Kılıçdaroğlu'nun ABD seyahati

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD seyahatine çıkacağını 22 Eylül’de bu köşede duyurmuştum.

Kılıçdaroğlu, o gün bana yaptığı açıklamada, seyahat gerekçesini şöyle anlatmıştı:

“Bay Kemal dünyada yalnız değil. Çok sayıda Bay Kemal var dünyada. O Bay Kemallerin bir araya gelmesi ve daha hakkaniyetli bir dünyayı konuşması gerektiğine inanıyorum. Dünyada daha hakkaniyetli paylaşıma inanan aktivistler, bu uğurda mücadele veren siyasi isimlerle görüşeceğim.”

O andan itibaren iki yönlü eleştiri taarruzu başladı.

İktidar “İcazet almaya gidiyor” derken…

Bazı CHP’liler ise “Vakti miydi?” diye karşı çıktı. Onlara göre ABD’li siyasilerle görüşme veya FETÖ’cülerin hasbelkader fotoğrafa girmesi bir çuval inciri berbat edebilirdi. CHP Genel Merkezi, diken üstündeydi.

CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan da seyahatin kasım ayında senato seçiminden sonra gerçekleştirilmesini önerdi.

Kılıçdaroğlu çok kararlıydı.

Geri adım atmadı.

Geçen haziranda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Selçuk Sarıyar’dan ABD seyahati için hazırlıklara başlamasını bizzat o istemişti. ABD’de sosyalist senatör Bernie Sanders’in seçim kampanyalarında çalışmış olan Sarıyar, seyahat programını bir başına hazırladı.

Ve CHP lideri şu an ABD’de.

Obama randevu vermedi mi?

Ancak bu seyahatin gerekçesi, açıklandığı günden sonra revize edildi.

Başlangıçta ‘Amerikalı Bay Kemaller’le görüşeceğini duyuran Kılıçdaroğlu, bu ifadesi ile siyasi temasları kastetmiş olmalıydı. Ne var ki Kılıçdaroğlu, ABD’ye uçarken “Seyahatin öznesini bilim ve teknoloji oluşturuyor” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun Bernie Sanders ile buluşacağı da söylenmişti. Öğrendiğim kadarıyla…

Sanders ile temas da kuruldu.

Sanders’in Vermont eyaletinde yaşıyor olması, Kılıçdaroğlu’na sekiz saat uzakta bulunmasından ötürü bu görüşmeden vazgeçildi.

Eski ABD Başkanı Obama’nın randevu vermediği iddiasını ise Kılıçdaroğlu’na sordum. Kılıçdaroğlu, başvuruda bile bulunmadıklarını kaydetti.

Diğer taraftan Temsilciler Meclisi’nden üç temsilci Kılıçdaroğlu ile bire bir görüşmek istedi. Ancak CHP lideri bu talebi reddetti.

Kılıçdaroğlu’na bu seyahatte dar bir kurmay ekibi eşlik ediyor.

Sözcü Faik Öztrak, Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Parti Meclis Üyesi Yunus Emre, başdanışman Hacer Foggo, basın danışmanı Ömer Topsakal ve Sarıyar beraberinde geldi.

Diğer taraftan, Kılıçdaroğlu’nun yanında yalnızca bir koruması yer alıyor. Bence bu güvenlik açığı oluşturuyor.

Türk bilim insanlarıyla buluştu

Seyahatin ilk günü Boston’da başladı.

Kılıçdaroğlu, Massaschusetts Institute of Technology’de görev yapan ünlü fizikçi Prof. Canan Dağdeviren ile ‘Media Lab’ı gezdi. Geliştirilen teknolojik ürünleri inceledi.

Kılıçdaroğlu, aynı üniversitede şehir bilimci Kent Larson’dan…

Koch Kanser Enstitüsü’nden Bob Langer’dan…

Nükleer Enerji Bölümü’nden Bilge Yıldız’dan brifingler aldı. Nanoteknoloji Tesisi’ni dolaştı.

MIT Sağlık Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü’nden Mehmet Toner ve Harvard Üniversitesi’nden genetikçi Gökhan Hotamışlıgil’i ziyaret etti.

Kılıçdaroğlu, ziyaret ettiği Dağdeviren, Yıldız, Hotamışlıgil ve Toner'in yanı sıra dünyaca ünlü iktisat profesörü Daron Acemoğlu ve eşi Asu Özdağlar, Dani Rodrik ve eşi Pınar Doğan, İlker ve Türkan Yalçın ile yemekte buluştu.

Hotamışlıgil, yemekte, ilk kez bir siyasetçinin bilim insanlarını ziyaret ettiğini vurgulayarak, büyük mutluluk duyduğunu vurguladı. Sevinci gözlerinden okunuyordu.

O an…

Türkiye’de bu ziyaretin, kimi muhalifler tarafından bile hafife alındığını düşünerek, üzüntü duydum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York Central Park’ta yürüyüş yapmasına “İşte, dünya lideri” diye yılışık övgüler dizilirken, Kılıçdaroğlu’nun Türk bilim insanlarını üniversitelerde, laboratuvarlarda ve dersliklerde ziyaret etmesi, onları saygıyla dinlemesi, asla “Sen” demeden ve eşit ilişki kurarak, el üstünde tutması, öğrencilerle buluşması acımasızca eleştiriliyor, hatta yeriliyor.

Oysaki Kılıçdaroğlu, bu temasların kasım ayında açıklayacağı yapısal reçeteye kaynaklık edeceğini söylüyor.

Başta Acemoğlu olmak üzere bu beyinlerin geleceğin Türkiyesine katkı koymak istemesi seyahati kıymetli kılmaya yeter de artar.

Bu arada, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından İzmir İktisat Kongresi’nin 100. yılında yapılacak ekonomi zirvesine Acemoğlu’nun da katılacağını haber vereyim.

Kılıçdaroğlu’nun kayıp saatleri

Seyahatin ikinci günü Vaşington’a ayrılmıştı.

O sabah Kılıçdaroğlu’nun yanına giderek, Türkiye gündemini hatırlattım. İktidarın başörtüsü için anayasal değişiklik hazırlığı içinde olduğunu, MHP lideri Bahçeli’nin çağrıda bulunduğunu anlattım.

CHP lideri seyahatin iç politikayla gölgelenmesini istemediğini söyledi.

Havalimanına geçtik.

Uçak tam kalkmak üzereyken…

Kılıçdaroğlu’nun görüşmesinin olduğu ve yolculuğa katılmayacağı haber verildi.

Uçağımız Baltimor’a indikten 45 dakika sonra Kılıçdaroğlu’nun New York’taki TÜRKEN Vakfı’na ait yurdun önünde çektiği video paylaşıldı.

Öğrendiğim kadarıyla Kılıçdaroğlu videonun çekimine o sabah karar verdi. Tarifeli uçağa binmeyerek, karayoluyla dört saat süren yolculuğun ardından New York’a gitti. Manhattan’da 10 dakikada çekim yapıldı. Ve dört saatlik sonra Vaşington’a ulaştı.

Doğrusu, etkili ve yaratıcı bir video paylaştı.

Çünkü bu seyahat, başörtüsü tartışmasından ötürü muhaliflerin tepkilerinin yatışması ve gündemin değişmesi için de bir fırsattı. Bu yüzden Kılıçdaroğlu, iç politika sorularını yanıtsız bırakmak istedi. Ne var ki Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklamalarına kayıtsız kalamazdı.

Bu videosuyla Kılıçdaroğlu, bizzat açtığı başörtüsü tartışmasını yine kendisinin kapattığını ilan etti. Cumhur İttifakı’nın anayasa değişikliğine “hayır” diyeceğini bildirdi. Yasal değişikliği de Altılı Masa’nın zaferinden sonraya bıraktı.

New York'a gidilmeliydi

Kanımca en önemli eksiklik New York’un seyahat programına alınmamasıydı. ABD’deki Türk diasporasının en kalabalık olduğu şehir Osmanlı’dan bu yana New York. Bu şehirde binlerce Türk işadamı, akademisyen ve beyaz yakalı ve işçi çalışıyor. New York’a en az iki gün ayrılmalıydı.

Kılıçdaroğlu’nun Bay Kemaller ve siyasilerle buluşmamasını da bir diğer eksiklik olarak değerlendiriyorum.

O ki gidildi, buluşulmalıydı.

İktidar “İcazet aldı” diyecekti, biliyorum.

Şimdi “Kimse randevu vermedi, kapılar yüzüne kapandı” diye yazılıyor.

Daha mı iyi oldu?

Kılıçdaroğlu, dünyaya açılırken, dış ilişkilerde hiçbir omurgası kalmamış, itibarı bir kıkırdaktan ibaret olan AK Parti’nin perspektifini ölçü almamalı.

Tek ölçü var, o da Türkiye’nin çıkarları!

Değil Sanders ile milli çıkarlar öyle gerektiriyorsa Biden’la da görüşülür. ABD başkanlarından üç beş dakikacık randevu koparabilmek için atmadık takla bırakmayan AK Parti, muhalefeti yerli ve millilikte tahtaya kaldıramaz.

ABD devleti yakından izliyor

Kılıçdaroğlu, dün temaslarının ilk ayağında, Demokrat Parti’ye yakın olan Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunu ziyaret etti. Toplantıya düşünce kuruluşlarının Türkiye uzmanları da davet edildi.

Asıl önemlisi…

Beyaz Saray ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in ofisinden birer, Dışişleri Bakanlığı’ndan yedi, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden üçer görevli toplantıyı izledi.

Kılıçdaroğlu’na seçim güvenliğinin sağlanıp sağlamayacağı…

Erdoğan’ın bir kez daha “Atı alan Üsküdar’ı geçer” deyip demeyeceği…

Neden başörtüsü tartışmasını açtığı soruldu.

CHP lideri Cumhuriyetçilerin destek verdiği American Purpose Dergisi yöneticileriyle de buluştu. Son olarak Washington Post’u ziyaret ederek, söyleşi verdi.

Seyahat bugün bitiyor.

Kılıçdaroğlu, bugün German Marshall Fund’u ziyaret edecek; ABD’de seçilmiş Türklerle, Dünya Bankası çalışanlarıyla, Türk öğrencilerle, kadın liderlerle sohbet edecek. Ve en son Türkiye Büyükelçi Murat Mercan ile görüşecek.

Kılıçdaroğlu, bir sonraki seyahatini kasım ayında İngiltere’ye gerçekleştirecek.

'Bu kadar savrulma olmaz ki’

İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçmesi ABD seyahatinin gündemindeydi.

Kılıçdaroğlu’na, KKTC Büyükelçisi olarak atanan eski Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Çelebi’nin cezaevinde nikah şahidi olduğunu hatırlattım.

Gülümsedi.

Çelebi’nin tahliye olduktan sonra düğününe katıldığını, ailesini tanıdığını söyledi. Cezaevi sürecinin Çelebi’nin ruh dünyasında etkiler bırakmış olabileceğini anlattı.

Şaşkınlığını hiç saklamadı.

“Bu kadar savrulma olmaz ki” dedi.

CHP Erzurum’dan sonra Şanlıurfa’da da kitap kafe açıyor

CHP, oyunun az olduğu Doğu ve Güneydoğu’da genç seçmene ulaşmak ve vatandaşlara sosyalleşme imkanı sağlamak için kitap kafeler kuruyor ve kurulmasını teşvik ediyor.

İlk örneği, geçen aylarda Erzurum’da açıldı.

‘Kongre Kitap Kafe’de hem kitap satılıyor, hem de ucuz fiyata yiyecek ve içecek veriliyor.

İkinci kitap kafe ise önümüzdeki aylarda Şanlıurfa’da açılacak.

Türk, Sakık ve Önder’den Demirtaş’a ziyaret

PKK’nın Mersin saldırısı sonrası HDP ile Selahattin Demirtaş arasındaki ipler gerilmişti.

HDP’nin aksakallıları sayılan Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Sırrı Süreyya Önder’in Demirtaş ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurduğunu öğrendim. Bakanlık kapalı görüşe izin verdiği için görüşme gerçekleşmedi. Heyet açık görüş yapmak için temaslarını sürüyor.

Heyetin Demirtaş ile HDP arasındaki gerginliğin yumuşaması için rol alacağını öğrendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi