Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Medya Mahallesi neden bitti?

Sahi! Medya Mahallesi neden sona erdi?

Tamam! 2 Ekim 2023 Pazartesi günü kadın (ben yani) bir şeyler söyledi ve onun üzerine…

Cümlenin sonrasını -meslektaşlarım arasında bile- tamamlayabilen pek olmadı. Herhangi bir uçağın davetlisi olmadığım için mi bilmem, pek merak eden de çıkmadı.

Doğrusu benim içimden de yazmak gelmedi.

Bugüne kadar!

* *. *

Fikrimi değiştirip yazmaya karar vermemin nedeni 1 Mayıs iddianamesi. O yüzden Medya Mahallesi’nin öyküsünü anlatmadan önce o iddianamenin “sürprizlerle dolu” iddialarını anlatmam lazım.

Malum, AKP iktidarı kendisinin serbest bıraktığı Taksim Meydanı kutlamalarını birden yasaklayıp “suç” haline getirdi.. 1 Mayıs’ta Taksim’e gitmeye kalkanları da terörist ilan etti.

Düşünün: 42 tutuklu için toplam 567 yıl hapis isteniyor.

Suçu baktılar ki, yukarıda ifade ettiğim gibi, “Taksim’de kutlama ısrarı / inadı” diye tanımlasalar üç beş aydan fazla hapiste tutamazlar. Son derece yaratıcı fikirlerle suç ve onlara uygun cezalar keşfettiler.

*. *. *

Medyanın geneli buradan öteye gitmedi.

Ancak t24 sitesinden Cengiz Anıl Bölükbaş, haberin içini doldurdu. Yargının geldiği noktayı da gözler önüne seren “suçlamaları” anlattı. İşte birkaçı:

“Ev baskınında bulunan çözüm sürecine ilişkin olarak kaleme alınan, Abdullah Öcalan’ın eleştirildiği, “Kürt Sorununda Çözüm’süzlüğün Ekonomi Politiği” isimli kitap “terör örgütü propagandası yapmak” kapsamında değerlendirildi.

Eyleme katılmamış olmasına karşılık, kitabın yazarı da gözaltına alındı. Yazara, “terör örgütü propagandası yapma” suçlaması yöneltildi. Ayrıca kitabın Kültür Bakanlığı bandrolünün olduğu ve yasa dışı bir yayın olmadığı da savcılık ifadesi sırasında ortaya çıktı. Savcı aynı kişiye, bu kitapla ilgili soru yöneltmezken, durumun hatırlatılması üzerine “Suçlamalar arasında bu yok” diye bilgi verdi.Ayrıca tutuklanan bir kişiye, evinde 4 sayfalık Mahir, Hüseyin, Ulaş. Kurtuluşa kadar savaş” ifadesinin yazılı olduğu bir bildiri çıkması nedeniyle, 1970’li yıllardan bu yana varlığı bulunmayan örgütlerden “Türkiye Halk Kurtuluş Partisi- Cephesi (THKP/C) propagandası yapma’’ suçu yöneltildi.”

Cengiz Anıl Bölükbaş, ellerine sağlık, daha neler neler anlatmış. Kısa kısa geçeyim birkaçını:

Kimi şüpheliler için tutuklama gerekçesi olarak “daha önce benzeri fiillerden kaydı var” denildi. Aaaaa… Onlar açılan söz konusu davalardan beraat etmemiş mi!

Etmiiiş!

Eeeee?

Herhalde “olsun”muş!!!

Toplanan kanıtlar için de “yok etme şüphesi var” diye tutuklama talep edenlere bunun hesabını mı soracaksınız yani!

Burası Erdoğan’ın afişteki fotoğrafına bıyık çizdi diye 16 yaşındaki çocuğun tutuklandığı.. Yargılandığı.. Ve 1 yıl 3 ay hapis cezası aldığı.. Neyse ki ceza yatarına sayılınca çıkabildiği bir memleket. Ne diyorsunuz siz!

* * *

Ben bu örneklere bakınca “ucuz atlatmışım” diye düşünüyorum.

Gerçi Medya Mahallesi programının aniden sona ermesi pek de “ucuzmuş” gibi gelmiyor. İtiraf etmeliyim.

Yine de, bu cennet vatanda 50 yıl gazetecilik yapan biri olarak “beterin beteri olduğunu” biliyorum.

Dolayısıyla yakınacak, “EN MAĞDUR” yarışına kalkışacak değilim. Ama ne oldu da böyle oldu, anlatmalıyım.

* * *

1 Ekim 2023 Pazar günü Ankara’da, İçişleri Bakanlığı’nın karşısında bir bombalı araç eylemine tanık olduk.

2 Ekim Pazartesi günü, doğal olarak, programın ana konusu bu oldu. 24 saat içinde pek çok ayrıntı da ortaya çıktığı için, üzerinde konuşulacak ya da “SORU SORACAK” malzeme de vardı.

Ben, eski alışkanlık işte, gazetecinin asli görevinin (hala) soru sormak olduğunu sandığım için bir dizi soru sordum.

* “Olayın başlangıcı, bir gece önce Kayseri’de bir veterinerin öldürülüp arabasının gasp edilmesiydi. Benim aklıma ilk takılan da bu olmuştu. Ankara’da herhangi bir araba çalınabilecekken neden, arkada apaçık bir iz / ipucu bırakılarak ta Kayseri’den araba gasp edilip Ankara’ya getirilirdi?”

* Tamam! Benim aklımın almadığı şeyler vardı belki arkasında. İyi de, hele ortada bir cinayet sonrası çalınan bir araba varsa güvenlik güçleri o arabanın peşine düşmez miydi? Plaka tanıma sistemiyle yolda, olmadı Ankara girişinde önü kesilemez miydi?

* “Eylem, arabadaki iki kişi tarafından gerçekleştirilmişti. Saldırganlar nizamiyeye -caddenin karşı istikametinden- ateş açmış ve iki polisi hafif yaralamıştı. Daha sonra saldırganlardan biri vurularak ölmüş, diğeri de arabadaki patlayıcıyı infilak ettirmişti.”

* Aklıma takılan ve ekranda dile getirdiğim sonraki soru, arabanın durduğu yerle ilgiliydi. Bilenler bilir, bakanlığın bulunduğu cadde, arasında refüj olan, üçer şeritten altı şeritli bir yol. Araba neden bakanlığın önüne gitmemiş de yolun karşı tarafında durmuş olabilirdi?

* “Görüntüleri defalarca, saniye saniye izleyince intihar eylemi de soru işareti yaratmıştı. Dile kolay, 50 yıl boyunca Türkiye’den ve dünyadan sayısız intihar eylemi haberi ve görüntüsü izlemiş bir gazeteci olarak, ‘acaba saldırgan arabada bomba olduğunu biliyor muydu, yoksa uzaktan kumanda ile müdahale mi edilmişti’ diye düşündüm.”

* * *

Bütün hadise bu! Ama, ben farkında değilim, gece boyunca troller fazla mesai yapmış. Ve benim bu soru ve tespitlerle “terör propagandası yaptığım” yalanını yaymış.

3 Ekim Salı gününe -çok erken bir saatte- işte böyle bir bombardımanla uyandım.

Sonra sırasıyla şunlar oldu:

Program sona erdi.

Kapıma Terörle Mücadele bürodan 4 polis dayandı.

Polisler -gözaltında değildim ama yine de..- savcılığa kadar eşlik etti.

Ertesi gün, pek çok köşe yazarından, ekran yorumcusundan, kanaat önderinden benim 2 Ekim günü sorup söylediklerimi dinledim, okudum.

Kimse de çıkıp “yahu bu kadın da bunları söyledi ya” demedi.

Benim terör propagandası yapmadığımı, zaten yapmamın söz konusu olmayacağını söylemedi.

Tam aksine, “kırmızı çizgilerden” söz edildi.. Anlattıklarım “talihsiz ifadeler” diye -hem de ekranda- yorumlandı.

Daha sonra bu yorumu yapanlardan bir meslektaşıma “programı izledin mi” diye sordum. İzlememişti. “Arkadaşları” öyle anlatmıştı.

* * *

Sevgili kızım Çiğdem Mater çekmediği belgesel.. Sevgili arkadaşım Osman Kavala yapmadığı organizasyon yüzünden hapis yatıyor ya..

Başta aktardım, Öcalan’ı eleştiren kitabın yazarı, üstelik 1 Mayıs’a katılmadığı halde gözaltına alınıp “terör örgütü propagandası” ile suçlandı ya..

Ben ülkece seyre durduğumuz trajikomik filmde ancak figüran olabilirim.

Zaten ben de eğlenin diye anlattım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi