Fikret Bila (p)
Normalin Olağanüstülüğü
Türkiye birkaç gündür Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun katılacağı canlı yayını konuşuyor. Hangi televizyonda yapılacağı, hangi moderatörün yayını yöneteceği sorularına günlerce yanıt arandı. Kimin moderatör olacağı tartışması, Yıldırım ve İmamoğlu’un canlı yayında karşı karşıya gelmelerinin önüne bile geçti.
Cumhur ittifakının adayı Binali Yıldırım, Uğur Dündar’ı tercih edeceğini söyledi. Millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu isim tercihinde bulunmadı.
Televizyonda canlı yayın davetini yapan ilk isim olan Didem Arslan Yılmaz’ın bu yayını yönetmesi gerektiğini savunanlar oldu. Televizyon yayıncılığının ve gazeteciliğin en deneyimli, en güvenilir isimlerin başında gelen Uğur Dündar, bu yayını yönetmeyeceğini açıkladı. Bir süre de Dündar’ın bu kararı üzerine tartışma yaşandı. Sonuçta İsmail Küçükkaya’nın yayını yöneteceği açıklandı. AK Parti ve CHP’nin bu yayına ilişkin teması yürüten yetkilileri vardıkları uzlaşmayı kamuoyuna duyurdular.
Buna karşın tartışmalar kesilmedi. Bu kez yayını neden İsmail Küçükaya’nın yöneteceğine ilişkin bir tartışma başladı. Dündar gibi Küçükkaya’yla ilgili spekülasyonlar da yapıldı.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, üç değerli meslektaşımız da böyle bir yayını başarıyla yönetecek isimlerdir. Keza, meslektaşlarımız arasında yine bu tür bir yayını başarıyla yönetecek birçok isim de vardır.
NORMAL AMA DEĞİL
Demokrasilerde liderlerin veya adayların seçim süreçlerinde canlı yayında tartışmaları, gazetecilerin, vatandaşların ve birbirlerinin sorularını yanıtlamaları gayet normaldir. ABD başkan adaylarının canlı yayında karşı karşıya gelmeleri ABD’de 1960’dan beri uygulanan bir yöntemdir. Artık bir gelenek haline gelmiştir. Almanya’da da liderler televizyonda karşılıklı tartıştılar.
Türkiye de bu konuda Batı ülkelerini aratmayan bir geleneğe, basın özgürlüğüne, demokratik anlayış ve olgunluğa sahip bir ülkeydi.
Türkiye’de de liderler canlı yayınlara birlikte katılır ve tartışırlardı. TRT’nin tek televizyon kanalı olduğu dönemlerde, üstelik askeri yönetimin iş başında olduğu sırada, 1983 seçimleri öncesinde bu uygulama başladı ve gelenek haline geldi.
Liderlerin televizyonda, canlı yayında tartışmaları Türkiye’de normal bir olaydı. Kamuyonun alıştığı bir uygulamaydı. Şimdi ise “olağanüstü” bir olaya dönüşmüş durumda.
Normal bir olayın olağanüstülüğünü yaşıyoruz.
Normali olağanüstü hale getiren, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra bu uygulamayı sonlandırmasıydı. AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan son olarak CHP Lideri Deniz Baykal’la, Uğur Dündar’ı yönettiği yayına katıldıktan sonra, bir daha muhalefet liderleriyle canlı yayınlarda karşı karşıya gelmeyi kabul etmedi. Bu kararını hâlâ uyguluyor.
Erdoğan’ın muhalefetle yayınlara katılmama kararı bir “normal”i 17 yıldır kenara itmiş durumda. Bu nedenle Binali Yıldırım’la Ekrem İmamoğlu’nun canlı yayına çıkacak olmaları “olağanüstü” bir olay olarak görüldü ve gündem oldu.
DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ÜZÜCÜ BİR DURUM
İki adayın canlı yayına çıkacak olmaları elbette demokrasi açısından olumlu bir gelişmedir. Ancak bir o kadar da düşündürücü ve üzücüdür.
Düşündürücüdür çünkü; normal bir uygulamanın olağanüstü hale gelmesi demokrasinin ve basın özgürlüğünün eksikliğini gösterir.
Üzücüdür çünkü; her gazetecinin normal olarak önereceği ve yöneteceği böyle bir yayının iktidar ve muhalefet partileri arasında müzakereye konu olması ve bir futbol maçı gibi hakeminin ve kurallarının sözleşmeye bağlanması demokratik nezaket ve güven çıtasının ne kadar aşağıya düştüğünü gösterir.
YENİDEN NORMAL OLMALI
21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya yaklaştığımız, iletişim teknolojisinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bu çağda, liderlerin canlı yayınlarda tartışmaları, seçmenin ilk elden bilgi edinmesi e karşılaştırma olanağını bulması açısından gerekli, normal bir faaliyet haline gelmeli.
İki adayın televizyon yayınına çıkmaları değil çıkmamaları haber değeri taşımalıydı.
Vurgulanması gereken bir başka konu da, seçmenin bu yayından ne kadar etkileneceği. İstanbul seçmeni kararını vermiş görünüyor. Bu yayının seçmenin kararını değiştirmesi olasılığı çok zayıf. 17 yıl aradan sonra iktidarın, Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkmasını kabul etmesi, seçimi kaybetme kaygısının yüksek olduğunu gösteriyor.
Nedeni bu bile olsa, Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun katılacakları canlı yayın, umarım yeni bir başlangıç olur ve bundan sonraki seçimlerde liderler arasında da gerçekleşir.