IŞİD'in yaktığı er Şahin, jandarmanın muhbiri miydi?

IŞİD, beş yıl önce bugün Sefer Taş ve Fethi Şahin adlı Türk askerlerini yakarak infaz etti. Vahşi infazın videosu 22 Aralık 2016'da bütün dünyaya gösterildiğinde, izleyenlerin kanı dondu ve nutku tutuldu.

IŞİD'in kadısı olduğu ve infaz kararına imza attığı iddia edilen Suriyeli Jamal Abdul Rahman Abdi, Gaziantep'te kuş satıp elini kolunu sallaya sallaya gezerken, halktv.com.tr'de 17 Eylül 2021'de yayınlanan yazım sonrası tutuklandı.

Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Alwi, 17 Aralık'ta hakim karşısına çıktı ve hakkındaki suçlamaları reddetti.

Gizli Tanık, Alwi'nin IŞİD'çi olduğunu savunurken...

Tanık Muhammed Osman ise Alwi'nin 2013'te Yavuz Sultan Selim adlı 25-30 kişilik silahlı grubu kurduğunu, çocuklarının IŞİD'e katıldığını, kendisinin katılmayı reddettiğini ileri sürdü.

İki baba şikayetçi

Yargılama sayesinde Taş ve Şahin'in babaları ilk kez bir mahkemece dinlenmiş oldu. 1 Aralık günü Aralık Asliye Ceza Mahkemesi'nde ifade veren baba Aydın Taş, davaya katılmak istediğini belirtti.

Şunları söyledi:

"Bu sanık insanlık dışı eylemler yaptı. Sözde kadılık yapan, idam emri veren sanığın cezalandırılmasını istiyorum. Üç oğlu IŞİD'in saflarında öldürülmüştür. Oğlumu vahşice ve canice şehit ettiler. En üst cezanın verilmesini istiyorum."

Taş Ailesi, Şahin'lere göre 'şanslı' sayılır.

Çünkü oğulları Sefer, geç de olsa şehit kabul edildi.

Aileye şehitlik maaşı bağlandı.

Fethi Şahin'in değil şehadeti, öldüğü bile kayıtlara girmedi.

Ne Mehmetçik kabul ediliyor.

Ne IŞİD'çi...

Ne şehitten sayılıyor.

Ne diriden...

ÖSO'cular 'Yardım edeceğiz' demiş

Konya'da yaşayan baba Mehmet Şahin, Çumra Asliye Ceza Mahkemesi'nde 9 Aralık günü verdiği ifadede, oğlunun bugüne değin hiç bilinmeyen hikayesini anlattı.

Tutanaktan aktarıyorum:

"Oğlum askerden çürük raporu alarak gelmişti. 2015 yılında oğlum bana, 'Sözüm var, Suriye'de çalışacağım' diyerek, yanımızdan ayrıldı. Yanma olayından önce oğlum IŞİD'in eline düşmüş. IŞİD'in kurduğu cezaevi gibi kuruma oğlumu almışlar. Oğlumla birlikte Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) komutanının kardeşi de IŞİD'in eline esir düşmüş. Oğlum telefon numaramı vermiş. Beni aradılar, Kilis'e çağırdılar. Kilis'e gittim. ÖSO komutanı olduğunu söyleyen kişi ile görüştüm.

Bana Türkiye adına çalıştıklarını söylediler. Ancak Türk değil, yabancıydılar. Türkçe konuşmayı bilmiyorlardı. ÖSO'nun komutanının kardeşi rehine karşılığı serbest bırakılmış. Kendisiyle konuştum. 'Oğlumu neden IŞİD esir aldı?' diye sordum. 'Bana muhbirlik yaptığı ve silahlı olduğu' için yakalandı' (dedi.) Jandarma istihbarat olarak çalışıyormuş. Oğlum jandarmaya muhbirlik yapıyormuş. Bu nedenle esir alınmış. Oğlumu kurtaracaklarını söylediler. 'Önce Allah, sonra bize güven' dediler.

