Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Ne Churchill ne Macmillan hepsi Thatcher olmak istiyor

Boris Johnson’un istifasının ardından Muahafazakâr Parti liderliğine, dolayısıyla başbakanlığa aday olanların birbirleriyle rekabetleri giderek sertleşiyor. Önceki gün beş adayın yani Rishi Sunak, Penny Mordaunt, Liz Truss, Kemi Badenoch ile Tom Tugendhat’ın (dün akşam parti içi oylamada adaylığı düşürüldü) katıldıkları televizyon tartışma programı hayli gergin geçti. Bu yüzden bugün ikincisi yapılması planlanan program da yine gerginlik olacağı endişesiyle iptal edildi.

“Solcu” Sunak

Neden bu kadar gergin geçiyor? Çünkü tümünün de Başbakan olma arzusu var, bu çok da yakın bir ihtimal en azından ikisi için. Bunun yarattığı bir gerginlik bu tabii ki. Yoksa temsil ettikleri sermaye sınıfı için birbirlerini tehlikeli gördükleri yok. Adayların birbirlerine karşı saklamayı beceremedikleri öfkeleri ülkenin siyasi tartışma kültürüne de pek uymuyor doğrusu. Seçmen ile parti delegelerinin gözünden düşürmek için ağır eleştiriler yapıyorlar karşılıklı olarak.

Özellikle vergi indirimi konusunda görüş ayrılıkları yaşayan adaylar içindeki en favori figür olan eski Maliye Bakanı Rishi Sunak’a “solcu” diyenler bile çıktı. Hem vergi indirimini hem de Çin ile ilişkilerin geliştirilmesini savunduğu için belki de. Sunak özellikle Çin ile ilişkileri geliştirme konusundaki vaadini yerine getirmede kararlı görünüyor. Başbakan olduğunda bu konuda ABD’nin hoşuna gitmeyecek biri olacağı kesin gibi.

Ortak noktaları: Thatcher

Ancak her ne kadar anlaşamasalar da adayların ortak noktası eski Başbakan Margaret Thatcher hayranı olmaları. Öldüğünde, uyguladığı ekonomi politikalarıyla yaşamlarını alt üst ettiği yoksulların şenlikler düzenlediği Demir Lady lakaplı Thatcher sermaye sınıfının lehine ülkede emekçi düşmanlığı yapmaktan çekinmemişti. Ayrıca eski ABD Başkanı Ronald Reagan, eski Papa II. Jean Paul ile birlikte Sovyetlerin çöküşünü hızlandıranlardandır.

İşçi Partisi’nin Irak işgalcisi Başbakanı Tony Blair bile liderliğinin ilk yıllarında Thatcher’e olan hayranlığını sık sık dile getirirdi. Dolayısıyla vergileri indireceğini söyleyen Sunak’ın uygulamayı planladığı bu vaadini “sağduyulu Thatcherizm” olarak tanımlaması doğal.

Adaylar arasında Thatcher’i kendine örnek almada Dışişleri Bakanı Liz Truss bir adım önde. Geçen Kasım ayında Estonya'da bir tankın içinde poz verişi Thatcher'ı taklit etmek olarak değerlendirilmişti. Truss her ne kadar bunu reddetse de kimi fotoğraflarının Thatcher'ın 1970’le 1980'lerdeki fotoğraflarıyla örtüştüğü ileri sürülüyor Hatta kimi dil uzmanları, Truss'un, Thatcher'ın siyasete girdikten sonra yaptığı gibi, daha derin bir ses tonuyla konuştuğunu vurguluyor.

Bir diğer aday Ticaret Bakanı Penny Mordaunt da Thatcher hayranı gibi görünüyor. Mordaunt, 2005 yıında seçimleri kazanamayınca Thatcher’in kendisine mektup yazarak nasıl cesaret verdiğini anlatıyor sık sık. Adaylardan Suella Braverman da Thatcher ile Churchill'i (ikinciyi anan tek aday bu arada) ilham kaynakları olarak görüyor. Öyle ki Avam Kamarası'nda yaptığı bir konuşmada İşçi Partili bir milletvekili hakkında konuşurken “benim kahramanlarım Churchill ile Thatcher, onunkiler Lenin ile Corbyn” demişliği var.

İyi bir örnek değil

Adaylar nasıl farkında olamazlar bilemem ama Thatcher artık iyi bir ilham kaynağı olarak görülmüyor. Tanınmış İngiliz gazeteci Aris Roussinos, savaş sonrası dönemin Başbakanı Harold Macmillan'a atıfta bulunarak, "İngiltere'nin Thatcher'a değil, Macmillan'a ihtiyacı var" diye yazdı örneğin. (bknz: https://straight2point.info/britain-needs-macmillan-not-thatcher/) Sheffield Üniversitesi'nde politik ekonomi profesörü olan Michael Jacobs da, günümüz İngiliz ekonomisinin artık farklılaştığını ileri sürerek “Thatcher düşüncesiyle” devam etmenin yararsız olduğunu yazmıştı.

Dış politikada ABD’nin yanı başında hayli becerikli ancak uğursuz bir “oyun kurucu” figür olmasına rağmen toplumun büyük kesiminin tepkisini toplamış olan Thatcher’ı neden örnek alırlar adaylar anlamak zor?

Bu yeni politikalar üretemediklerinin de bir kanıtı aslında. Bu nedenle Thatcher’i anımsatıp “ideolojik nostalji”ye takılmış durumdalar.

Geçmişi hayal ederek yaşayanlar sadece bizimkiler değil yani.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi