Fikret Bila
İYİ Parti’nin İttifak Takıntısı
Muhalefet partilerinin seçimlerde ittifak veya işbirliği yapmaları İYİ Parti için bir takıntıya dönüştü.
Yerel seçimler için CHP ile işbirliği yapılmasını dillendiren isimler partiden atılıyor veya görevden alınıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi İYİ Parti Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan İstanbul ve Ankara için işbirliği olasılığından söz etti diye Genel Başkan Meral Akşener’in talebi üzerine görevinden istifa etti.
Ancak İYİ Partili İBB Meclis üyeleri Özkan’ı yeniden Grup Başkan Vekili seçtiler. Bu gelişme üzerine Özkan’ı yeniden seçen üyeler kesin ihraç istemiyle disipline verildi.
İYİ Parti, işbirliğini ağzına alanı partiden atmaya kararlı görünüyor.
Yine işbirliğini savunan İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Ahmet Zeki Üçok’un da görevden alındığı kamuoyuna yansıdı.
İYİ Parti’de ittifak veya işbirliğinden söz etmek en büyük suç haline geldi.
Partinin temel politikası da işbirliğine karşı çıkmak oldu.
İYİ Parti Genel Merkezi’nin bu sert tutumuna karşın hem parti yönetiminde hem tabanında işbirliğini savunan küçümsenmeyecek bir kesim var.
Parti’nin Genel İdare Kurulu’nda 14 üyenin, Üçok’un ve İBB Belediye Meclisi üyelerinin partiden atılmayı göze alarak işbirliğini savunmaları bunu gösteriyor.
Akşener ve yönetimi ittifak veya işbirliği kavramlarını duymak bile istemiyorlar.
Bunun nedeni Akşener’in 14-28 Mayıs seçimlerinde istediğini sonucu alamamasını ittifaka bağlaması olarak görülüyor.
İYİ Parti’nin beklediği oyu alamamasını ittifaka bağlayan Akşener’e göre partisi Cumhur İttifakı ve CHP karşısında “üçüncü yol”u temsil ediyor.
İYİ Parti bu nedenle yerel seçimlere 81 ilde kendi adaylarıyla girmeye karar verdi.
Bu kararın İYİ Parti’yi üçüncü bir yol yapıp yapmadığı, partinin büyüyüp büyümediği 31 Mart 2024 akşamı sandıklar açılınca ortaya çıkacak.
Yerel seçimlerin genel seçimlerden ayrı özelikleri elbette var ancak İYİ Parti’nin genel seçimlerde aldığı sonuçlar da kabaca bir fikir veriyor.
Cumhur İttifakı yerel seçimlere ortak adaylarla girmeyecek olsa muhalefet partilerinin de ayrı adaylarla seçime girmesi normal karşılanır.
İktidarın ortak adayla ancak muhalefet partilerinin ayrı ayrı adaylarla seçime girmesi iktidar adaylarının kazanma olasılığını artıracaktır.
Nitekim 1994 seçimlerinde özellikle sosyal demokrat üç partinin yerel seçimlere ayrı ayrı adaylarla girmeleri Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da, Melih Gökçek’in Ankara’da yüzde 25 civarında bir oyla belediye başkanı seçilmelerini sağlamıştı.
Dört seçmenden üçünün oy vermediği adaylar büyükşehir belediye başkanı oldular.
Böyle bir örnek ortadayken İYİ Parti’nin ısrarla işbirliğinden uzak durması, işbirliği yapılmasını savunanları partiden atacak kadar sert bir tutum alması düşündürücüdür.
İYİ Parti’nin birinci veya ikinci çıktığı bir büyükşehir yok.
81 ilde de birinci parti değil.
Belki bazı ilçelerde birinci parti olması mümkün.
Böyle bir tabloda İYİ Parti yerel seçimlere ayrı girerek ne kazanmayı düşünüyor?
Seçime girdiği bazı büyükşehirlerde ve bazı illerde CHP adaylarına kaybettirip Cumhur İttifakı adaylarına kazandırması daha yüksek bir olasılık.
Bu durum, İYİ Parti’nin Cumhur İttifakı’nı değil CHP’yi rakip gördüğünü düşündürmez mi?