Kolivar, 'Silivri’de oy kullanabilecek miyim' diye sormuş

Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar 7 Kasım’da katıldığı bir TV yayınında, “Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bizim toplum ekmekle doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor” sözleriyle iktidarın öfkesini üzerine çekti. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Kolivar’ın sözleri nefret söylemidir. Milletimizi ve ekmeği aşağılayan açıklamaları hadsizliktir” deyince…

Dakka beklemediler.

Kolivar, bir gün sonra gözaltına alındı.

TV’deki sözleri, tutuklamaya yetmez diye düşünülmüş olmalı ki Twitter hesabı tarandı ve dört eski twiti çıkarılıp soruşturmaya eklendi. Cumhurbaşkanına hakaretten Silivri F Tipi Cezaevi’ne kondu. Tutuklanması toplumda infial yaratınca dokuz gün sonra bırakıldı.

Fakat Beştepe’nin avukatlık bürosu olarak hizmet veren yargı, Kolivar’ın yakasını bırakmadı. Erdoğan’ın şikayetçi olduğu Kolivar’a hem yayındaki sözlerinden, hem de dört ayrı twitinden suçlama yöneltildi. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama; cumhurbaşkanına hakaret; Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamaktan 11 yıl 11 aya kadar hapsi isteniyor.

İstanbul. 17 Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan bu davanın ilk duruşması 7 Nisan 2023’te görülecek.

Cihan Kolivar, geçen hafta oğlu Kerem’le birlikte, soruşturma sürecindeki desteğimden ötürü teşekkür etmek için Halk TV’de beni ziyaret etti.

whatsapp-image-2022-12-27-at-09-18-37.jpeg
Cihan Kolivar (solda), İsmail Saymaz (sağda)
​​​​​​

Kolivar, Erdoğan’ın hemşerisi…

Ve Kasımpaşa’dan komşusu.

Ancak tüm ailesini karşısına almayı göze alacak denli AK Parti karşıtı. Bu uğurda, 65 yaşında cezaevine girdi, bana mısın demedi. Soranlara “Silivri sıcakmış” diye yanıt verdi.

Kolivar da Rizeliler gibi güldürmek için değil, tabiatı itibariyle komik… Bir Laz fıkrasından gerçek hayata düşüveren bir kahraman sanki.

İktidarı neden bu kadar öfkelendirdiniz?

Mahkemeye çıktığım gün hem İmamoğlu’nun duruşması, hem de İstanbul Ticaret Odası seçimleri vardı. Ben dedim, İmamoğlu’na ceza verecekler. Çünkü “aptal” demenin bu kadar büyütülecek tarafı yok. “Aptal” zaten bunlara koymamış. “Yirmi yıl diyorum” ya, bunları etkileyen o.

Adliyede neler yaşandı?

Savcı tam 40 dakika bekletti beni. Dedim ki bu haber bekliyor. Savcıya “Bunun için gülerler adama” dedim. Ben sevmem Erdoğan’ı ama Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyor. Makamına saygısızlık etmem. Türkiye’yi temsil ettiği için hakaret etmem. Hakime sevk edildim. Baktım ki tutuklanacağız. Hakime dedim ki, “Meriç nehrinde duvarları yükseltmişler, haberin var mı senin?”

Niye öyle dediniz?

FETÖ’cüler kaçtı, şimdi kimse kaçamıyor. Dedim, hatırlatayım. Hakim bana ne soruyor, biliyor musun? Ben twit atamam. Ya lokantacının oğluna ya da benim oğluma yazdırmışımdır. Birine cevaben demişim ki “Parayı betona gömdüler, şimdi yersiniz üçün birini.”

Hakim diyor ki “Üçün biri nedir?” Üç sefer sordu. Dedim ya “Sen bilmiyor musun nedir. Şimdi onu mu göstereceğiz!”

Tutuklanacağınızı anladınız mı?

Savcıdan belge gelince çocuğu aradım, dedim ki “Elbiselerimi getir.” Ama Silivri’ye gideceğimi düşünmedim. Silivri 9’a. Adnan Oktar orada, kedicikler. Osman Kavala’yı gördüm, tanıyamadım, üzüldüm. Sakalı fazla uzatmış. Sakallı adamı hiç sevmem. Uzaktan Mehmet Baransu’yu gördüm. Ona parmak salladım.

Gittiğimde dedim ki, “Seçime kadar yatacağım.” Hemen şunu sordum: Seçimde cezaevinde oy kullanabilecek miyim? Dediler ki, “Kullanabiliyorsun." Dedim, “Tamam.”

Göze aldınız yani?

Seçime az var, nasıl olsa yatacağız. Ne de olsa hakaret, üst üste ekleseler ne olur?

Daha önce cezaevinde yattınız mı?

Karakola bile gitmedim.

Muamele nasıldı?

Çok güzel. Biri (Avukat Tugay Bek) geldi ve dedi ki, “Soğuk mu?” Kalorifer acayip yanıyor. Dedim ki “Çoğu kişinin kaloriferi yanmıyor. Silivri çok sıcak, soğuk değil.”

Mahkumlarla karşılaşabildiniz mi?

Ben tek yattım.

Kaç gün?

Dokuz. Avukatıma bile haber vermeden attılar beni dışarıya.

Günleriniz nasıl geçti?

Cezaevinde her ne yaparsan dilekçe yazacaksın. Ben televizyonla buzdolabı istemiştim. Fakat sordum, Tele 1 yok. Ben de Tele 1’i izlerim, Merdan (Yanardağ) beyi. Gider gitmez çay makinası aldım, üç sefer çay demledim. Öyle rahatım ki, ha bire dilekçe yazıyorum.

Sıkılmadınız mı?

Kuşları hemen arkadaş edindim. Yanardağ’ın kitabını aldım.

Duruşmanız ne zaman?

7 Nisan’da. Emin olun, avukata vekalet vermemişim. Avukatı konuşturmam, ben konuşacağım. Hakaretle alakası yok dediklerimin. Cumhurbaşkanın diploması… Metin Külünk, “Peygamberin diploması mı vardı” dedi. O zaman niye demediniz, “Din elden gidiyor, vay yezit soyu, sen kimsin!”

Erdoğan da Rizeli, siz de… Yakın çevreniz, “Neden Cumhurbaşkanına böyle dedin” demedi mi?

Diplomasız demek suç mu? Cezaevinden çıkınca ablam aradı beni. “Kapa” dedim, “telefonu. Arama.”

Neden?

AK Partililere tavırlıyım. Deseler ki, haydi cennete. Gitmem. Hiç sevmem.

Dava için nasıl bir hazırlık yaptınız?

Birinci duruşmada ceza vermezler. İkincide seçim var. Seçimde bunlar kazanırsa… 66 yaşındayım. Yaşasam yaşasam 14 sene daha. Yarısı gece. Değer mi birine eğilmeye? “Tamam efendim, olur efendim” demeye. Onun için beni hiçbir politikacı sevmez. Hiçbir politikacıyla resmim yok. Süleyman Soylu'nun yanına gittik Ankara’ya, resim çektirmedim.

Bir siz çektirmemiş olabilirsiniz Soylu ile.

Herhalde öyle.

Ekmekle bitirelim. İstanbul’da ekmek fiyatı ne olur?

Şu an beş TL. 50 bin TL yakın elektrik faturası gelen fırın var. 35-40 bin TL de doğalgaz. Unu devlet veriyor ama yılbaşı zammı olacak. Biz İstanbul’da 6 TL'ye geçemedik. İstanbul’da 1500 kaçak fırın var. 500’ünün üretim izni yok.

Neden kapanmıyor?

Belediyeler kapatmıyor. Ceza kesiyorlar.

Fırıncılar da 10 bin ekmek üreteceğine 3 bin üretiyor.

Ve bu da maliyeti arttırıyor. Ankara’da 12 bin ekmek üretiliyor. Bir tane ruhsatsız fırın yok. 6 milyon nüfusu, 400 fırını var. İstanbul'da 16-17 milyon nüfus, 4 bine yakın fırın var. Ben 12 bin ekmek yapsam maliyetim düşecek.

Bir ekmekten ne kazanır fırın?

Şimdi bir şey kazanmaz. Yanında poğaça, açma, simit satıyor ya, o işte.

İstiklal bombacısı: Benim gibi Suriyeli bir kız daha var

İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım’da meydana gelen, altı yurttaşın can verdiği bombalı saldırıya ilişkin hala bir dava açılmadı.

Bombayı caddeye bırakan Ahlam Albashir adlı Suriyeli kadının İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nde alınan 13 sayfalık ifadesi, “Bir kadın bombacı daha mı var?” sorusunu akla getiriyor.

Albashir, ifadenin son paragrafında, Suriye’den birlikte geldiği sözde eşi Bilal Hassan kod adlı teröristin 16-17 yaşlarındaki Suriyeli bir kıza yer temin ettiğini iddia ediyor. Albahsir, Suriyeli kızın ‘önemli malzemelerle’ geldiğini ifade ederek, yanında patlayıcı bulunduğunu kaydediyor.

Albashir’in ifadesi şu şekilde:

“Bilal yaklaşık bir ay kadar önce Suriye’den 16-17 yaşlarında bir kızın yanında önemli malzemelerle Türkiye’ye geldiğini, bu kıza kalabilecek yer ayarlaması gerektiğini, karşılığında da çok miktarda para alacağını söyleyerek, kalmış olduğumuz atölyeden ayrılıp bir gün sonra (geri) geldi. Kıza kalacak yer ayarladığını, karşılığında 400 ABD doları aldığını söyledi. Suriye’den gönderilen bu kızın da benim gibi böyle bir eylemde kullanılacağını düşünüyorum. Bilal’in Esenyurt ve Esenler’de çok sayıda tanıdığı olduğunu biliyorum.”

whatsapp-image-2022-12-27-at-08-31-42.jpeg

Bu arada, Albashir’in ‘Semra Salih’ adıyla bir Facebook hesabı açtığı ve üzerinde bir cep telefonunun çıktığı belirlendi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi