Mehmet Akif Cenkci

Mehmet Akif Cenkci

Kademeli emeklilik sadece bir talep mi?

Merhaba kıymetli halktv.com.tr okuyucularımız,

Emeklilik, yalnızca çalışma hayatının sonunda verilen bir hak değildir; o, devletin yurttaşına kurduğu en temel sosyal sözleşmelerden biridir. Sosyal güvenlik sistemi, bir insanın yalnızca ne kadar çalıştığını değil, nasıl bir yaşlılık geçireceğini belirleyen düzendir. Çünkü emeklilik, bir tarih aralığı ya da bir prim hesabından ibaret değildir. O, bireyin on yıllar boyunca döktüğü alın terinin, ülkeye kattığı emeğin, birikmiş katkılarının karşılığıdır. Daha da önemlisi, emeklilik; insanın yaşlandığında hangi koşullarda yaşayacağına dair devletin ona verdiği sözdür.

Bugün Türkiye’de bu söz, milyonlarca insan için tutulmamış durumda. Ve bu tutulmayan sözlerin en belirgin örneklerinden biri, 8 Eylül 1999’dan sonra sigortalı olanların yaşadığı derin adaletsizliktir. Bu adaletsizlik, sistemin içindeki teknik hataların değil, vicdani dengesizliklerin sonucudur. Adına “kademeli emeklilik” dediğimiz talep ise, tam da bu vicdani boşluğu doldurma arzusudur. Bu talep artık milyonların sesi olmuş durumda. Bu sesi büyüten ve organize eden yapının adı da Emeklilikte Adalet Derneği’dir (EMADDER).

8 EYLÜL 1999: HUKUKİ BİR ÇİZGİ, VİCDANİ BİR YARIK

Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminde milat kabul edilen 8 Eylül 1999 tarihi, bir yasa değişikliğinden fazlasıdır. O tarihte işe girenlerle ertesi gün girenler arasında sadece bir gün fark var. Ancak bu bir gün, emeklilik hakkı açısından 17 yıla kadar çıkan bir gecikmeye dönüşmüş durumda. Aynı okuldan mezun olmuş, aynı yaşta çalışma hayatına atılmış iki insan; biri 45/50 yaşında emekli olurken, diğeri 60 yaşına kadar beklemek zorunda kalıyor.

Bu yalnızca bireysel bir mağduriyet değil, aynı zamanda sosyal adaletin sistematik olarak ihlal edilmesidir. Çünkü burada mesele ne sadece yaş ne de sadece prim günüdür. Mesele, hayatın ne zaman dinleneceğini ne zaman hakkın teslim edileceğini belirleyen eşiklerin vicdani olup olmadığıdır.

KADEMELİ EMEKLİLİK NE İSTİYOR?

Yanıltıcı bir algı var: Kademeli emeklilik talebinde bulunanlar, erken emekli olmak istiyor sanılıyor. Oysa gerçek çok başka. Bu insanlar, sadece hakkaniyetli bir sistem istiyorlar. Makul bir geçiş dönemiyle, bir günde oluşan adaletsizlik farkının telafisini talep ediyorlar. Kimseye ayrıcalık değil, geçmişten gelen emeğe saygı bekliyorlar.

Bu talep, sadece teknik değil; aynı zamanda sosyolojik bir zorunluluktur. Çünkü sistemin adaletsiz işleyişi, genç kuşaklarda da sosyal güvenlik sistemine yönelik güven kaybını besliyor. Bugün birçok genç, neden kayıt dışı çalışmaya razı? Neden sigortasız istihdam oranları artıyor? Çünkü insanlar geleceğe dair umut görmüyor. Sosyal devlet, sözleşmesinden caymış hissi yaratıyor.

EMADDER’İN ILO ZİYARETİ: MÜCADELENİN SINIR AŞAN YÜZÜ

Geçtiğimiz günlerde Emeklilikte Adalet Derneği, Uluslararası Çalışma Örgütü'nü (ILO) Ankara'da ziyaret etti. Bu ziyaret basit bir nezaket teması değildi. Bu ziyaret, Türkiye'deki sosyal güvenlik sistemine dair adalet çağrısının uluslararası hukuk düzlemine taşındığının güçlü bir göstergesidir.

EMADDER bu ziyarette yalnızca dosya sunmadı; yıllardır biriken toplumsal mağduriyetleri belgelerle, yaşam öyküleriyle ve çözüm önerileriyle birlikte aktardı. Bu, iç kamuoyuna duyurulamayan adaletsizliklerin, artık uluslararası kamuoyunun dikkatine sunulması anlamına geliyor.

Ziyaret aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki eşitlik ve sosyal koruma ilkelerinin hatırlatılmasıdır. Çünkü emeklilik hakkı, sadece ulusal bir mevzuatla değil, aynı zamanda evrensel insan hakları belgeleriyle de teminat altına alınmış bir haktır.

YAŞ DEĞİL, YAŞAM HAKKI

Kademeli emeklilik tartışmalarında sıklıkla yaş sınırı konuşuluyor. EMADDER’in önerileri arasında erkekler için 45 kadınlar için 43 yaşından başlayan kademeli sistem modelleri bulunuyor. Ancak yaş sınırını konuşmadan önce, yaşanmışlığı konuşmamız gerekiyor.

Çünkü 20 yaşında işe başlamış bir işçinin, 60 yaşına kadar emeklilik hakkını beklemesi demek; 40 yıl boyunca sigorta primi ödemesi anlamına gelir. Bugünkü sistemde 7000 gün prim yeterli görünse de gerçekte çalışanların çoğu bu sayıyı çoktan aşmış durumda. 8-9-10 bin günü devirmiş insanlar hâlâ emeklilik için beklemeye devam ediyor. Üstelik bu bekleyişin sonunda bağlanan emekli maaşı da hayatını sürdürebileceği düzeyde olmuyor.

Buradaki temel sorun, sadece kaç yaşında emekli olunacağı değil; emekliliğin hangi yaşta insan onuruna uygun bir yaşam sunacağıdır. Sosyal güvenlik, bir toplumun çalışanına verdiği sözün ifadesidir. Bugün bu söz, yerine getirilmiyor.

TOPLUMUN VİCDANINA ÇAĞRI

Kademeli emeklilik sadece bir düzenleme değil, bir çağrıdır. Bu çağrı sadece siyasete yapılmıyor. Aynı zamanda kamuoyuna, sendikalara, meslek örgütlerine ve vicdan sahibi herkese yöneltiliyor. Çünkü bu mağduriyetin sesi yalnız bırakıldığında, adalet yalnızlaştırılır.

Bu çağrıya kulak vermek, bir toplumun kendi geleceğine sahip çıkmasıdır. Kademeli emeklilik talebine kayıtsız kalmak; gelecekte genç kuşakların sosyal güvenlik sistemine olan inancını tamamen yitirmesine zemin hazırlamak demektir.

GEÇ GELEN ADALETİN GÖLGESİNDE

Geçmişte de benzer talepler duyulmadı mı? EYT örneği hâlâ hafızalarda. Yıllarca “Bu iş olmaz, sistem kaldırmaz” denilen o düzenleme, kamuoyu baskısı ve toplumsal seferberlikle hayata geçti. Bugün de aynı cümleleri kademeli emeklilik için kuranlar var. Ancak unutulmamalıdır ki; halkın ısrarlı, ısrarcı ama hakkaniyetli talepleri, en katı sistemleri dahi dönüştürebilir.

Kademeli emeklilik geciktikçe, toplumun güveni yıpranıyor. Ve unutulmamalı ki, geç gelen adalet sadece geç kalmaz; etkisini, anlamını ve inandırıcılığını da yitirir.

Bir günle hayatı ertelenenlerin sessizliğini artık kimse yok sayamaz. Emeklilik bir lütuf değil, bir haksa; bu hakkın herkese hakkıyla teslim edilmesi gerekir. Kademeli emeklilik talebi, Emeklilikte Adalet Derneği öncülüğünde artık sadece bir slogan değil, bir çözüm haritası olarak önümüzde duruyor.

Bugün bu yazıya göz gezdiren herkes bilsin ki; bu mücadele sadece bir derneğin değil, bu ülkede alın teri döküp emekliliği bekleyen milyonların mücadelesidir. Ve bu mücadele, sadece bir yaş sınırı değil; bir yaşam sınavıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Akif Cenkci Arşivi

Ne Zaman Emekli Olurum?

02 Aralık 2025 Salı 05:10