Kilis'ten döndükten birkaç ay sonra yanma olayı meydana geldi. Devlet oğlumun sağ ya da ölü olduğunu bildirmedi. Resmi kayıtlarda oğlum sağ hala gözükmektedir. BİMER ve CİMER vasıtasıyla talepte bulundum. Herhangi bir bilgilendirme yapılmadı."

Şahin, kendisini Kilis'e çağıran kişinin 0543 ile başlayan cep telefon numarasını sundu.

Kilis'teyken yanında eniştesi ve yeğeninin olduğunu söyledi.

"Gitmeden önce savcılar ve jandarmalarla görüştüm" diye ekledi.

ÖSO kadar olamadık

Baba Mehmet Şahin'in anlatımından, Şahin'in jandarmanın haber elemanı olduğu ve istihbarat için IŞİD'e sızdırıldığı anlaşılıyor.

Şahin, oğlunun IŞİD'in elinde olduğunu devletten değil, kendisini "ÖSO komutanı" diye tanıtan bir Suriyeliden öğreniyor. Bu kişinin davetiyle Kilis'e gidiyor.

İddia doğru ise ÖSO komutanının kardeşi, rehine karşılığında IŞİD'in elinden kurtarılırken, Şahin ise acımasız örgütün insafına terk ediliyor.

Bu satırları yazarken...

Devlet görevlilerinin ÖSO kadar olamayışından ötürü derin bir utanç, öfke ve azap duyuyorum.

Yanıtsız bırakılacağını bile bile soruyorum:

IŞİD'in infaz ettiği Fethi Şahin, jandarmanın haber elemanı mıydı?

Şahin'in IŞİD'e esir düştüğünü, neden devlet değil de ÖSO'cular babaya bildirdi?

Şahin'in kurtarılması için girişimde bulunuldu mu?

Şahin'in özgürlüğüne kavuşması için ÖSO uğraşırken devlet ne yaptı?

IŞİD'çi ise neden ailesine belirtilmiyor?

TSK'ya hizmet verdiyse hangi sebeple şehit sayılmıyor?

Erzincan'da askeri alanlar TOKİ'ye verildi, inşaata açılıyor

Erzincan'ın merkezindeki Ordu Caddesi'nde bulunan kışla arazisi ve askeri alanlar imar değişikliğine gidilerek, konuta ve ticari alana çevrildi. Plan değişikliği 28 Temmuz 2021'de Erzincan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nde askıya çıkarıldı.

30 kadar Erzincanlı ve muhtar, 27 Ağustos'ta dilekçe verip itiraz etti ve askeri arazilerin sosyal donatı olarak değerlendirilmesini istedi.

İmar planı 7 Ekim'de bir daha askıya çıkarıldı.

Vatandaşlar da Erzincan İdare Mahkemesi'nde iptal davası açtı.

Dilekçede, Erzincan'ın depremsellik bakımından en riskli şehirlerin başında geldiği, ihtiyaçtan fazla konut ve ticari alana sahip olduğu ve 2021 yılı itibariyle konut sayısının 30 bine çıktığı belirtiliyor.

Toplanma alanlarının yaygınlaştırılması, konut artışından kaynaklı ulaşım sorununun çözümü, yeşil alan ve sosyal donatı ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği anlatıldı.

1 No'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 102. maddesi uyarınca 7 Şubat 2020'de onaylanan Çevre Düzeni Planları Plan Notları'nda asker alanlarda öncelikle sosyal ve teknik altyapı alanı olarak kullanmak üzere plan yapılabileceği hatırlatıldı. Aynı şekilde, askeri alanların özel mülkiyete dönüştürülemeyeceği vurgulandı.

Uygulama İmar Planı ve Nazım İmar Planı'ndaki değişikliklerin yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü, bu davaya yanıt vermeden askeri araziyi TOKİ'ye devretti. TOKİ de 22 ve 23 Aralık'ta arsa için müzayede düzenlemeye karar verdi. Müzayede için geri sayım başladı.

Avukat Ümit Altaş, yürütmenin durdurulması için 19 Aralık'ta bir dilekçe daha verdi.

Şayet askeri alanlardaki yapılaşmaya dur denilmezse Erzincan'ın Ordu Caddesi, bundan böyle TOKİ Caddesi olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi