Kim dost kim değil?

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Barış Pınarı harekâtını başlattığı andan itibaren neredeyse bütün dünya Türkiye’ye karşı durdu. Macaristan hariç…

ABD Başkanı Trump, beklendiği gibi yine ne diyeceğini şaşırdı, bir Türkiye’den yana bir PKK’dan yana açıklamalar yaptı. Açıklamaları tarih bilgisinin ne kadar az ve ne kadar yanlış olduğunu gösterdi.

Trump’a yakın senatör Graham başta olmak üzere hem Cumhuriyetçi hem Demokrat senatörler Türkiye’ye yaptırım uygulanması için ortak önerge verdiler.

Fransa ve İngiltere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırdılar.

Avrupa Birliği (AB) Türkiye’nin harekâtı hemen durdurmasını talep etti.

Uğruna yas ilân ettiğimiz Suudi Arabistan, Türkiye’yi kınadı.

Mısır, Arap Birliği’ni Türkiye’ye karşı toplantıya çağırdı.  Bu Mısır ki, Suriye’yi Arap Birliği’nden atmıştı.

Filistin…

Evet Filistin bile Türkiye’yi kınadı…

Barış Pınarı gösterdi ki, Macaristan’ı saymazsak, ABD, AB ve Arap ligi Türkiye’nin karşısında…

Bu da gösteriyor ki,  Batı ve Arap dünyası, 40 yıldır terörle mücadele eden Türkiye’nin değil.

Barış Pınarı turnusol kağıdı gibi kimin dost olup kimin olmadığını ortaya çıkardı.

TÜRKİYE-ABD ÇATIŞMASI

Birçok kez vurguladığım gibi Suriye’de Türkiye ile ABD’nin ulusal çıkarları çatışıyor. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi…

ABD, Suriye’yi bölmeyi ve kuzeyinde bir PKK devletçiği kurmak istiyor.

Bunu hem açacağı bir koridorla Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e bir enerji hattı kurmak hem de İsrail’in güvenliğini artırmak için yapıyor.

Ortadoğu’da izlediği politikaların hiçbiri Türkiye’nin politikalarıyla örtüşmüyor. Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilân etmesi, Suriye’ye ait Golan tepelerini İsrail toprağı olarak kabul etmesi gibi…

ABD’nin tutumu bu kadar açıkken, Suriye’de birlikte göstermelik devriye görevi yapmanın bir anlamı yoktu. Uzun müzakerelerden sonra “Türkiye ABD ile anlaştı, Ortak Harekât Merkezi kuruldu. Türk ve ABD zırhlı araçları sınırın Suriye tarafında ortak devriyeye çıktı. Bilmem kaçıncı ortak devriye görevi icra edildi. Türk ve ABD askerleri aynı helikopterle devriye uçuşu yaptı” gibi haberlerin, ABD’nin TSK’yı durdurmaya yönelik oyalama taktiğinin ürünü olduğu başından da belliydi. 

Nitekim, Ankara bu devriyecilik oyununu daha fazla sürdürmenin anlamsız olduğunu ilân etti.

Sonuna kadar ABD ile uzlaşarak bir harekât yapmayı tercih etti ancak ABD tarafından engelleme dışında bir yanıt alamadı ve Barış Pınarı’nı başlattı.

ABD’nin, başından beri PKK’yı destekleyen, silahlandıran, eğiten, Irak’tan sonra Suriye’yi parçalamaktan vazgeçmedikçe, Türkiye’nin ABD’nin yanında saf tutması beklenemez.

İÇ CEPHENİN ÖNEMİ

Dışarıda yalnız kalmış bir Türkiye’nin kendi kararlılığı ve gücü dışında yaslanacağı bir yer yok. 

Bu durum iç cephesinin güçlü olmasını gerektiriyor.

HDP dışında, başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere diğer muhalefet partilerinin iktidarla aynı yönde oy kullanması, TSK’nın ve Barış Pınar’ının arkasında durması çok önemli ve değerlidir.

Barış Pınar’ına dünyadan gelen tepki, Türkiye’de iç barışın ve birliğin ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu ve bu harekâtın iç politika malzemesi yapılmaması gerektiğini çok açık biçimde ortaya koymuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi