ediliyor.
Her biri 1200 MW kapasiteli 4 reaktörden oluşacak Akkuyu NGS, 4800 MW kapasiteye ulaştığında, yıllık ortalama 35 milyar kilovatsaat elektrik üretecek.
Bu miktar 7 milyar metreküp doğalgaza karşılık geliyor.
Türkiye’de yenilenebilir enerji maliyetleri, nükleer enerji maliyetinin çok altında.
Şu anda rüzgâr enerjisinden kilovat saat başına yaklaşık 2 dolar sent, güneş enerjisinden ise 1 ila 1,7 dolar sent maliyetle elektrik üretme mümkün görülüyor.
Sanayinin enerji verimliliğinde sağladığı ilerlemelerin yanı sıra nükleer teknolojilerde bile 4’üncü nesil gelişmeler sürerken, bu kadar büyük ölçekte ve uzun vadeli nükleer yatırım modeli eskiyor…
Türkiye, 2010 yılında Rusya ile imzaladığı anlaşma gereği Akkuyu NGS’nin üreteceği elektriğin yüzde 50'sini 15 yıl boyunca 12.35 sentten satın alacak.
2022 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla Türkiye’nin kurulu gücü 103.541 MW'a ulaştı.
Elektriğin yüzde 30,5'i hidrolik enerji, yüzde 24,4'ü doğal gaz, yüzde 21,1'i kömür, yüzde 11,0'ı rüzgâr, yüzde 9,0'ı güneş, yüzde 1,6'sı jeotermal ve yüzde 2,4'ü ise diğer kaynaklardan sağlanıyor.