İmamoğlu sınavı geçti

Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun canlı yayında bir araya gelmesinin en önemli sonucu verdikleri fotoğraftı. Bu, Türkiye’nin çok özlediği demokratik nazeketi  ve zarafeti hatırlatması bakımından son 17 yılın en iyi fotoğrafı oldu. 

İktidarın 17 yıldır muhalefete yukarıdan bakan, asla bir araya gelmeyen, eşit şartlarda tartışmayı kabul etmeyen, kutuplaştıran, gerginlik yaratan, suçlayan, kendi seçtiği ekranlara tek başına çıkan, demokratik yarışa yanaşmayan tavrına rağmen, bu yayını kabul etmek zorunda kalması yine de normalleşme adına önemlidir.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığından bu yana muhalefet liderleriyle canlı yayına çıkmaması ve partililerine de bunu yasaklaması, Türk demokrasisine yerleşmiş güzel bir geleneği ortadan kaldırmıştı. Bu kez İstanbul uğruna bu kararını askıya aldı ve Binali Yıldırım’ın Ekrem İmamoğlu’yla canlı yayına çıkmasını kabul etti. Bunun nedeni kuşku yok ki, iptal edilen 31 Mart seçiminde olduğu gibi 23 Haziran seçimini de kaybetme olasılığının yüksek olmasıdır. Son bir canlı yayın hamlesiyle seçimi çevirebileceğini düşündü. Ama dünkü canlı yayın Ak Parti ve Yıldırım lehine etki yaratacak bir yayın olmadı. 

Demokrasinin kazancı ise rakiplerin bir araya gelmesi, yayının sonunda birlikte   fotoğrafı çektirmeleriydi. Verilen aile fotoğrafı Türkiye’nin özlediği en güzel görüntüydü.

SONUCU ETKİLEMEZ

Yıldırım-İmamoğlu yayını seçmenin kararını değiştirecek bir yayın olmadı. Binali Yıldırım, yayın boyunca savunmada kaldı ancak, seçimlerin neden iptal edildiğine ilişkin inandırıcı bir kanıt sunamadı. Üstüne üstlük İmamoğlu’nun 31 Mart akşamından başlayarak hakkının nasıl gasp edildiğini belgeleriyle, saat saat açıklaması, yayının başında üstünlüğü ele geçirmesini sağladı. Yayın boyunca da bu üstünlüğü sürdürmeyi başardı. Hazırlık, belgeyle konuşma, sabır, hitabet, inandırıcılık açısından İmamoğlu üsündü.

MODERATÖR

Yayının moderatörlüğünü yapan meslektaşımız İsmail Küçükkaya başarılı bir yönetim gösterdi. Öncesinde yaratılan hava nedeniyle çok büyük baskı altında olmasına karşın adaylara eşit mesafade durmak ve objektiflik açısından özenli, başarılı bir tutum sergiledi.

Programı “biz bu seçime niye gidiyoruz” sorusuyla başlatması tartışmanın can alıcı sorusuydu. Keza Yıldırım’a, “23 Haziran seçimlerinin sonucunu kabul edecek misiniz” diye sorması, “niye tekrar seçime gidiyoruz” sorusunun yanıtı gibiydi ve isabetliydi.

SAYIŞTAY RAPORUNUN ETKİSİ

İmamoğlu’nun, Yıldırım’a kesin üstünlük sağladığı konu, İstanbul Belediyesi’ne ilişkin Sayıştay denetim raporuydu. İmamoğlu, belediye bütçesinden belediyeyi zarara uğratan harcamalara örnek verdi. İhtiyaç fazlası taşıt, vakıflara aktarılan paralar sonucu 753 milyon lira zarara yol açıldığını söyledi. Yıldırım, bu bilgilerin doğru olmadığı karşılığı verdi. Ancak, İmamoğlu, Sayıştay raporunu gösterip, işaretlediği yerleri okuyabileceğini belirtince, Yıldırım karşılık veremedi. Sayıştay raporunu okumadığını söylemek zorunda kaldı. 

Bu dakikalar Yıldırım’ın hanesine eksi, İmamoğlu’nun hanesine artı olarak geçti.

İmamoğlu, işsizlik ve yoksulluk konusunda da tartışmayı önde bitirdi. İstanbul’da işsizliğin yüzde 15 olduğunu vurguladıktan sonra üniversite mezunu iki gençten birinin işsiz olduğunu kaydetmesi ve israfı önleyerek destek paketleri uygulayacaklarını söylemesi olumlu bir yaklaşımdı.

FETÖ KONUSU

FETÖ konusunda da üstünlük İmamoğlu’ndaydı.
İmamoğlu, FETÖ yurtlarında kalmadığını, siyasetten önce de sonra hiç ilişkisi olmadığını açık bir şekilde beyan etti.
Yıldırım ise ilişkiniz oldu mu sorusunu kısaca “yok” demekle yetindi.
Ancak, Türkçe olimpiyatlarında İzmir’de yaptığı, Fetulllah Gülen’i öven konuşması, kardeşinin cenazesine katıldığı görüntüler sosyal medyada yayıldı.

Türkiye’ye 17 yıl sonra normal bir demokrasi faaliyeti yaşatması açısından bir ilk olan bu canlı yayın umarım bir istisna olmaz ve bundan sonra da liderleri da kapsayacak şekilde devam eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi